Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ağustos '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Düğün salonuna giren mercedes

Düğün salonuna giren mercedes
 

Bir yıl kadar önce idi, bir haftalık Almanya tatili yapıyordum. Misafirleri olarak evlerinde kaldığımız yakınlarımın tavsiyesi üzerine, Almanya’daki vatandaşlarımızın, oradaki yaşamlarını daha da bir iyi anlamak adına; davetli oldukları bir Türk düğününe birlikte gitmeye karar verdik.

Düğünün yapılacağı salon, Dortmund şehrinde, yan yana birkaç tane salonun olduğu ve o gün bütün salonlarda Türk çiftlerin düğünlerinin yapıldığı bir kompleksin içindeydi. Dortmund’un merkezindeki büyük meydanın çevresini aracımızla birkaç defa döndükten sonra, aradığımız cadde numarasını bulabildik ve salona ulaştık.

Salon, tek katlı, kocaman bir girişi bulanan, oldukça geniş ve yüksek bir tarzla inşa edilmişti. Büyük bir fabrikanın işletmesini andırıyordu. Oldukça estetik bir şekilde boyanmış, tül ve perdelerle dekoratif hale getirilmiş, yüksek, büyükçe de bir sahne konulmuştu. Sahnede Aachen kentinden gelen bir Türk grubu müzik yapıyordu. Anlatılanlara göre oradaki gurbetçilerimiz tarafından oldukça tanınmış bir müzik grubu imiş.

Düğün sahiplerinden bir tarafı Bingöl’lü, diğer taraf da Sivas’lı idi. Doğal olarak da daha çok halaylar çekiliyor ve türküler çalınıyordu. Halay çekenlerin içlerinde sapsarı saçlı Almanların varlığı enteresan ve aynı zamanda da hoş görüntüler ortaya çıkarıyordu.

Tüm masalarda ikişer çerez tabağı, birer tane büyük pet şişelerde kola, portakal aromalı gazoz (kısaca fanta diyeceğim de, değil tabi Alman markası) ve soda bulunuyor; salon görevlileri sürekli masalarda dolaşarak çerezi ve içeceği biten masalara takviye yapıyorlardı. Bunun dışında farklı bir şeyler içmek isteyenlerse sahnenin tam karşısına düşen salonun barından kendi paraları karşılığında istediklerini alabiliyorlardı.

Bir ara “gelin geliyormuş” fısıldamaları ile ortam heyecanlandı. Bütün başlar, gözler salonun giriş kapısına dikkat kesildi. Biz de merakla tüm düğünlerde olduğu gibi bu düğünün de en heyecanlı anına tanık olmak için kapıya dikkatimizi yöneltmiştik ki unutamayacağımız bir şok yaşadık. Biz, gelinle damadı kol kola ve la cumparsita eşliğinde salona girecekler diye beklerken; farlarını, hem de uzun farlarını ve dörtlü flaşörlerini yakmış, simsiyah, balina kasa, 500 SEL bir mercedes içeriye arz-ı endam etti. Biz gözlerimize inanamıyorduk. Meğerse orada bu bir adet, bir moda imiş.

İşte bu manzarayı görünce ben, neden salonun giriş kapısının otopark kapısı kadar büyük ve basamaksız olduğunu, salonun kenarında bir araba geçecek kadar boşluk bırakıldığını anlamış oldum. Siyah mercedes, nerede ise bizim masanın dibine kadar geldi ve dışarıda bulunan damat, gelinin kapısını açtı, gelin arabadan indi, damadın koluna girdi, meşalelerle aydınlatılan kısa yoldan sahnedeki masalarına ulaştılar.

Düğün devam ederken salondaki tüm masalar adeta sıra ile kalkıp diğer masaları dolaşıyor ve hasbıhal ediliyordu. Tabi biz de Türkiye’den gelen misafirler olarak nerede ise salonun tamamı ile tanışmak ve Türkiye’de ne var ne yok olduğuna dair bir şeyler konuşmak durumunda kaldık.

Yandaki salonda yapılan düğünün sahipleri ve katılımcıları ile bizim düğünün sahip ve katılımcıları da bahçedeki sigara molalarında birbirleriyle sohbet edip kaynaşıyorlardı. Yan tarafta da Ordu’lu iki ailenin düğünü vardı. Orada, kendilerinin bir güç oldukları, organize bir toplum oldukları psikolojilerini yüzlerinde okumamak mümkün değildi. Sivaslısı, Bingöllüsü, Konyalısı, İzmirlisi, Trabzonlusu, Edirnelisi bir tek ortak noktada buluşmuşlardı.

Salona giren mercedesin şaşkınlığını üzerimizden atamadan, biraz da Dotmund’u dolaşmak üzere müsaade isteyip salondan ayrıldığımızda sahnenin önündeki, hayatımda gördüğüm en uzun halaylardan birisi olan düğün alayı lorke oynuyordu.

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..