Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mayıs '21

 
Kategori
Güncel
 

DÜN BUGÜN VE YARIN

İnsanlarda bulundukları durum ve ortam süre arttıkça o stabil durumlar o kadar olağan hale geliyor ki dünya kuruldu kurulalı her şey aynıymış aslında dünya hep aynı şekildeymiş hissine kapılır.

Aslında bunu bize Orhun Yazıtlarında söylemişler. “Tokken acıkmam sanırsan, …” İnsanlar hayatı hep iyi yönleriyle hatırlamak istiyorlar. Kim kötü olan şeyleri hatırlayarak hayal dünyasına işkence eder? Doğru.

1990’lı yıllarda bizim köylülere (bazı köylülere) emekli maaşından bahsedince çalışmadan alınan maaşların ne kadar saçma hatta günah olduğunu savunuyorlardı. (Rahmetli babamın sigorta dökümlerini çıkartıp, memlekete dönünce bir iş takipçisine vermiştim o da işleri hale yola koymuş, sekiz on sene ödedikten sonra emekli olabilmişti, neyse asıl konumuz bu değil) Daha sonra birçoğunun rahmetli babamdan önce emekli olduğunu öğrenince şaşırmıştım. Meğer "emekli maaşı" bize, biz alırsak olmazmış, biz alırsak harammış! Haram bile bizde "heran" anlam değiştirir, şaşar kalırsın fikri münafıklar arasında.

Bizim ülkede böyledir; her şey herkese yakışmaz, yakıştırılmaz. (Hele de küçük yerlerde herkes birbirine bakar. Esasında orman kanunu yaygınsa bir bölgede güçlü olana itaat ederler, zayıfı ezerler. Bizim orası da aslında öyle bir yerdi, yerdir hatta hala öyledir.)

Dünden bugüne hemen değişen şeyler toplumda bir kez kabul edildikten sonra dün unutulur. Mesela şu anda elektriksiz evi hayal edemeyen insanlar ve internet, sosyal medya olmadan yaşayamayacağını düşünenler ne de çoktur. Halbuki doksanlı yıllarda biz bilgisayarlar uzaktan bakıyorduk. 94 yılında Ankara’da Ceyar’ın telefonlarını gördüğümüzde çok şaşırmıştık. Adam kafede o görüntüyü şu ana getirdiğinizde çoklarının gülmekten kırılacakları söz konusu görüntü adamın kasılacak kadar zengin olduğunu gösterme aracıydı. Biz öğrenciydik baktık geçtik o kadar. O telefon denilen ucubeler şu anki telefonlarla mukayese edilemezlerdi…

Dün olan, unutuluyor yarın da bugün maziye karışıyor. Emekli maaşları da öyle esasında yüz yıl önce ortalama bir Anadolu şehrinde kaç emekli olabilir. Yıl 1921 oluyor bu arada ortada devlet yok, daha yeni kurulmaya çalışılıyor, emeklilik nedir ortada devlet mi var? Afganistan’da,   (Afganistan demişken aklıma geldi:Alıntı AFGANİSTAN'I YIKAN İNGİLİZ AJANI TOPAL MOLLA DİNİ KULLANDI.

BU BİR ÖRNEKTİR DİKKAT EDİLMESİ GEREKİR...!.

* 1920 yılında Topal Molla lakabıyla tanınan bir zat, Afganistan’da tekke kurmuş. Topal Mollanın müritleri 3 yıl içinde 200 bine ulaşmış.

* Müritlerin sayısı 1925’te 300 bini aşan Topal Molla, krala karşı ayaklanma başlatmış.

* Bir yıl boyunca Afganistan‘da kan gövdeyi götürmüş.

O yıllarda Afgan kralı olan Emanullah Han, ülkesini terk etmek zorunda kalmış.

* Emanullah Han ülkesinden ayrılırken Afgan sınırına geldiğinde yanına bir adam sokulmuş ve çok güzel konuştuğu Urduca’sıyla sormuş:

“Beni tanıdın mı?

Ben meşhur Topal Mollayım.

Afganistan’daki görevimi bitti, İngiltere’ye dönüyorum.”

“Seni tanıdım !” demiş kral

* “Ben senin İngiliz casusu olduğunu biliyordum.

Fakat halkıma o kadar çok tesir etmiştin ki, senin casus olduğuna onları bir türlü ikna edemedim ve inandıramadım.“

Sarıklı ve sakallı Topal Molla sakalını kesmiş, sarığını atmış, başına silindir şapkasını oturtmuş ve İngiltere yoluna koyulmuş.

* Ülkemizde de her zaman Topal Molla’lar olmuştur.

Kimisi politikacı, kimisi din adamı, kimisi de ilim adamı olarak kendisini tanıtır ve toplumu o göreviyle zehirleyerek birlik ve beraberliği bozar.

* Her şeyin bir fitneden ibaret olduğunu ve aslında O’nun zehirli biri, yani bir hain olduğunu anlatırsın ama ya anlayan çıkmaz, ya kimse anlamak istemez, ya da anlamasalar bile seni hain ilan ederler.

* Cahil toplumlarda doğruları söylemek insanı yalnız bırakır. ama onurunla baş başasın .

Düşünmek, sorgulamak, eleştirmek ve bunların sonucunda hainlere biat etmemek, çok önem arz etmektedir.

Çünkü Topal Molla’lar, sorgulayıp eleştiren beyinlere üşüşemezler

MERAKLISINA NOT:

Emanullah Han, Kurtuluş Savaşımız esnasında Türkiye’ye büyük maddi yardımda bulunmuş, Onun teşviki ile Afgan kadınlar da altın takılarını göndermişti.

Emanullah Han, Atatürk hayranıydı ve onu örnek alıyordu. Bu durum İngilizleri rahatsız etti ve meşhur İngiliz üç kağıtları, dalavereleri başladı.

Sonuç olarak: İslam’ı kullanarak (!) darbeyi yapan aslında bir İngiliz ajanı "TOPAL MOLLADIR".

Mehmet Adil Ensari.)  Suriye’de emekli olmanın ne anlamı var aynı şekilde ortada devlet yok. Yani daha çok kısa zaman önce olan şeyler dünya dönmeye başladığından beri varmış gibi yanlış bir kanıya kapılanlar yanılıyor dün geçti gitti, yarın geldiğinde kim bilir sıra kime gelecek?

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..