Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ağustos '13

 
Kategori
Yemek - Mutfak
 

Düdüklü Tencerem var da kullanmaya cesaretim yok diyenlere...

Düdüklü Tencerem var da kullanmaya cesaretim yok diyenlere...
 

Eminim ki çoğunuzun evinde henüz kullanmaya cesaret edemediği, ama bir şekilde, ya ev hediyesi ya da çeyiz olarak dolapta kocaman yer kaplayan düdüklü tencereleriniz vardır. Hadi itiraf edin, gıcır gıcır duruyor orada bi'yerlerde, değil mi? :)

 

Merak etmeyin, ben de birkaç yıl hiiiç dokunmadan sakladım durdum, ama nihayetinde pes ederek, özellikle et yemekleri ve zeytinyağlıları pişirirken kullanmaya çok alıştım. Çünkü büyük kolaylık!

 

"Düdüklü Tencerenin çalışma prensibi ve normal tencereye göre avantajı nedir?" derseniz... Buharın dışarı çıkmasına izin vermeyerek, içindeki buhar basıncının artmasıyla, suyun kaynama noktasını yükseltip, bu sayede de yemeğin suyunun daha geç kaynamasını sağlayarak, normalden daha kısa bir sürede pişiriyor.

 

Düdüklü tenceredeki yüksek basınç sayesinde aniden artan sıcaklık, gıdalara hızla nüfuz ettiğinden, hem daha kısa sürede, hem de vitamin, mineral gibi maddelerin yapısını bozulmadan ve besin değerinde herhangi bir eksilme oluşmadan yemeğiniz pişmiş oluyor.

 

Ocağa bir şey koyup, başka odaya geçtiğimde, çabucak unutan bir insan olduğum için ve düdüklüde yemekler çok çabuk piştiği için, özellikle dikkat ettiğim şey, onunla yemek pişirirken mutfakta, yanında bir yerlerde olmak... 

 

İlla gözlerinizi dikip tam zamanlı ona bakmanız gerekmiyor ama, pişerken müdahale etmeniz gereken (yani altını kısmanız ya da kapamanız gereken) anlarda etrafında olmanız önemli:)

 

Benim kullandığım düdüklü tencere markası Fissler. Dolayısıyla size bugün bunun nasıl kullanıldığını anlatarak, aynı zamanda genel kullanımında dikkat edilmesi gerekenleri de bildiğim kadarıyla aktarmaya çalışmak istedim.

 

Öncelikle, düdüklü tencerelerin içinde MAX diye belirtilen ve içine maksimum ne kadar Su konulması gerektiğini belirten bir çizgi var. Markası ve modelinize göre, bu çizgiyi dikkate alın ve daha fazlasını asla doldurmayın. Konulacak malzemelerin de tencerenin yarısını geçmemesine özen gösterin. Patlama riskine karşı bu gibi dikkat edilmesi gereken noktalara uymak önemli... Kullandığınız contanın sağlam olmasına da ayrıca dikkat gösterin lütfen... Yoksa buhar kaçırır ve zaten kullanmanın da bir anlamı kalmaz...

 

Düdüklü tencerede standart bir Zeytinyağlı Sebze yemeği yapıyorsanız, çok özel şartlar haricinde genelde mantık aynı...

 

En alta bol bol soğan doğrayıp koyuyorsunuz, üzerine hangi yemeği yapacaksanız (fasulye, barbunya, vs) onun malzemesini koyuyorsunuz. Arzu ederseniz, 1-2 diş sarımsak ekliyorsunuz.

 

Onun üstüne bol bol domates rendesi, genelde 1 küp şeker, bir çay kaşığı Tuz, ve arzu ettiğiniz miktarda zeytinyağı koyup, karıştırıp, kapağını güzelce kapatıp, ocağın altını açıyorsunuz. 

 

Su ilave etmeye gerek olmayabiliyor bazen... Çünkü bazı sebzeler kendi suyunu bırakıyor (Taze Fasulye gibi) ve domates de  sulu olduğundan, ekstra su eklemeye bile gerek kalmıyor. 

 

Ama susuz bir yemekse tabi, (Barbunya gibi, yemeğinizin ne kadar sulu olmasını tercih ettiğinize göre yaklaşık 1 bardak kadar su ilave etmek gerekebiliyor.

 

En basit şekliyle mantık aslında bu...

 


Bir örnek üzerinden, resimlerle özetlemek gerekirse; Diyelim ki Düdüklüde Zeytinyağlı Barbunya Yapıyoruz;

Küçük küçük Doğranmış Soğan ve Zeytinyağını koyuyorum.

 

 

 

Üstüne de ayıklayıp, yıkadığımız Barbunya tanelerini döküyorum.

 

 

 

Varsa diğer ekstra malzemeleri de (Havuç- Kırmızı Biber vs) doğrayıp ekliyorum. Küçük doğradığım domatesleri de üstüne döküyorum.

 

 

1-2 diş kadar sarımsak soyup, ortasından 2-3'ye keserek onları da yemeğe ekliyorum. 

 

 

İçine, bir adet de kesme şeker atıyorum.

 

 

 

Tuzunu, (istiyorsam) Salçasını ve yaklaşık 1 su bardağı kadar Kaynar Suyu ekliyorum. 

 

 

 

 

 

Şimdi bir kaşıkla güzelce bir alt üst ederek karıştırıp, artık düdüklü tencerenin, lastiğinin takılı ve kullanıma hazır olduğunu kontrol ederek, kapağını kapatma zamanı geliyor. 

 

 

 

Dediğim gibi ben Fissler marka bir düdüklü tencere kullanıyorum. Her bir model ve markanın kullanım şekli farklılık gösterecektir. O yüzden kendi tencerenizin özelliklerini tanımak için, en iyisi kullanım kitapçığına illa ki dikkatle bir göz atın.

 

 

Kendi kullandığım model üzerinden, tarif etmem gerekirse, kapaktaki ve tenceredeki "Daire" şekilleri birbiriyle yan yana gelecek durumdayken, kapağını üstten bastırarak iyice kapatıp, sonra ok işaretine doğru kapağı döndürüyorum. Bu sayede alt ve üst kapağın sapları zaten üst üste gelmiş oluyor. 

 

 

Sonra da sap kısmının üzerinde yer alan şekillerden de anlaşılacağı gibi, mavi sürgülü düğmeyi, kapağı iyice kilitlemek için "Kapatma" konumuna çekiyorum. Artık tencerenin altını açarak pişirme işlemine geçebilirim.

 

 

 

 

İlk başta Ocağın altını yarımdan daha fazla açıyorum. Biraz sonra (yaklaşık 5-7 dakika sonra filan herhalde) tencerenin en üstündeki mavi kısım (düdük dedikleri bu olsa gerek ama, ötmüyor tabi eski tencereler gibi) 1 beyaz çizgi gösterecek seviyeye çıkıyor, içinde basıncın yükselmesinden dolayı hafiften "tıs... fıs..." sesleri geliyor ama hiç tırsmıyorum. İnsan zamanla bu sürece alışıyor:) 

 

O andan itibaren hiç tencerenin yanından ayrılmıyorum. Çünkü çok çok kısa bir süre içinde ikinci beyaz çizgi de görünür hale geliyor ve tencerem beni, artık altını kısmam gerektiği konusunda uyarmış oluyor. 

 

 

 

Bu aşamada altını hemen "en kısık" seviyeye getiriyorum. Yani 10 tane basamak varsa ben 1'e getiriyorum sıcaklığın seviyesini. Bu aşamadan sonra hemen saate bakıyorum ve Barbunya için 6-7 dakika kadar süre tutuyorum. 

 

Pişirme süreleri de tencerenin marka ve modeline ve özellikle de içinde ne pişirdiğinize göre değişiklik gösteriyor. Bunun için yanında gelen kullanım kitapçığı size yol gösterecektir.

 

Süre dolunca altını kapattığım tencereyi, ocakta zemini sıcak olmayan, başka bir bölümün üzerine alıyorum ve içindeki yüksek basıncın, kendi kendisine zaman içinde çıkmasına süre tanıyorum. 

 

Düğmeyi zorlayarak veya akan soğuk su altına tutarak buharını çıkartma gibi yöntemleri hiç denemiyorum ve tavsiye de etmiyorum. 


Hem zaten, kendi kendine buharını atma aşamasında da içindeki sıcaklıkla pişmeye devam ediyor ve tam kıvamını bu sayede buluyor. 


Kendi kendine beklerken geçen süre sonunda, 2 beyaz çizginin göründüğü mavi kısım, en aşağıdaki haline inince anlıyorum ki; artık tencerem normale dönmüş. Şimdi içinde kalan son buharla elimi yakmamaya özen göstererek dikkatlice kapağını açıyor ve yemeği bi' karıştırıyorum :) 

 

Bu haliyle hemen Buzdolabına koyarsam, buzdolabımı ve içindeki diğer yiyecek ve içecekleri bozacağını bildiğim için, öncelikle sıcağa dayanıklı bir kaba dökerek, zeytinyağlımı, pencere kenarı gibi soğuk bir yerde, biraz soğumaya bırakıyorum.

 

Oda sıcaklığına geldiğinde ise, saklama kabının kapağını kapatarak buzdolabında birkaç saat bekletiyorum.

 

 

İşte o hayalimdeki sağlıklı yemek... Enfes bir zeytinyağlı Barbunya artık dolapta beni bekliyor. Ollley :)

 

 
Toplam blog
: 230
: 5958
Kayıt tarihi
: 03.04.13
 
 

Öncelikle "Üşengeç Şef"e olan ilginiz için sizlere teşekkür ederim. "Şef" denilince aklınıza heme..