Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Kasım '15

 
Kategori
Anılar
 

Dükkan kapalı

Dükkan kapalı
 

Ben bir kitap okudum. Yazarı benim yaşımda, sanki okuduğum sürece nerdeysem yanımda oturup benimle sohbet etti. Vapurda yan koltukta, ben arada kafamı sayfalardan kaldırıp denize, martılara, ufka bakarken benle konuşmaya devam etti. “Sırayla düzelir herşey, önce topraklanmak lazım” dedi, ya da ben öyle anladım.

Ben bir yere gittim. Gezmek iyidir, insanın sürekli çalışmak için yaşamadığını hissettirir. Başetmeyi iyi bilsen de üstünde, ceplerinde biriken laflar, endişeler, boşvermelikler, kurup kurup yapmadan bozmalıklar, durmadan hızlı geçtiğin her durak, birikir. Cookie bazen ıslakken bir silkeleniyor, kulaklarından ensesine, göbeğinden kuyruğunun ucuna kadar bütün etleri bıngıl bıngıl sallanırken üstünden bütün suları atabiliyor. Denedim ben, öyle silkelenemiyorum. O yüzden de birikenleri atmak için biraz müzik, biraz sakinlik, biraz da dinlemeye alışmadığın insanlar gerekiyor. Sonuçta ben gidiyorum.

Buzdan sularında yonca gibi otların titreştiği bir yerde konuşmamak, kalabalıklar içinde olmamak, şehre ait araba seslerine uzak kalmak, sadece akan suya bakmak ve etraftaki en hareketsiz canlı olmak , sadece bir bitki gibi bildiğin şekilde nefes alıp verip minimum hayat belirtisiyle yaşamak yabancı. Aksiyon insanıyım ya, bir yerlerden atlamam, bir yerlere tırmanmam, o da olmadı araba üstünde bir aksiyon yaratmam lazım ama dükkan kapalı. Zaman zaman düşünme yeteneğimi kullanabildiğim doğrudur, onu bile yapmayacak kadar kapalı dükkan. Düşünebildiğim tek şey, bir sonraki hayatımda suda yüzen ördeklerden biri olarak dünyaya gelip mutlu mesut yaşayabileceğim. Sudaki yonca kılıklı yosunlardan olmayı da seçebilirdim ama arada ses çıkarmam lazım.

Bi tane film izledim bugün. Birkaç tane soru vardı dün gece kafamda. Hepsinin cevabı çocuk kalmakmış. Cevap eğlenceli ya soruların hiç önemi yok. Ben şimdi boşalttığım ceplerime doldurdum bulduğum cevabı, soruları denize attım, denizi yaktım, balkonda martini içiyorum. Ceplerimde bir cevap, bol hayal, susunca kelimelerine kavuşan balık gibi biraz daha idare ederim. Sonra yine bir kitap, bir sahil kasabası, bir animasyon filmi... Sokak lambasının ışığında yağan yağmuru izleyim, yağmurda etraf toprak koksun, tanıdık kokuları, unuttuğun cevapları, güzel arkadaşları, arsız  kahkahaları değil küçük gülüşleri doldurur ceplerime biraz daha giderim.

Bir de galiba birkaç tane küçük köpeğin karnının doymasını sağladık tatlı arkadaşlarımla. Ben Çelin, bu da benim bayramım...

 
Toplam blog
: 18
: 292
Kayıt tarihi
: 22.01.10
 
 

Bir varmış, bir yokmuş. Herşey bir varmış, birden yok olmasın diye yazı olmuş. Dünyada o kadar az..