Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mayıs '07

 
Kategori
Futbol
 

Düğüm çözüldü

Düğüm çözüldü
 

Turkcell Süper Lig’in düğümü 31.hafta karşılaşmasında İstanbul İnönü Stadında çözüldü. Bu karşılaşmanın ardından Fenerbahçe’nin Beşiktaş’tan 5, Galatasaray’dan (minimum) 6 puan önde oluşunu hesaba katarak söyleyebiliriz ki, 2006–2007 sezonunun şampiyonu Fenerbahçe. 1–0 lık skorla 3 puanı alan sarı-lacivertli ekibin ikili averajda Beşiktaş’ın üstünde yer alacak olmasını da değerlendirirsek, Fenerbahçe kalan üç maçında 1 galibiyet, 1 beraberlik ve 1 yenilgi alsa dahi ipi önde göğüsleyecek. Geçen yılki kâbustan ders aldığını tahmin ettiğim sarı-lacivertli camianın, kalan maçları ne kadar zorlu olursa olsun 6 puan kaybedeceğine ben şahsen ihtimal vermiyorum.

Karşılaşmaya geçecek olursak, Beşiktaş Tigana’nın her zamanki ürkek mantalitesi ve kadro yapısı ile maça başladı. 4–4–1–1 düzeninde sahada yer alan Beşiktaş; İbrahim Üzülmez, Serdar, Delgado ve Burak’tan oluşturduğu orta sahanın önüne Ricardinho’yu yerleştirip en uçtaki Nobre ile de gol aramayı düşündü. Üzülmez’in takıma dönmesinden sonra dahi Baki Mercimek sevdasından vazgeçmeyen Tigana, bir anlamda “kendi düşen ağlamaz” deyişine dair ufak bir mizansen sundu bizlere... Tıpkı kupa maçında olduğu gibi, Beşiktaş sol kanadında sakatlanana kadar Tuncay hallaç, Baki pamuk rolündeydi. Hafta arası “France Football” dergisine sezon sonunda teknik direktörlük kariyerini noktalayacağını açıklayan Fransız teknik adama söylenecek tek şey var o da : “İsabet Olur!” Sezon boyunca çeşitli yazılarımızda Baki’nin Beşiktaş’ta oynayacak kapasitede bir futbolcu olmadığını, Beşiktaş defansının göbeğine tecrübeli ve tandemi yalayıp yutmuş bir stoper gerektiğini, ofsayt taktiğinin Beşiktaş’ın başını yakacağını yazıp durduk. Örnek mi? Alın size geçen hafta oynanan Sivasspor maç yazısından ufak bir pasaj:

“Ligin ikinci yarısıyla birlikte Beşiktaş zaman zaman taraftarlarının yüreğini ağzına getirse de ofsayt taktiğini vasat rakiplere karşı son derece başarılı bir biçimde uyguluyor. Ancak Beşiktaş’ın her iki Trabzonspor maçında ve Fenerbahçe kupa maçında içine düştüğü sıkıntıları göz önüne alacak olursak, kaliteli takımlar karşısında zorlandığını söylemek doğru bir tespit olsa gerek. “Önümüzdeki hafta oynanacak Fenerbahçe karşılaşmasında Beşiktaş’ın tedavi edip sahaya süreceği oyuncular kadar bu ofsayt taktiğini de ciddi şekilde tartışması çok önemli.” ( Link : http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=37909 )

Maç başlar başlamaz Fenerbahçe Beşiktaş’ın bu zaafından yararlanmaya yönelik girişimlere ağırlık verdi. Önce Tümer, daha sonra iki kez Kezman ile Beşiktaş defansının arkasına sarkan Fenerbahçe 12. dakikada ofsayt taktiğinin iflas ettiği bir anda Kezman’ın ayağından bulduğu golle skor avantajını yakaladı. Zaten bu dakika da Fenerbahçe’nin maç içinde hücum etmeyi en son hatırladığı dakika olarak kayıtlara geçti. Maçın kalan bölümünde Beşiktaş, rakip kaleye yüklenir gibi yapsa da aslında ikinci yarının ilk on dakikası hariç bunaltıcı bir baskı kuramadı. Bu durumda Tigana’nın ilk 45 dakikayı müteakip Delgado’yu dışarı alması, Bobo ve İbrahim Üzülmez’in sakatlık sonrası eski ritimlerini yakalayamamış olması da büyük etkendi. Ancak ne olursa olsun bu sezon ilk defa sahasına kapanıp kontrollü oynamayı seçen Fenerbahçe’nin gol yemeden tamamladığı bu maçta defans da yapabildiğini Fenerbahçe yazarlarına göstermesi önemli.

Sahaya 4–2–3–1 formasyonunda yayılan sarı-lacivertli ekipte Appiah Aurelio’nun yokluğunu hissettirmezken, Alex yine futbol yerine saklambaç oynamayı seçti. Son haftaların klasiği Tuncay’ın sağ, Tümer’in sol kanatta oynadığı diziliş daha sağlıklı çalışsa maç içinde Fenerbahçe çok daha tehlikeli akınlar geliştirebilirdi. Tuncay’ın sakatlığı, Tümer’in istekli oluşuna karşın verimsizliği Fenerbahçe’yi göbekten oynamaya itti. Bu arada Kezman’ın attığı gol umarım Fenerbahçe kurmaylarına bir mesaj vermiştir. Sırp golcünün, pivot santrfor tabir ettiğimiz bir partnerle oynaması durumunda seken toplarda ne derece etkili olduğunu görebilmişlerse, gelecek sezon transferine dair kafalarında bir ampul yanmıştır diye düşünüyorum.

Şimdi bu maçtan sonra muhtemelen bazı yorumcular Beşiktaş’ın şut, orta ve korner istatistiklerini masaya koyacak ve “Beşiktaş Fenerbahçe’yi ezdi.” şeklinde hatalı yorumlar yapacak. Esasen bu geceki karşılaşma tam da Danimarkalı teknik direktör Ebbe Skovdahl’ın istatistikler üzerine söylediği ve tarihe geçen o sözünü yansıtan bir maç oldu : “İstatistikler mini etek gibidir. Size harika fikirler verir, ama en önemli şeyi gizler.” Beşiktaş’ın istatistiklerde üstün olmasının sebebi Fenerbahçe’nin istediğini 12.dakikada koparmış olmasından. Kupa maçının aksine beraberlik dahi Fenerbahçe’nin yararına bir skor olunca sarı-lacivertli ekibin golü attıktan sonra kabuğuna çekilmesini kimse Beşiktaş’ın üstünlüğü olarak yorumlamamalı.

Siyah-beyazlılara gelirsek, yüzüncü yılından sonra neredeyse her sezon yeniden yapılanan Beşiktaş bu sezon şampiyon olamasa da genç ve tecrübeli futbolcuların karmasını gayet başarılı bir şekilde yaptı. Şahsen kupada finalist, ligde söz sahibi bir takım olarak Beşiktaş’ın alkışlanması gerektiğini düşünüyorum. Önümüzdeki sezon 2 ya da 3 nokta transfer ile Beşiktaş’ın çok daha etkili bir takım haline gelmesi olası. Tabii kariyerli bir teknik direktörün yardımlarıyla...

Kalan maçlarda Beşiktaş’a düşen Türkiye Kupasını almak ve Şampiyonlar Ligi’ne tutunmak olmalı. Gerilimiyle, kavgasıyla, acı tatlı anlarıyla bir sezon bitiyor. Bense kimsenin yapamadığını yapıyor şampiyon Fenerbahçe’yi şimdiden alkışlıyorum.
 
Toplam blog
: 235
: 717
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Yazar 1976 yılında İstanbul'da doğdu. Tüm eğitim ve öğretim hayatını burada tamamlayarak, 1999 yı..