Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Kasım '10

 
Kategori
İnançlar
 

Dua nedir ve nasıl olmalı...

Dua nedir ve nasıl olmalı...
 

Yükseklerin Kartalları...


Duayı öncelikli olarak tanımlayarak konuyu yani perdeyi usul usul arayalım ve bir bakalım şu dua neymiş ve nasıl olmalıymış. Hakla hakkınca olan nasıl dua etmeli, ok menzile nasıl ve ne şekilde varmalı! Yaşamsal aktivitelerimizi öncelikli olarak bilinçli olarak yönlendirmedir, Bu bir çağrıdır. Çağrı makamı efendi olan gönüldür,

Kendinden Yaratıcı’ya ve dönerek kendine gelen bir geri bildirim olmaktadır bu çağrı,

Çağrının referans noktaları… Tecrubelerimizdeki acılarımız ve geleceğe yönelik isteklerimiz olup, bizi tırmalayan ve dizlerimizi kanatan acılarımıza karşı olan tepkilerimizdir,

Çünkü içinden çıkamadığımız isteklerimiz gündemde olup, gelecekle ilgili hayallerimizi besleyen umutlarımız vardır...

Dua bir ara yardım isteği olup, gönül olan hakikatin prensiyle merkeziyle bağlantı kurmaktır, sevinçlerimiz ile ve hayallerimizle hemhal olmak istediğimiz biz, olmak istemediğimiz kendimiz olur her dua; Bizden bize bir çağrıdır…

Aynı zamanda, aşkla ve kalbi gizlide ve coşkuyla istenilen, her istek her dua mutlaka karşılık bulur ve cevap mutlaka gelir,

Bu cevap bazen rüyalarda vizyon görüntü olur, bazen ise, sessiz sesle kalpte belirir, bazende ol emriyle anında oluverir,

 

OL Emri...Bunu sadece yükseklerin kartalları olan seciyeli ve farkındalığı yüksek varliklar bilir gerçekleştirebilir,

İstemeleri ve düşünmeleri yeterli...

Bu nasıl olabilir diyenlere, Evliya erbabından Hz Abdul Kadir Geylani'nin bir sözünü hatırlatabilirim,

Kadına çocuğun daha çok şey öğrenecek ve tecrübe edecek... benim gibi olması için...Sizde çalışın ve öyle olun, demişti... Yaptığı şey meselle bir çocuğun annesine ders vermekti bu cevaptı..., kızarmış bir tavuğu dirlmişti....kadına çocuğu neden aç bıraktın sorusuna cevaptı...bunu evrimsel aşamadaki yüksek performansın kademelerindeki kişinin sözleri olarak algılayabiliriz,

 

Tabiki bir dua isteği her turlu egodan ve dünyevi isteklerden ari olmalidir ve oncelikli olarak ruhta dogumu arzulamalıdır,

Gerçek ve asıl dua kendinin doğumunu istemektir...Hakiki insan olmaktır...Bu nedenden dolayı tüm dualar gerçekleşmez diye herkes merak eder...... Her dua gerçekleşseydi, korkunç bir şey olurdu

Herkes para istiyor, aşk, sevgili, bozulan ilişkilerin düzeltilmesi, şu kişi benimle olsun, ev araba, şu mahalldeki hatun...maddi prestij, vs. 

Duanın tersi ise beddua

yani kötülük...bunuda isteyenler çoğunlukta... 

Gerçek dua nedir ? ruha duyulan özlem olmaktadır… Kendin olmayı, asıl sen olmayı arzu etmek ve istemektir…

Devamla, başka türlü bazı isteklerimiz, ayna alem olan dualitede, gerçekleşebilir. Bu dualistik yapi gereği, geri yansima dünyevi ve dualite yasalarına ve yapısına uygun olarak gerçekleşebilir olacaktır, ve dua kişinin değişmek isteğinin dışa vurumunun pasif izleyecisi ve isteğidir,

Kişi değişim için istek içinde olup, değişimini hazır yoldan sağlamak istemek konumunda olduğunun farkında olmadan isteğini Yaradana ve evrene „havale“ etmektedir.

Ey insan; dua bu para bana çıksın değildir, zengin olayım da değildir, olsaydın zaten olurdun, Duayla zengin olmak mı? çok zor... İstekler  duayla olsa dünyada herkes zengin olurdu!

Evrensel yasa hak ediş yasalarına göre hakkınca verir, Karma kaderdir...Herkes bunu unutarak dünyaya doğar...

Dua evrensel bir istek gibidir, Ancak evrene enkarne olan veya doğan her varlık, dünya planına doğduğunda, kaderini kendi yaratır, planına tabidir ve bunu unutur....

varlığın/insanın ana planı ve istekleri dünyaya doğmadan önce belirlenmiştir, Arşta yapılan plan aşağı arza öyle iner ve öyleki ana rota değişmezdir…!

Detaylarda küçük yüzde değişimleri yapabilirsin sadece, buda ana planın ve yaşamak istediğin tecrübeyle ilgilidir, onuda yapamayabilirsin...

Bütünlemeye hangi dersten kaldın ise onun üzerinden çalışırsın,,, fizikten geçmişsen,

fizik üzerinde deneyime ve eğitime ihtiyacın yok

Bu nedenden dolayı kimyan bozuk ve zayıf ise bu ders üzerinde çalışmalısın

Bu nedenle her varlık evren içinde ancak evrensel değil...

Kendisi kendi yazılımı ve tecrübeleriyle ilerlemek zorunda

Ben buna kişisel plan veya işletim isteminin kişiye özel ve öznel olduğunu söyleyebilirim

Kişi sahneye indiğinde ise planın detayları kendi yaşamsal oyununda yazılır ve anda oynanır, Bu nedenle insan bu neden olmuyor? ben ne şanssız bir insanım ! der ve yakınır durur,

Mesela The secret /Türkçesi ise Sır

Şu ünlü belgesel film ve kitapta bu konu işlenir, iste evren sana versin pehhh....

Ancak ruhsallığın ve duanın baş aşağı edildiği bir istek şablonu insan için geçersizdir, İnsan eski tarihinin karmalarında yoğrulan bir mirasa sahip bir varlıktır,

Ve şu öyle bir gerçektirki, Evrensel hak yasası ne ekersen onu biçeceksin devrededir, İste senin olsun modelleri işlemez reelde, her dua mutlaka yanıt bulur, ters veya düz, cevap gelir anlayana, tersinden gelen dua duaların tekrarını getirir, Düzden gelen çağrı karşılığında dua yani istek cevaplanır, kişinin tıkanıklığına yardım gelir . Kişi zaten hak ettiğini alacak olduğundan gerçekleşebilir olan söz olup, dile gelir,

Kabul edilir olan...aşk olup gönülden pınar olup akar,

Kişi duasına yanıt alamadığında, uygun istek değildir, ihtiyacı değildir, o ihtiyacı olan isteğini kendi gerçekleştirecek ve eyleme geçmeli kopya istememelidir ! Dersini çalışana ise kopya yoktur.

Dersini çalışan dua etmez... Sadece Şükürle doludur, yaptığı şey teşekkürdür...

Şükür geri bildirimdir,,,

Teşekkür kelimesi şükürdür

Tanrısal plan kelimenin kuruluşuna değil, senin kalbinin neyi hangi samimiyetle gönderdiğine bakar,

Teşe kür ve şükür aynı

 

ve sona gelirken;

Her dua kendinden kendine bir çağrıdır, hak ettiğin ölçüde ve değerde tanrısalsın...

İsteğin kayıt altında olup, mutlaka cevaplanır...bu çağrı mutlaka duyulur.

Dua aynı zamanda bir büyü, yani bir majidir, İnsan Tanrısının kopyası olup majisyendir, Ol diyenlerin oldurduğunu yapmak her insana nasip değil, Burda da mertebeler işini düşünün, 

Yani evrim okulunda hangi sınıftasın...?

Öyle ya evliyalar var onlar büyük majisyenler, peyamperler var onlar majisyen...

Sen yapamıyorsun ama onlar yapıyor,?

Bu sorun değil, onlar hakeden ve liyakat sahibi abilerimiz

İnsan Tanrısal yolcu...

Peki neden herkes aynı yerde değil ?

Herkse aynı yerde olamaz, Çünkü performans diye bişey var,

Bir yarışta birisi birinci ve birisi sonuncu olur,,,Bu kaçınılmaz...

Aralardakiler farklı skaladaki performansı sadece ifade eder,

Hızlar farklı, kalite farklı detaya girmiyorum

Bu nedenle ruh varlıklar kendilerine iyi bir araç seçerler biz buna can deriz,

Can benzetirsek bir kukla gibidir, ruh ipleri oynatır, kukla oynar, 

Can bu nedenden ötürü ruha uyum gösteren göstermek zorunda olan bir kukladır,

 

İnsan canı etherik bedenlerden oluşur... evrimsel bilincin kademelerinde acılarla yoğrulmuş olandır… Ve tecrübeleriyle, tekâmül basamaklarına tırmanarak çıkan yolcunun adıdır…

Ve öyledir ki; Bu basamaklar insanın tekâmülünde acılarıyla ve sevinçleriyle cilalanmıştır, O yüzden titreşimi ve ışığı olan insanın sınıfı ve derecesi, Tecrübeleriyle ve sonuçlarıyla sabittir, Eğer bizler dua ediyorsak; düşünüyoruz, istiyoruz ve hissediyoruz demektir.

En doğru dua kendimizi istemektir, kendimizi bilmektir,

Bildikten sonra kendimizi geliştirmek ve yapabilir olmaktır...

Her şey ondan sonra zaten gelecektir…

Kendin, bilen dua etmez sadece yapar...

O Tanrısal olduğundan bir şeye ihtiyaç duymaz, Evliyalarda böyle yaptı, Hz. İsa  da öyle yaptı, 

O elinin değdiği yeri değiştirendi, o gözüyle veya sözüyle ya da kalbiyle söylediği söz ve niyeti

gerçekliğe taşıyan bir azizdi, Yani rahmandı... Rahimdi aynı zamanda, çünkü anne sevgisini yeryüzüne getirdi, Yani Muhammedi anne enerjiyi yeryüzüne getirdi,

Benden sonra gelecek olan var dedi, Muhammedi müjdeledi,

O  muhammed simge olarak Tanrının diğer kutbuydu,

İsa ise Rahman yani iradi ve eylem yönüydü,

Kutbiyet simgeleşerek yerzüne imza attı, Muhammed- Ali /Musa/Harun ve isa bu nedenle nur ullah olarak geldi

Onun duası babası olan Rahmanla olan iletişimdi,

Babası ise kendi olan özüydü,

Asıl gözden kaçırılan vahiyleri okuyandı...

tabiki siz...insan...yani biz

o tümüyle tabii oldu, ve kul oldu, peygamberlerin eğitimini kaçırdı,

özellikle islam aleminde hadislerle ve kuranla haşır neşir olarak

kutsal metinlerin anlamlarından ve mesajlardan uzakta kalmayı seçti,

Hadisler veya incil onun yaşamı oldu, şkle tabi olarak bir inanç geliştirdi, atalarının da katkısını alarak

bir inancın kölesi oldu, tipik ve sahte hiristiyan veya müslüman, tabiki musevilerde var,

iyi de bu sen olamazssın, 

Sen ne müslüman ne hiristiyansın ne de musevisin, budistte değilsin,

ateist olman ise mümkün değil,

Beynin kıvrımları sonsuza açılan kapı,

Sen evrensel birisin, bunu bil ve anla

Tüm eğitimler öğretimler senin için

Tüm din programları senin içindir... senin için geldi......idareci mekanizmanın senin için çalıştığını bil...

İlkokuldaysan bil...Orta sınıftaysan onuda bil, Lisede olduğunda da bil...

Mezun olduğunda zaten herkes bilir......o ndenle mütevazi ol

Sen yani kalpteki biz, yani asıl sen olduğunda Ve hakikatin insanı olduğunda! Ol emri sendedir… Senin halin ne ise duanda öyle olur, halin duanı, duanda halini belirler, ressam kendini çizer, resim ki sen olursun..

Duayla ve sevgiyle diyelim… ve gizlide şunu demeli.. Ey Yaratıcım; beni bana ver… Ey Yaratıcım ve Tanrım benim olmayanı senden olmayanı benden al, ve beni kendine al ki, gül kokusu kaynak olan senden pınar olup bana aksın, , , ve yayılsın...

sevgiyle ve duayla Volkan…

 
Toplam blog
: 3
: 4308
Kayıt tarihi
: 28.10.10
 
 

Çalışma alanımda, özel bir kuruluşta kalite yöneticisiyim, İzmir'de yaşamaktayım, ekonomi eğitimi..