Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ocak '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Dumansız kanser sahası!

Dumansız kanser sahası!
 

Gerçekten yanlızca ısınıyor muyuz?


Dumansız Kanser Sahası 2009 yılı itibarı ile AKP hükümeti tarafından kamuya açık kapalı alanlarda tütün ve tütün mamüllerinin içilmesini yasaklayan kanunun ve peşi sıra başlatılan kampanya ile sözde halkın sağlığını korumak adına büyük bir toplumsal adım atıldı. Akabinde yaşanan kriz ise neredeyse bir felakete sebep oluyordu; özellikle cafe, bar ve restoranların ziyaretçi sayılarında tehlikeli bir düşüş yaşandı ve buna mukabil dükkan sahiplerinin ciroları her geçen gün düşmeye başladı. Bahçe veya açık alana sahip olan esnafın işi biraz daha kolaydı. Hemen açık alanlar masalarla donatıldı ve müşterilerin rahatlıkla sigara içebilecekleri yeni havadar mekanlar hizmete sokulmaya başladı.

Ta ki, havalar serinleyip artık dışarıda oturarak yemek yiyip içmek imkansız bir hale gelene kadar. Tam işletmeler iflas bayrağını çekmek üzereydiler ki; teknoloji imdada yetişti ve geleneksel ve yüksek maliyetli ısıtıcıların yerini Infrared ışımayla objeleri ısıtan ısıtıcılar mekanlarda yerini almaya başladı. Peki, nedir Infrared marifeti ile ısınmanın ardında yatan mucizevi teknoloji?

Geleneksel ısıtıcılar, elektirik, doğal gaz yahut fueloil gibi enerjileri kullanarak içinde bulunduğunuz yaşam alanının havasını ısıtıp, daha sonra bu sıcaklıktan bizlerin de faydalanmanızı sağlamaktaydılar. Yani hacmen bizden çok daha büyük alanların bizden önce ciddi kaynak kullanarak ısıtılması şarttı fakat sağladığı avantaj ise bu alanın neresinde bulunursanız bulunun, söz konusu ısıdan faydalanabileceğiniz anlamına geliyordu. Yüksek enerji maliyeti dışında taşıdıkları bir ikinci risk de yangın çıkartabilme olasıkları ve gaz zehirlenmelerine çok açık olmaları idi.

Gelelim Infrared Işıması ile çalışan yeni nesil ısıtıcılara. Bu konuyu en iyi dünya ve güneşten örnek vererek anlatabiliriz. Güneşimiz bizi bilinenin aksine, geleneksel ısıtıcıların yaptığı gibi yaydığı ısı ile içinde bulunduğumuz ortamın sıcaklığını yükselterek ısınmamızı sağlamaz. Onun yerine yaydığı elektro manyetik ışınımlarla, yani kızıl ve mor ötesi ışınlar sayesinde ısıyı dünyamıza ışık ile taşır. Yani bizler gözümüzün göremediği dalga boylarındaki güneşin ışımaları ile dünyamıza iletilen ışınlara maruz kaldığımızda, söz konusu ısıyı depolayarak ısınmamızı gerçekleştirebiliyoruz. Örnek vermek gerekirse; gölgede durduğumuz vakit söz konusu ışınlara maruz kalmadığımız için ısı kaybederiz, fakat en soğuk günde dahi güneş ışınlarına maruz kaldığımız anda ısındığımızı hissederiz.

Yani aslında güneş ortamı değil, temas ettiği objeleri ısıtır. Ortamın ısınmasına sebep olan şey havadaki nem ve çevremizde yüksek ölçüde ısı depolama kapasitesine sahip olan objelerin yansıttığı ısı ve ışınımlar sayesinde gerçekleşmektedir. Tabii ki unutmamamız gereken bir gerçek daha vardır ki söz konusu ışınımlar aynı zamanda kızıl ötesi radyasyonda yaymaktadır. Sorunda tam olarak burda başlamaktadır. Denetim eksikliği ve ihmalin çok yaygın olarak yaşandığı ve bugüne kadar bir çok can aldığı ülkemizde, gelişigüzel üretilmiş yüzbinlerce ısıtıcı hayatlarımızın ta içinde şimdiden yer almış bulunmaktadır. Unutmayın ki kızıl ötesi ışınlar görünür ışıktan uzun, microdalga ışınlarından kısa dalgaboylarındaki ışınımlardır ve şayet doğru dalga boyuna sahip değiller ise kişilerin ciddi yanıklara maruz kalmasından tutun da, ciddi radyasyona maruz kalmaktan ötürü cilt ve çeşitli kanser türlülerine yakalanmasına sebep olmaktadır.

İşin hazin tarafı, tıpkı güneş ışınlarına gereğinden fazla maruz kalan kişilerin kanserojen etkiler sebebiyle hastalanması gibi söz konusu kızıl ötesi ısıtıcılar da uzun vadede kendisine uzun süre maruz kalmış kişilerin hastalanmalarına sebep olacaktır. Maliyeti düşürdüğü gerekcesi ile özellikle “Dumansız Hava Sahası” kampanyasından sonra, üretiminde ve tüketiminde patlama yaşanan söz konusu ısıtıcılar, esnaf tarafından bir kurtarıcı gibi görüldüğü için artık kamusal alanların tümünde yerlerini almıştır ve kamu sağlığını ciddi bir şekilde tehdit etmektedir. Bu Türk insanının karakterine kazınmış bir özellik sanırım, bir yandan yaparken diğer yandan hiç düzelmeyecek şekilde bozmak ama bu işin bir de matematiği var öyle değil mi? Halkın sağlığını korumak adına bir kampanya başlattılar ama bu sefer daha çok insanın sağlığını tehlikeye attılar, olacak iş değil.

Eskiden özellikle alkollü mekanlara gelen kişilerin %90’ın üstünde bir kısmı tütün ve tütün mamülü tüketiyordu. %90’nın bir şekilde sigaradan kaynaklı hasta olacağı garantiydi ama geriye kalan %10’nu korumak adına bir hışım kapalı alanda sigara içilmesi yasaklandı. Şimdi ise; sözde sağlıklı yaşam için yaratılan bu dumansız hava sahaları içinde kanser saçan ısıtıcılar bulunan ve sigara içen içmeyen herkesin maruz kaldığı kanserojen bir ortam yaratıldı. En azından eskiden sigara içmeyen, mekana gitmiyordu ve bir bakıma kanserden kendini koruyabiliyordu. Şimdi sigara içen zaten içtiği için kanser olma riski taşırken, bir de üstüne IR ısıtıcılarının yardımı ile kanser olma şansını ikiye katlamış oldu. Daha önce kansere yakalanma riski olmayan ve sigara içmeyen kişiler de üzülmesin; sağlık bakanlığımızın dahiyane kampanyası sayesinde siz de artık kansere yakalanma şansına sahipsiniz! Halk sağlığını korumak amacı ile sundukları parlak fikirleri ve icraatlarından ötürü ülke büyüklerimi ayakta alkışlıyor, tebrik ediyorum efendim.

BlogNot: 1:Bu blog Kamu sağlığını korumak adına başlatılmış bulunan "Dumansız Hava Sahası Kampanyasını" karalamak yahut ona muhaliflik yapmak için değil; kampanyanın uygulanış şeklindeki çarpıklığı gözler önüne sermek için ve yine halkın sağlığını gözetmek ve korunması için yetkililerin ve dahi öncesinde halkın uyarılması adına yazılmıştır.

2: Kampanyanın; anayasal kişisel hak ve özgürlükleri hiçe sayar ve toplum içinde ayrımcılığa sebep olacak nitelikteki uygulanma hususundaki eleştirel yaklaşım başka bir blogun konusudur saygılar.

 
Toplam blog
: 58
: 795
Kayıt tarihi
: 14.01.08
 
 

1978'de dünyaya gelmişim şirin bir anne babanın ilk erkek evladı olarak. Istanbul'a göçmüşüz sonra k..