Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ekim '12

 
Kategori
Sosyoloji
 

Dünya değerler araştırmasının bahsedilmeyen sonuçları

Dünya değerler araştırmasının bahsedilmeyen sonuçları
 

2011 deki araştırmanın Türkiye ile ilgili sonuçları açıklandığında sadece birkaç gazetede bahsedilmişti. Bahsedilen şeyler ise sadece Türkiye de insanların %85inin eşcinsel, %65inin Hristiyan komşu istemediği gibi sonuçlardı. Sadece bir yazıda “Araştırma sonuçlarını irdeleyebilecek aydın yoksunluğu” meselesine de değinilmişti. Hükümetten ise bir tek çıkıp sonuçları değerlendiren olmadı. Belki de bazılarımızın işine gelmedi, Türkiye ekonomisi güçlü ülke, bizi dinliyorlar, gündem yaratıyoruz vb rüyasında yaşamaya devam etmek daha kolay ne de olsa...

Dünya değerler araştırması dünyanın en büyük sosyal araştırmasıdır ve her 3-4 yılda bir tekrarlanır. Her ülkeden ve her kesimden binlerce insan seçilerek anket yapılır. Çıkan sonuçları ismine dünya kültür haritası dedikleri bir grafik üzerinde göstermek mümkündür. Yani ülkelerin kültür ve değerler bakımından birbirine göre ne durumda olduklarını gösterir. Yazıda resim olarak 2008 araştırması sonucu çizilen grafiği seçtim. 2011 henüz yayınlanmadı. Bu resmi ayrı bir sayfada açarak aşağıda anlatacaklarımı gözünüzde daha iyi canlandırabilirsiniz.

Bana göre bu grafik yani harita sadece kültür ve değer farklılıklarını değil aynı zamanda “gelişmişlik” üzerine de anlamlı bir karşılaştırma imkanı sunuyor. Araştırma sonuç raporu bazı ülke vatandaşlarını gücendirmeme gayreti içinde bu haritaya sadece kültür haritası demek ve sonuçları fazla yorum katmadan sunmak kaygısı içinde. Ben bu haritanın aynı zamanda gelişmişlik ile ilgili de anlamlı bir gösterge olduğunu düşünüyorum ve sebeplerini açıklayacağım.

Şimdi dünyanın en büyük sosyal araştırmasını yöneten bilim insanları iki skalanın en önemli olduğuna karar vermişler. Grafikte gördüğünüz x ekseni yani yatay eksen soldan sağa doğru, hayat mücadelesinden kendini ifade etme değerlerine doğru değişimi ifade ediyor. Y ekseni, yani dikey eksen ise aşağıdan yukarıya doğru geleneksel değerlerden Rasyonel değerlere doğru.

Geleneksel değerler içinde dindarlık, milli gurur, otoriteye saygı, itaatkarlık gibileri var iken rasyonel değerler içinde ise bunların tersinden bahsedilebilir. Hayatı idame ettirme değerleri içinde güvenliğin özgürlüğe tercihi, politik katılım yoksunluğu, başkalarına güvenmeme ve zayıf mutluluk hissi varken kendini ifade değerleri içinde bunların tersinden bahsetmek mümkün.

Hemen harita üzerinden örnekler vererek devam edelim. İsveç grafiğin en sağ üst köşesinde yani toplumu nispeten en yüksek kendini ifade ve rasyonel değerlere sahip. Ülkeler grafiğe konulduğunda birtakım gruplamalar yapılabildiği görülmüş. Dikkat ederseniz İslam ülkeleri, Türkiye de dahil olmak üzere hayatını idame ettirme ve gelekesel değerler içine denk gelirken ana dili İngilizce olan ülkeler aşağı yukarı aynı düzeyde gelenekçilik ve rasyonellik, yüksek düzeyde kendini ifade alanı içine denk gelmişler.

Aynı Maslow un ihtiyaçlar hiyerarşisi modelinde olduğu üzere ekonomik sıkıntı ve can güvenliği endişesi içinde olan ülkelerin hayadı idame ettirme durumu içinde olması anlaşılır bir durum. Ancak kendini ifadeyi ön plana almış toplumların bunu sadece iyi ekonomik durumla elde etmiş olduklarını söylemek yetersiz olur. Bu ancak iyi bir eğitimle (matematik – fen eğitimi değil) ulaşılabilecek bir sonuç. Hayatı idame ettirme – kendini ifade etme skalası kanımca “Vesile olma hissi”(sense of agency) olarak tercüme edebileceğim, bir toplumun içinde bulunduğu realitenin sadece devletten değil, esas kendisinden kaynaklandığının farkına varması. Ya da farkındalık düzeyi. Bu aynı zamanda, devletler ne kadar otoriter de olsa nihayetinde toplumun kendi geleceğini yaratabileceğini, bunun içinde herşeyi devletten beklemeyip, yada suçu hep devlet üzerine atmayıp sorumluluk almaya ve mücaleye başlaması şeklindedir. Örneğin ortalama bir İsveç vatandaşı, diyelim televizyonda eğitimi geleceğe ayak uydurması ile ilgili bir soruna değinilirken “Evet hakkaten doğru, biz ne yapmalıyız” diye düşünür. (Avrupa ülkelerinde ülkeyi sosyal örgütler yönettiği için her meslek ve uzmanlık topluluğu kendi sorununu kendi çözer, bakanlıklar sadece alınan kararların uygulayıcısıdır) Ama bu TV programı Rusya veya Türkiye de olduğu zaman ortalama bir insan, “bakalım başbakanımız ne diyecek, ne yapacak” tarzında düşünür. Kendisinin bir katkısı olabileceğine fazla inanmaz, sorumluluk hissetmez.

Rusya demişken Sovyetler Birliğinin etkisi olarak grafikte, yüksek bir rasyonel değer ortalamasına ama hemen hiç olmayan bir kendini ifade düzeyine denk geldiğini görüyoruz. Yani gelenekler, medeni bir ülkenin işleyişine herhangi bir geriletici etki göstermiyor iken, halk tamamen hayatını idame ettirme durumunda. Peki bu sadece ekonomik düzeyle mi ilgili. Kesinlikle hayır, çünkü ekonomik durumu iyi olan kesim de sorumluluk alma kültürüne sahip değil. Sovyetler zamanında halktan hep prosedürlere uyması beklenmiş. Halk aynı standartlarda aynı sosyal güvence ile yaşamış ve kendini fade edip problemleri çözmesi teşvik edilmememiş. Yani hep devlet karar alıp yönetmiş.

İngiltere, Amerika, Avusturalya gibi ülkeler ise toplumun hem kısmen gelenekçi hem de yüksek kendini ifade değerlerine sahip olarak iyi bir refah ve medeni düzeyde yaşayabileceğinin yaşayan birer örneği. Öyle görünüyor ki yatay eksen yani benim ifademle kendini ifade ve sorumluluk alma değerleri işin esas hedeflenmesi gereken boyutu.

Peki ama bir toplum hem çok gelenekçi olup hem de yüksek kendini ifade değerlerine sahip olabilir mi?

Haritada da görüldüğü üzere hayır. Gelenekler sadece yakın çevremizi düşünüp akrabalarımızı işe yerleştirmemize neden oluyorsa buradan gerçek anlamda medeni bir düzeye ulaşmak mümkün değil. Aynı şekilde kadına söz hakkı az ise vb. Ama diğer taraftan gelenekleri medeni bir toplum olmaya zarar vermeyecek şekilde yaşamakta hiçbir sorun olamaz.

Türkiye bu haritada nereyi hedeflemeli?

Dünya tarihi de gösteriyor ki sanayileşme ve gelişen teknoloji, hayatı daha karmaşık hale getiriyor ve geleceğin dinamiklerini geçmişin kalıpları ile yaşamak mümkün değil. Bu toplumlarda herkesin katılımını gerektiriyor. Rusya eğitim bakanlığı geçen yıl bu araştırmaya para da dahil olmak üzere her türlü yardımı yapmaya karar verdi. Bunun benim için tek anlamı var. Rasyonellik düzeylerinin iyi olduğunu biliyorlar, demek ki halkın daha fazla kendini ifade etmesi ve sorumluluk alması konusunda geri planda bir ajanda var. Mevcut dengeleri bozmamak için şimdi çıkıp ey millet, sokağa dökülün bizi protesto edin demezler ama birileri sanırım sosyal örgütlenmenin ve sorumluluk hissi eksikliğini hissetmeye başladı.

Türkiye için mi? Ben tabii ki İsveç gibi olmayı isterim, ancak bu benim fikrim. Geleneksellikte hep şu merak edilir. Diyelim İsveç çok rasyonel, peki bir savaş çıkıp durum kötüye gitse halk dayanışma içinde kalabilir mi yoksa hemen dağılır mı? Bu bakımdan çok birşey söyleyemem. Ama aile, çocuk, insan sevgisi bakımından bir fark olmadığı aşikar. Onların bu pozitifliğini ismini veremeyeceğim ama bazılarınızın anlayacağı bu ev marketi içinde ürünü dizayn edenlerin resimlerinin bulunduğu, mobilyaların ve dekorasyonun sade güzelliğinde görmek mümkün.

Peki tamam, aile bağlarımız açısında rasyonellik konusunda kaygılarımız var, ozaman Türkiye en azından bulunduğu geleneksellik düzeyinde yada biraz daha rasyonelliğe doğru kayarak yüksek ifade ve sorumluluk bilinci hedefi koyabilmelidir. Yani beim ilk aşamada en azından hayalim, mesela bir Avusturalya nın bulunduğu bölgeye doğru kayabilmektir. Bugün birçok insan, mevcut hükümet, mevcut kendini ifade ve sorumluluk düzeyinin, gelenekselliğimizin ideal olduğunu, sadece ekonomik olarak güçlenmek için yatırımlar yapılmasının yeterli olduğunu düşünebilir. Onları biraz ayıktırmak için tek bir soru sorabilirim: Türkiye nin dünya bilim ve sanat tarihindeki yeri nedir? Bazı avrupa toplumları bilim ve sanat temelleri sağlam olduğu için, ikinci dünya savaşından sonra herşeyi kısa bir sürede yoktan var edebildiler. Ve bugün bulındukları düzeye bakınız.

Peki hedef Avusturalya gibi olmaksa eğitimde ne hedefler koyulmalı, hangi vizyona sahip olunmalıdır. Onlar sadece sınav odaklı bir sistemde test çözerek bu noktaya gelmediler. İşte bence bu bizim toplum olarak üzerinde düşünmemiz ve reform gerçekleştirmemiz gereken bir konu... 

 
Toplam blog
: 40
: 2627
Kayıt tarihi
: 12.07.12
 
 

Petrol Mühendisi  İlgi alanlarım: Psikoloji, kişisel gelişim, eğitim En çok yapmayı sevdi..