Dünya Barışı

Dün yayına girdiğim, ‘ Sihirli Lamba ‘ isimli yazım garip bir şekilde okunma faciası yaşadı.

Sihirli lambayı mı sevmedileeerrrr?

Rüyaları mı sevmedileerrr?

Polyanna’ yı mı sevmedileeerrr?

Ya da ‘ mutsuz olunca madalya mı veriyorlar ‘ diye düşünüyorum diye bana mı kızdılaarrr anlamadım gitti.

Kimse beğenmese de sihirli lambayı ben bulmak isterim. Lambanın rengi iyiydi yaa. Hiçbir şeye yaramasa bile antika olarak evimde fon teşkil ederdi.

Belli mi olur belki sonra tozunu alırken içinden kocamaaann CİN çıkar. (CİN büyük ya onun için büyük harfle yazdım)

O gür ve etkili bir o kadar da ürkütücü sesiyle, ‘ sahip, dile benden ne dilersen ‘ derdi.

Bu cin milleti üçün beşin hesabını yapar mı bilmem

Üç diye tutturursa büyük ihtimal onunla pazarlık yaparım.

Türk milleti kadar pazarlık yapan bir millet yoktur. Utanmasak aldığımız malı bedavaya getirip üste para bile alırız. O derece yani.

Ben de pazarlığımı yapardım. Öyle üç beş dilekle bu iş olur mu hiç? Ben ölene kadar hizmetimdesin derdim.

Ölümsüzlüğü istesem CİN bir cinlik yapıp onu da başarabilir mi acaba?

Çalışırken zaman makinası gibi gürültü yapmayan bir klima isterdim. Hayır korkuyorum, sabah uyandığımda kendimi Mısır’ a piramitlerin yanına ışınlanmış olarak bulmaktan.

Virüs girmeyen bilgisayar isterdim.

Sokağımdaki doğalgazcıların gidip kendi evlerinin önünde gürültü yapmalarını isterdim ( apartmanda bebek var da o bakımdan)

Yağmurlu havalarda aşkı yasaklamak isterdim (bir rivayete göre İzmir’ de yağmura sebep, Mesut Selek’ in nisan ayında yağmurlu bir havada aşık olmasıymış)

Apartman komşularımızın gece saat 12 den sonra bulaşık yıkamamalarını isterdim.

Bizim bakkalın çiftli ekmek satmasını isterdim. Ekmeklerin biraz daha tuzlu olmasını da isterdim.

:))))))) Dünya barışı isterdim

CİN’ in de bir dilek hakkı olsaydı o da, ' N’ olur üste para vereyim de sus ' diye dilerdi.

Herkese iyi geceler.