Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Kasım '10

 
Kategori
Deneme
 

Dün, Bugün, Yarın

Hep bildiğim yerlerden çıktı! Çok güzeldi. Üstelik hiç de çalışmamıştım. Baştan sona doğru çıktı yaptıklarım! Bu söylediklerimi hayat için kullanmış olsaydım hep birlikte kahkahayla gülerdik herhalde…

Hayatımız boyunca çeşitli amaçlarla pek çok sınava girdik ama insanın en zorlu sınavı yaşadığı hayat olsa gerek… Bir sürü testten geçiyoruz üstelik şıkları olmayan..

Okulun verdiği teorik bilgiler, ana ve babamızın “aman ha!” diye başlayan nasihatleri dışında uygulamalı derslerimiz, tamamen hayatın içinde bizzat yaşayarak oldu. Kah güldük, kah ağladık. Zorlandık da bazen.. Hala da çözmeye ve öğrenmeye çalışıyoruz. Adına da tecrübe diyorlar işte.. Tecrübenin iyi veya kötüsü olmaz tecrübe tecrübedir.

Hayat yorar mı insanı? Ya da cilve yapar mı? Yolları sarp ve dikenli midir? Harcar mı bozuk para gibi? Çekilmez midir? Geldim, gidiyorum anlayamadım şu hayatı diyenlerden miyiz? Acaba hayata çok mu yükleniyoruz? Hayat; taşı toprağı, havası ve suyuyla bir cennet aslında..

Hayat iyi ki duymuyor, hissetmiyor yoksa hayıflandığımız her söz için kahrından ölür giderdi! Yolunda gitmeyen ne var ne yoksa garibim hayatı muhatap almışız.. Hayatın ne suçu var ki? Suç; bazen yaşadığımız çevre, bazen geçim sıkıntısı bazen de iletişimsizlik değil mi? Nasıl olsa cevap hakkı yok! Hayır yanılıyorsun, bu konuda sen hatalısın demiyor ya hayat! Oh veryansın etmek ne de kolay.. Düşünüyorum da belki de suçu genel kavramlara yüklemek ruh sağlığımıza iyi geliyor onun için böyle davranıyoruz kimbilir… Hem dedikodu da sayılmaz. Tabi hayat isminde bir arkadaşımız yoksa…

Hayat aşağı hayat yukarı! Hayatımızı daha yaşanılır kılmak için ne yapıyoruz acaba? Kendi adıma konuşmam gerekirse mümkün olduğunca şükretmeye çalışıyorum. Hayattan beklentilerimi hayallerim ölçüsünde değil de biraz daha mantık sınırları içerisinde tutuyorum. Ayağımızı yorganımıza göre uzatmayı öğrenmişiz ama hayallerimize sınır koyamamışız bir türlü... Yatağı da yorganı da aşıyor bazen... Beklentilerimize bir limit koymazsak, hep daha fazlasını istersek bence gerçekleştiremediğimiz şeyler için gereksiz yere üzülürüz. Her şeyin bütçesini yaptığımız gibi sanırım beklentilerin de hesabını ince ince tutmak gerekiyor.

İnsan çoluk çocuğa karışınca hayattan beklentileri biraz boyut değiştiriyor. Kendisi için değil de çocukları için yaşar hale geliyor. Acaba yaş gençken daha mı çok giysiye öte beriye önem veriliyor bilemiyorum. İnsan olgunlaştıkça çocuğu yesin, içsin, giyinsin, kuşansın, rahat ve güzel bir hayat sürsün istiyor... Kendisini ikinci plana atıveriyor. Maneviyat duygusu daha ağır basıyor.

Kimseye muhtaç ve gebe olmadan, onurlu, başı dik, hesabı her an her dakika verilebilir bir hayatı, ailemiz ve sevdiklerimizle; huzurlu, sağlıklı ve mutlu sürdürebilmek nasip etsin Allah hepimize...

“Hayat üç günden ibarettir; dün, bugün, yarın. Hz. İsa” Ne kadar güzel bir söz... Şu üç günlük dünyada kalp kırmaya, gönül koymaya, aşırı hırsa, nefrete ne gerek var ki... Savaşın yerini barış, düşmanlığın yerine dostluk alsın hep... Nerelisiniz sorusunun cevabı sanırım hepimiz için ortak "Hayatın İçindeniz". Yaşanası güzel günler diliyorum hepinize...

Sevgilerimle...

Aysel AKSÜMER

 
Toplam blog
: 334
: 482
Kayıt tarihi
: 22.03.10
 
 

Halkla İlişkiler bölümü mezunuyum. Iki çocuk annesiyim. "Bir Öykü Kadar Kısa Bir Roman Kadar D..