Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Kağan Bahadır Küçükalcan

http://blog.milliyet.com.tr/kaganbahadir

02 Mart '10

 
Kategori
Siyaset
 

Dünkü ve bugünkü Cumhuriyet

Dünkü ve bugünkü Cumhuriyet
 

Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye'nin yönetim biçimini cumhuriyet olarak belirlediğinde 1923 yılındaydık.

Bugün ise 2010 yılındayızç Yani seksen altı yılı geride bıraktık:

Peki, genç cumhuriyetin yaptırımları, uyguladıkları ve çıkardıkları yasaların üzerinden seksen altı yıl geçtikten sonra o cumhuriyetten bugüne ne kaldı?

Cumhuriyetin ilan edilmesi ile kapatılan tekkeler bugün kendilerini gizlemeye bile gerek duymaksızın etkinliğini sürdürmekte. Atatürk'ün “En doğru tarikat, uygarlık tarikatıdır” sözüne inatla tarikatlar, cumhuriyet düşmanı bireyler yetiştirmekte...

Yine Atatürk'ün ısrarla karşı çıktığı ve kafasında cumhuriyet düşüncesi yokken bile düzeltmek istediği örtünme biçimi olan kara çarşaf, bugün onun kurduğu partinin adeta ongunu durumuna gelmektedir. Üstelik aynı parti, erke ulaşması durumunda her mahalleye bir Kuran kursu açmayı vaad etmektedir.

Atatürk'ün laik düzeni sağlamlaştırmak için geçici olarak kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığı, bugün devletten en fazla yardım alan kurumların başında gelmektedir. Üstelik bu kurum, her dinden ve dinsizlerden vergi toplamasına karşın, yalnız bir inanca dayalı din görevlisine maaş bağlamakta ve o din görevlilerini yetiştiren okullara parasal katkı sağlamaktadır.

Laiklik ilkesinden sonra en fazla tahribe uğrayan ilke milliyetçilik olsa gerek... Milliyetçiliğin en önemli unsuru olan tek kimlik olmanın bilinci, devleti yönetenlerin ikinci bir dilin devlet bünyesinde yayın yapmasını sağlamasıyla yerini “çift kimlikli, çift dilli devlet” olmaya bırakmaktadır. Türkiye'de siyaset yapan bir parti, seçim bildirgesini Türkçe dışında bir dille yayınlamakta, ülke çift dilli çift uluslu bir duruma getirilmek istenmektedir.

Türk olmak ise adeta bir suç sayılmaktadır.

Devletçilik, tüm devlet kurumlarının özelleştirilmesiyle delik deşik edilmekte, Halkçılık ise yerini Kapitalizm'in tatlı kucağına bırakmaktadır.

Tüm bunları saydıktan sonra Cumhuriyetçilik ve bu ilkelerin bugüne değin yaşamasını sağlayan Devrimcilik hakkında fazla görüş belirtmeye gerek yoktur.

1923'te genç bir çocuk olan cumhuriyet vurulan darbeler ve dost görünen düşmanların içine sızmasıyla ne yazık ki derin bir tahribata uğramıştır. Bu tahribatı onarmak ve yenilemek, 1923 ruhunun içimizde yeniden uyanmasıyla mümkün olacaktır.

 
Toplam blog
: 75
: 2740
Kayıt tarihi
: 13.03.07
 
 

Kağan Bahadır Küçükalcan   Siyasi Tarih yazarı ve Türkçü düşünce adamı. 28 Aralık 1988'de Antalya..