Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ekim '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Dünya çapında işsizliği azaltmak için çalışma saatlerinde bir ayarlama yapılması gerekiyor...

Dünya çapında işsizliği azaltmak için çalışma saatlerinde bir ayarlama yapılması gerekiyor...
 

Dünya’da özellikle Batı’da (ABD-AB) işsizlik şimdi yeni yeni çok can yakmaya başladı. İşsizlik bizde de bir ara büyük problem olmuştu ama sonrasında hükümetin sosyal yardım çalışmalarıyla hafifletilmeye çalışıldı. Ama hala daha bu durum geçmiş, çözülmüş değil, kenarda bekliyor. Her an bizde de dünyadaki kriz durumuna göre işsizlik çığlıkları yükselmeye başlayabilir. Zaten Avrupa, ABD grip olsa, biz yatalak hasta oluyoruz. 2008 krizinde ABD ve AB’den daha fazla küçülme yaşadığımızı unutmayalım lütfen.

 

Dünya çok önemli bir dönüşümden geçiyor. Teknolojik ilerlemeler iş yaşamında insan emeğine duyulan ihtiyacı azalttı. İnsan emeği toplam maliyet içinde çok küçük bir orana sahip olduğu için insan emeğinin ücreti de dolayısıyla geriledi. Artık üniversite mezunu olmak da adam gibi bir iş bulabilmek için yeterli gelmiyor.

 

Devlet sektörünün istihdam yaratmaması sanki kürsel bir kanun gibi algılanıyor. Özel sektör de ancak belli ölçülere kadar istihdam yaratabiliyor. Bu durumda da olan iş arayanlara oluyor tabii. İşsiz kalmayan işsizliğin ne demek olduğunu anlayamaz. Bir kaç defa uzun süreli işsiz kalan bir insan olarak işsizliğin ne demek olduğunu çok iyi anlayabiliyorum.

 

Tunus, Mısır, Yemen, Libya’daki Arap Baharı hareketliliği önce İspanya’nın Puerta del Sol meydanına, oradan İngiltere’ye daha sonra da Amerika’da finans dünyasının kalbi Wall Street’e kadar ulaştı.

 

Şimdi dünya gazetesinin bugünkü (12.10.2011) haberine göre ise gösteriler Dublin’e, İrlanda’ya sıçramış.

 

http://www.dunya.com/wall-street-protestolar%C4%B1-%C4%B0rlandaya-s%C4%B1%C3%A7rad%C4%B1_134801_haber.html

 

Gerçi bu gösterilerden bir şey çıkmaz diyenlerin sayısı epey fazla ama bunları da kimse yabana atmamalıdır. Bunlar öncü göstergeler olabilir. Huzursuzluklar artık su yüzüne çıkmaya başladı demektir.

 

19. yüzyılda endüstrileşmenin ilk defa İngiltere’de ortaya çıkmasıyla çalışma saatleri de çok acımasızdı. Çocuklar madenlerde 12-16 saat karın tokluğuna çalıştırılıyordu. Buralardan dünya üzerinde ortalama günlük 8 saate kadar gelindi, hatta bazı Avrupa ülkelerinde haftalık 37 saatlere kadar indi. Bu gerçekten insanlık tarihinde önemli bir ilerlemeydi. Çalışma süresi kısaldıkça, insanın refahı artıkça teknoloji de düşünsel güç potansiyeli oranında daha da arttı. Keza verimlilik de kat be kat arttı. Nüfus aynı kalmadı tabii. Nüfus da kat be kat arttı. Gıda’ya olan ihtiyaç da aynı oranda arttı. Mısır’da çok iyi hatırlıyorum Arap Baharı yaşanmadan çok önce insanlar açız diye protesto gösterileri yapmaya başlamışlardı. Teknoloji geliştikçe enerjiye olan ihtiyaç da artık yetmemeye başladı. Bu arada ozon deliği de küresel Isınma nedeniyle her geçen gün artıyor, çevre felaketleri her geçen yıl daha da şiddetli yaşanıyordu. Ama bu geçen sürede çalışma saatleri hep aynı kaldı. Oysaki çalışma saatleri de artan bu nüfusa göre  azalmalı, istihdam edilen kişi sayısı artırılmalıydı. 8 saat üzerinden 3 vardiya yerine, 6 saat üzerinden 4 vardiya pekala yapılabilirdi. Yani %25’lik bir artış devlet politikalarıyla çok kolay istihdamı artırabilir, dolayısıyla işsizliği azaltabilirdi. Çok hızlı kalkınan ve nüfusu milyarlarla ifade edilen doğu toplumlarında (Çin, İran, Hindistan, Rusya vbg.) işsizlikten bahsedilmemesi ise çok ilginç değil mi? Belki de işin sırrı burada, bu işe devletin el atmasında, devlet kapitalizmi yaşanması gerekiyor belki de.

 

Yani kapitalizmin bu krizinin aşılması için sermayenin tabana yayılması, işsizliğin önlenmesi lazım. Bunun için de çalışma saatlerinin öncelikle düşürülmesi gerekiyor. Daha çok insana iş kapısı ve ücret verilmesi gerekiyor.

 

Kapitalizmin devamı için (arz fazlasını eritmek için) önemli bir talep yaratılması gerekiyor. Verimlilik teknoloji sayesinde acayip arttı. İnsan emeğine duyulan ihtiyaç azaldı. Emeğin ücreti azaldıkça azalıyor. İnsan kendine yabancılaşmaya başladı. Oysa eldeki sermaye dağılımı ile talepler sınırlı. Sermaye çok az kişinin elinde birikiyor. Belki buna çözüm olarak bir sınırlama getirmek gerekebilir. Talepi çoğaltmak için daha çok insana daha çok para verilmesi, böyle bir mekanizmanın yaratılması gerekiyor.

 

Batı’da, Amerika’da insanlar binbir zorlukla yıllarca para biriktirip çocuğunu koleje gönderip işsiz kalmasını veya mortgage kredisini ödeyemedi diye evlerinden olup sokakta çadırlarda yaşamalarını bir türlü hazmedemiyorlar. Zaten Wall Street’deki protestocu babalardan biri de böyle diyordu. “Bir yerlerde yanlışlık var ama nerede?”.

 

Dünyada o kadar okumuş yazmış insan var, bu insalar bir şekilde daha barış içinde sürdürülebilir bir dünyanın kuruluşu için artık öneri yarışına girmek ve bir optimum çözüm bulmak zorundalar. Bu tarihi bir zorunluluk artık !

 
Toplam blog
: 648
: 2341
Kayıt tarihi
: 13.09.11
 
 

1995 ODTU Fizik Lisans, 1998 ODTU Fizik Yüksek Lisans (Biyofizik)  mezunuyum. Özel sektörde kalit..