Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Temmuz '10

 
Kategori
Güncel
 

Düğün değil bayram değil, eniştem beni niye öptü?

Düğün değil bayram değil, eniştem beni niye öptü?
 

Resim: Alıntı


12 Eylülde önümüze bir sandık sürülecek.

Yok, yok. Çeyiz sandığı değil bu. Yine oylayacağız.

Neyi mi?

Vallahi aslında bizim üstümüze pek de vazife olmayan, hatta haddimizi aşan bir şeyi, bir ülkenin belkemiği “Anayasa!” yı oylayacağız.

Neden?

AKP bizi çok seviyor ya, ondan.

Hani TC bizi 85 yıldır adam yerine koymamıştı ya… AKP geldi adam, kadın, birey, insan olduğumuzu hatırlattı bize. Hatta azınlıkta mıyız, çoğunlukta mıyız onu bile sorar, sorgular olduk.

Bilmediğimiz terimleri de soktu AKP hayatımıza. “Etnisite, Azınlık, Kürt, Tük, Alevi, Ilımlı İslam gibi…

” Ilımsızı nasıl oluyorsa artık!”

Ezber bozuyor bu AKP, ezber! Hakkını yemeyelim.

Bu nasıl bir saçmalık, yaşanan nasıl bir durumdur ki, kendilerine beş yıllığına her türlü yetkiyi verdiğimiz "Sn: vekiller!" kendi aralarında bunu halledemiyor da, ikide bir bizi rahatsız ediyor? Üstelik bilmediğimiz, anlamadığımız, başımıza bir şey gelse soluğu avukatta aldığımız, üstelik avukatların bile kitabı açıp baktığı, "biliyorsunuz her avukatın uzmanlık alanı farklıdır" hukuk, anayasa gibi oldukça çetrefilli bir konuda. Yoksa biz hepimiz avukat, hakim, hukuk profesörüydük de haberimiz mi yoktu?

Bu, bu çok saçma, saçma olduğu kadar sunuş biçimiyle çok yanlış, hatta art niyetli bir girişimdir. Bu, sağlam domatesleri üste, çürükleri de alta dizerek tüketiciyi kandırmak, yanıltmak, çürükleri arada itelemektir.

Bu, doktora sen dantel ör, hemşireye sen keçi sağ, hakim' e asfalt yap, köylü Mehmet emmiye Unakıtan’ a “by pass” yap, fırıncı Ziya’ ya kabak sula, eczacıya terzi muallaya yardım et, pilot’ a inekleri sağ demek gibi bir şey. Bu aynı zamanda çok zorlu ve uzun bir eğitim süreci gerektiren bir konuda dirsek çürütenlere de yapılmış bir haksızlık, yanlışlık, hakaret, vs… dir.

Zaten AKP’nin eğitimli insanlarla ne zaman arası iyi oldu ki… Doktoru, eczacısı, askeri, hakimi, savcısı, vs, vs… Kimlerle iyi olduğu ise belli. “Habur daha dün gibi duruyor gözlerimizin önünde”

Onlarla arası iyi değildi de, “Ananı da al git” dediği çiftçiyle, her gün biraz daha taşeronlaştırdığı eğitimci, işçiyle, “keçilerini sat” dediği çobanla, “köşe yazarlarınıza sahip çıkın” dediği ve işine gelmeyene dünyada eşi benzeri görülmemiş cezalar yağdırarak adeta ölümüne kast ettiği basınla, bu ülkenin öz kaynaklarına sahip çıkmaya çalışmaktan başka bir derdi olmayan doğasever, nükleer karşıtlarıyla, birleşin, marketleşin yoksa kapatırım dediği bakkalla, vs, vs. arası çok mu iyiydi?

Kısacası, bu ne köylü Mehmet emmiyi, ne fırıncı Ziya’yı, ne her gün birisi daha kapanan bakkal Hasan' ı ilgilendiren, alakadar eden, bildiği ve uzmanı olduğu bir konu değil. Yararına da değil.

Hatta bu konuda eğitim almamışsa eğer, Cumhurbaşkanını bile doğrudan ilgilendiren bir konu değil. Bu sadece yedi ceddi, sülalesi köşeyi dönen AKP’ nin kafa karıştırma oyunu, ön seçim turudur o kadar. Ne kadar oy kaybetti ona bakacak Erdoğan. Ona göre erzak, neyin hazırlayacak. “E kolay değil tabii o kadar bulguru, pirinci, kömürü, buzdolabını stoklamak.”

İşte, Cumhurbaşkanının bile ancak uzmanlara danışarak fikir yürütebildiği bu konu, “ister AKP çıkarları deyin, ister Türkiye üzerinde dünden bugüne bilindik ya da bilinmedik emelleri olan AB dayatmaları” getirildi ve önümüze sürüldü. “Düğün değil, bayram değil, eniştem beni niye öptü” misali…

Gel de kıllanma!

 
Toplam blog
: 669
: 1503
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bir on dört mart sabahı güneş henüz arz-ı endam ederken üzeri yongalarla kaplı, küçük pencereli, ..