Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Nisan '12

 
Kategori
Güncel
 

Düğün ve cenaze bağlamında laiklik

Düğün ve cenaze bağlamında laiklik
 

 

 

Bu ülkede her şey o kadar çelişkili ki. Bir yanda Sivas katliamında, insanları diri diri yakan katillere zaman aşımı uygulanıyor, öldükten sonra cesedinin yakılmasını isteyen bir kişinin bu hakkı kullanması engel olunuyor. -Meral Okay.-

Şimdi ‘’Türkiye laiktir laik kalacak !’’ diye bağıranlar, Türkiye’nin gerçekten laik olduğuna inanıyor musunuz? Daha doğduğun anda nüfus kağıdına İslam yazılmış bir kimliği taşıyorsun. Belki yetişkin olduğunda, başka bir dine ya da ateizme inanacaksın. Öyle olmasına rağmen, kimliğinde İslam yazacak.

Bu ülkede dini özgürlük deyince, sadece türbana özgürlük olarak meseleye tek taraflı bakılıyor ve uygulanıyor. Kaldı ki benim türbanla baş örtüsünle hiç işim olmaz. İnsanları inancına göre yargılamam. Yaşamda herkes kendi seçimini yaşar ve sorumlusu da odur. Ben veya sen bir kişiye karışma hakkımız olmadığı gibi benim de inancım doğrultusunda o düşünceye saygı duyulup, onu yaşayabilmem gerekir.

İslam dininden başka dinlere de inanan bir çok insan olduğu halde, inancını özgürce yaşayamıyor.  Sadece Aziz Nesin 1995 yılında son anda Bakanlar Kurulundan çıkan bir kararla vakfının bahçesine gömüldü. Yeri de tam olarak bilinmiyor. Trajikomik olan şu ki; Sivas’ta diri diri yakılmak istenen Aziz Nesin zorlukla istediği gibi gömüldü.

Tek ulus, tek dil ve tek dini inanışın olduğuna inanılan bir ülke burası. Yezidiler var mesela, çok merak ediyorum, din hanelerine ne yazıldığını.   

Nüfus cüzdanında din hanesi yazılıyorsa ve öldüğünde bu dünyadan bedeninin nasıl ayrılacağına sen karar veremiyorsan, nasıl laik bir ülke olabilirsin? Din ve devlet elele işte. Yabancı biriyle evliysen ve aynı mezarda yatmak istiyorsan böyle bir şey mümkün değil. Yaşarken çizdiğimiz sınırlar yetmezmiş gibi ölünce de sınırlar çizip, kategorilere ayrılıyoruz.

Bazı ulusalcı kesimden arkadaşlardan da şunu çok duymuşumdur: Yabancılar ne güzel kilisede evleniyorlar. Hem laikliği savunup, hem de kilisede evlenme fikri onlara çok cazip geliyor. Yani bizim camide evlenmemiz gibi bir şey. Bir de babanın kolunda damada teslim edilme durumu var ki; kadını, bir erkekten diğer erkeğe devir teslim ediyormuş gibi. Gibi burada fazla oldu. Şekil olarak da olsa, oldukça bağnaz bi durum bu.  Allahtan ki, bizim ülkede evlenme belediye onayı ile oluyor.

Diyanet işleri cumhuriyet kurulduğundan beri devlete bağlı ve bizim vergilerimizle destekleniyor. Laik miyiz hakkaten ya?

Nur içinde yatsın Meral Okay  bilmediğimiz bir aleme gitti. Hayal gücünden yoksun olan yoz kafalı bir takım insanlar onun hakkında olur olmaz gastesinde başlık attı. Müslümanlıkta ölünün arkasından konuşulmaz. Konuşulmaz çünkü giden, artık kendisini bu alemde ifade edemez. Ve bence her giden bizden daha üstün bir konuma geçmiş, bilinç düzeyi yükselmiş, bizim bilmediklerimizi biliyordur.  Sadece bu faktör ölüye saygı duymanı gerektirir. Ee tabii herkesin meşrebi farklı!

Konuyu dağıttım gitti. Aslında bu yakılma fikri bana hiç de kötü gelmedi. Zaten yaşarken dünyada mülkiyetlerle o kadar yer kaplıyoruz ki, bari artık toprağın altında boşuna yer kaplamamalı insan.  Kemiklerimiz kül olsa ne yazar, olsa daha iyi olur. Ama Türkiye’de krematoryum yok. Laiksek, din ve ve vicdan özgürlüğü varsa kremasyona devlet izin vermeli.

Üstelik de mezarlıkları şehir dışlarına yaparak, ölülerden kaçıyoruz, korkuyoruz. Artık bizden olmadığını düşünüyoruz. Bu dünyaya kazık kakacak gibi yaşıyoruz ve  mezarlık gördüğümüz anda sıranın bize geleceği korkusu sarıyor.. Aslında bu da belki hayatta kalmak için içgüdüsel bir davranış şeklidir.

Ölülerden korkmak da nesi? Bazen dirilerden öyle korkuyorum ki, insanları gözü kırpmadan öldürenlerden, felaketlerine neden olanlardan, dedikodu yapanlardan, açgözlülerden, pisliklerden… gerçekten korkuyorum.

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 246
: 1012
Kayıt tarihi
: 15.02.08
 
 

..