Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Şubat '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Düğme deyip de geçme!

Düğme deyip de geçme!
 

Tuhaf huylarım vardır benim. An gelir, kendi kendimi çözemem. Bu huylarım da olmadık; en koşturmalı zamanlarda ortaya çıkar.

Geçen gün o kadar yoğundu ki. Sabah ablamın sergisini kurmak için gittiğimiz  binada, yoğun ve yorucu zaman geçirdikten sonra, Kıbrıs Şehitleri’nde yemek yiyip, eve, sergide giyeceğimiz kıyafetleri giymek için gittik.

Evde  alelacele hazırlandıktan sonra, üzerime kabanımı giyip sokağa çıktım. Taksiye bindiğimde ‘’bu yol hiç bitmesin, trafik arapsaçı olsun, zaman dursun’’ gibi dilekler geçirdim içimden. Hava kararmaya başladığından, yasal saatler sona erip, yasadışı zamanı dışarda geçirmek istemeyenler, evlerine koşturup dururlarken, ben sırtımı oturduğum koltuğun duvarına dayadıkça iyi geliyor gibi hissediyordum. Koşturan insanlara, dükkânlara, apartmanlara, daha önce hiç bakmadığım yerlere bakarken, serginin olacağı binaya geldik.

Çabucak ama çabucak inmem lazımdı. Ben ağırdan alırsam sanki trafik kilitlenecekti. Haldır huldur indim. Etrafa bakındım. Bu hatırladığım zaman, o kadar kısa bi süreydi ki…  etrafa bakındım deyince aheste aheste inip, sonra da etrafına dalgın dalgın bakıyormuş hissi yaratmasın lütfen. Evet bakışlarım ağırlaşmıştı ama kendimi dışardan izlediğimde, hızlı çekime alınmış, kısa film karakteri gibi hissediyordum. Tam kapıyı kaparken, taksinin sağ arka koltuğunda düğme gördüm. Evet bu düğme benim düğmemdi. Ama ona yabancı gibi davrandım. Sanki yıllardır soğuktan, yağmurdan beni korumaya yarayan bi düğme değildi. Ona hem uzun uzun bakıyor, (aslında kısa zaman) yıllar içinde yıpranmış ipten kurtulmasına, belki benim aceleci davranışım hoyratlığım sebep olmuştu. Onu dışlamaktan üzülüyor olsam da, gözlerim ‘’sonsuza dek elveda’’ der gibi bakıp, kapıyı hızla kapatarak, karşıya baktım. ‘’Belki’’ dedim ‘’belki seninle aynı takside, aynı koltukta tekrar karşılaşabiliriz, hıı ne dersin?’’  Belki taksici o düğmeyi ordan hiç kaldırmaz. Arka koltuktaki kilim döşemenin üzerinde farklı bi tasarım olduğunu düşünen, farklı tasarımlara açık bi taksi şöförü de olabilir. Belki!

Onu terk etmemek için çok uzun savaş verdim kendi içimde. O kısa zaman benim için nası uzun geçti. Izdıraptı. Ben vefasız değilim. Fakat beni vefasızlağa sürükleyen neden, onun kopuk bi düğme olmasından kaynaklanıyor. Ben asla kullanılmış, kopuk, deliklerinden ipler sarkan bi düğmeyi tutamam. Midem bulanır. Gördüğüm anda. Elime alınca neler olacağını düşünemiyorum. Yeni düğmeye karşı bu aşırı hassasiyeti göstermem. Nötr duygular taşırım.

Şimdi kabanımın altı düğmesi sağlam. Bir tanesi yok. Yabancıladığım, elime almadığım, alamadığım  düğme, diğer altı düğmeyi de çöpe gönderiyor. İntikamı acı oldu!  Hepsini yenileyeceğim. Yeni düğmeye karşı bi şey hissetmiyorum demiştim ya. Dikeceğim bir, bir düğmeleri… Sıkı sıkı ama. Kopmasın… bi daha bu vicdan azabını yaşamak istemiyorum!

14.12.2011

 

 
Toplam blog
: 246
: 1012
Kayıt tarihi
: 15.02.08
 
 

..