Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mayıs '14

 
Kategori
Siyaset
 

Dün Taner Yıldız ve Hüseyin Çelik'ti, bu günde ağlamacı başı Bülent Arınç...

Dün Taner Yıldız ve Hüseyin Çelik'ti, bu günde ağlamacı başı Bülent Arınç...
 

Artık ağlamakta çare değil.. Millet yemiyor ..


Bundan önceki yazılarımızda Soma katliamı ile ilgili olarak:  AKP’li Bakanlardan Hüseyin Çelik’in ve Taner Yıldız’ın suç ortaklıkları iddialarından, patronları RTE’nin kurtarılması ve 894 rakımlı tepeye çıkarılması için nasıl canla başla çalıştıklarından ve can havliyle nasıl sağa sola saldırdıklarından bahsetmiştik.

Geçtiğimiz günlerde bu ortakların yanına yeni  birisi daha eklendi : Ağlamacı başı Bülent Arınç..

Soma faciasını biliyoruz. Oy devşirme amacı ile bir ton daha fazla kömür çıkarmak için yapılan katliamı ve  AKP’nin (tepeden en aşağıya) bu katliamdaki rolünüde biliyoruz.

Kimse kimseyi aldatmaya çalışmasın.  AKP Hariç.

AKP istediği kadar aldatmaya çalışabilir. “Meclisteki sayısal üstünlüğüne dayanan  AKP’nin o hakkı var.!!” 

Bunun en güzel örneğini geçtiğimiz gün gördük. 

Ağlamacı başı Bülent Arınç  çıktı Tv kanalları karşısına: “Tedbirler arasında ‘Yaşam Odası’ varsa, elbette yerine getirilecektir.” dedi. Hazret, Yaşam Odası’nın gerçektende 700 can için  hayatta kalma  garantisi olacağının bu gün farkına varmış!!.  Yani, kendisine göre 301, bize göre en az 700 can gittikten sonra!! .

Bir insan bu kadar pişkin olabilir mi?

19 yıldır imzalanmayan İLO (Uluslararası Çalışma Örgütü) Sözleşmeleri sürecinde,  12 yıldır kendileri iktidar değillermiş gibi,

2009 yılında Alp Gürkan’a  Soma Madenlerinin İşletme haklarını kendileri  vermemiş gibi,

O  sabıkalı Maden İşletmesi sahibi ile ziyafet masalarında boy boy fotoğraf çektirerek, o maden ocağının  “son derece modern ve güvenli olduğu”  demecini veren bir Taner Yıldız’ları olduğunu  ve aynı Taner Yıldız’ın “Gerekirse 18 saat çalışacaklar, yok öyle nağme.”  dediğini bilmezmiş gibi,

O madenlerden elde edilen kömürlerin çok ucuz ve ihalesiz fiyatlarla oy karşılığı “fakir fukaraya” dağıtıldığını bilmezmiş gibi, 

Kölelik ve sonu ölüm olan bir sürü ihmale göz yumulduğunu bilmezmiş  gibi,

TBMM’deki 60 Milletvekilinin bundan tam 7 ay önce: “Bu Soma’da bir şeyler oluyor, gelin bu Soma’da ki  Maden kazalarında meydana gelen ölümleri araştıralım. Soma Madenleri için bir Araştırma ve Soruşturma Komisyonu kuralım “ önerisinin AKP’li lerin oyları ile reddedildiğini bilmezmiş gibi,

Soma’daki faciayı protesto etmek için toplananların içinden bir genci yumruklayan bir başbakanı, yine protestocu bir genci yerde yatarken tekmeleyen bir Başbakanlık Müşaviri’nin olduğunu bilmezmiş gibi, En büyük pişkinliklere rahmet okutacak açıklamalar yapıyor.

Burada Çalışma Bakanı Faruk Çelik’ten neden bahsetmediğimizi sormak isteyen okurlarımız olabilir. O zaten kurban edilmiş gibi görünüyor. Bu Facianın sorumluluğundan, iki tane kurban vererek sıyırmaya çalıştıklarını bilmiyormuyuz sanki?.  Bu kurbanlardan birisi Faruk Çelik diğeri de  o sabıkalı Maden Ocağı Sahibi Alp Gürkan  ya da oğlu olacaktır inanın. “Faruk Çelik niye yok?.”  diye soranların bu kurnazlığı çok iyi anlayacaklarını umuyorum.

Sevgili dostlar;

Bu pişkinlik ve yalanlarla gerçekleri saklama çabaları bunların ilk vukuatları değil.

Daha önce:

İç İşleri Bakanı’nın oğlunun odasından 6 adet para dolu kasa ve para sayma makinasının çıktığını,

Bir Banka Genel Müdürü’nün evinde, içinde 4,5 milyon dolar bulunan  Ayakkabı Kutusu çıktığını,

Eski sanayi Bakanı Zafer Çağlayan’ın kolundaki 700 bin liralık saati ,

Rüşvet paraları ile gidilen “Umre’’ leri dindarlık diye millete yutturma çabalarını,

Bir bakanlarının  28 seferde 52 milyon dolar, bir bakanlarının 10 seferde 10 milyon dolar, bir bakanlarının da 3 seferde 1,5 milyon dolar rüşvet aldığı meclis fezlekelerine girmişken, tüm bunları hiç olmamış saymalarını..

Görmedik mi?.

Hiç ağızlarından; "Yok biz bu işleri yapmadık, kul hakkı yemedik, yetimin hakkını gasp etmedik, rüşvet almadık, hırsızlık yapmadık, bunlar iftiradır" dediklerini duyan var mı?.

Ne dediler? Bu Hükümete karşı bir darbedir, Fetullah’çı Paralel Devlet’in kumpasıdır.. Hesap soracağız..  Binlerce  rütbeli polisin, binlerce savcı ve hakimin ülkenin dört bir yanına sürülmesinden başka nasıl bir hesap sordular, bilen var mı?

Yine tüm bu rüşvet ve avantaları dağıtan Rıza Zerrab’a daha dün “Yurt Dışına çıkış serbestliği” getiren bunlar değil mi?. 

Yeri gelmişken söyleyelim: Niye aldı Rıza Zerrab o Yurt Dışına çıkma iznini?. “Konuşurum yoksa” tehditi ile değil mi?.  Yarın Alp Gürkan ya da oğlu “Konuşurum bak” diye tehdit ederek serbest bırakılırsa hiç şaşmam.  Çünkü gırtlaklarına kadar yolsuzluğun ve kirli ortaklıkların içine bulaşmışlar. Tüm bu pişkinlikler bu yüzden ve başka çareleri de yok.. 

Dün Hüseyin Çelik’ler, Taner Yıldız’lar yaptı bu kumpas pişkinliğini, daha önceleri Başbakanları RTE yapıyordu, bu günde Ağlamacı başı Bülent Arınç yapıyor. Yarında bir başka bakanları yapacaktır eminim. 

Hiç şaşırmadım, bekliyordum.

Korku dağları aşmış çünkü..

Saygılar..

22 Mayıs 2014

Saat: 21.18

 
Toplam blog
: 243
: 760
Kayıt tarihi
: 26.03.07
 
 

1957 Kars doğumluyum. Emekliyim. Gazi Üniversitesi İİBF İşletme bölümü ön lisans mezunuyum. Yazı ..