Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ekim '08

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Dünya ekonomisi tepetaklak ya Türkiye?

Dünya ekonomisi tepetaklak ya Türkiye?
 

-Ekonomik krizin alabildiğine derinleşme sürecine girdiği bir dönemden geçiyoruz.
-Ve küresel ekonomi ile bağları güçlü olan ülkelerin, bu krizden etkilenmeden çıkmalarını beklemek hayaldir.
-Zaman zaman idarecilerimiz konuşuyor.
-Güya güçlü bir ekonomimiz varmış ve krizden etkilenmeden çıkacağımız yönünde görüşler ileri sürüyorlar.
-İnandırıcı yanları olmayan, hamaset nutukları.
-Bilinen en somut ekonomik gerçeğimiz, cari açık işlemlerinin hayli yüksek oluşu.
-İhracatımız az.
-İthalatımız fazla.
-Döviz girdileri günden güne düşüş eğilimi içerisinde.
-Eskiden dövizin yükselmesi, turizm ve ihracat gelirlerinin artmasına neden olurdu.
-Oysa son dönem, dolardaki artış, turizm gelirlerine önemli bir katkı da sağlamadı.
-Para çekebilmenin koşulu ise faizleri yüksek tutmaktan geçiyor.
-O da YTL cinsi faizler için geçerli.
-Faizlerin artmasının da ciddi sıkıntıları var.
-Yatırımlar duracak.
-Durgunluk daha da hissedilir noktalara tırmanacak.
-Daha önce yaşanan ekonomik krizler de izlenen politika, ihracat artışını sağlamaktı.
-Oysa ticari ilişkilerimizin var olduğu dünya ülkelerinde de ciddi bir ekonomik kriz yaşanıyor.
-Ekonomik krizin varlığı ise talebin kısılmasına neden oluyor.
-Dolayısı ile ihracata da yönelmek ne bizi kurtaracak.
-Ne de krizden sıyrılmamıza neden olacak.

-Ne var ki ekonomik krizin bazı noktalarını da görmezden gelemeyiz.
-Bu bazı noktaların, Türkiye gibi ülkelere yararı da olabiliyor kimi zaman.
-Örneğin petrol fiyatlarında düşüşler söz konusu.
-Buna karşın, aynı şey enerji içinde geçerli.
-Üretim alanında ise hammadde girdilerinde fiyat düşüşleri yaşanıyor.
-Ve Türkiye, gerek petrol olsun, gerek enerji olsun ve gerekse de hammadde olsun hepsinin ithalatçısı konumunda.
-Bu alanlardaki fiyatların düşüş eğiliminde olması, iç piyasanın hareketlenmesine neden olabilir.

-Ekonomik krizden Türkiye gibi ülkelerin şöyle bir avantajı da olabilir.
-Özellikle dış borçların yapılandırılması hususu.
-Ve şu anda üçyüz milyar doların üzerinde olan dış borçların, tekrar yapılandırılmak sureti ile uzunca bir sürece yayılması da bu krizin bir nebze olsun daha hafif atlatılmasına neden olabilir.

-Dikkat çeken bir başka nokta ise yabancı sermayenin kaçma eğilimi taşımıyor oluşu.
-Yabancı sermaye üzerinde böyle bir güvensizlik hissi yoktur.
-Kaldı ki son beş yıllık süreçte, ülkeye önemli ölçüde yabancı sermaye girişi yaşandı.
-Ve bu yabancı sermaye, hem finans alanında olsun, hem de üretim alanında olsun son derece iç içe geçmiş durumda.
-Tetikte olduğunu söylemek mümkün mü?
-Böyle bir emarede göremiyoruz.

-Ama bir gerçek var.
-Ve önemli bir gerçek.
-Oda Kapitalizmin bütün kurumları ile tekrar sorgulandığı.
-Ve dünya üzerinde, sistemin tekrar ve tekrar sorgulanarak yeniden yapılandırılması eğilimi göze çarpıyor.
-Bu kriz döneminde sınıflar tekrar revaçta hale geliyor.
-Ve sınıf mücadeleleri de küresel ölçekte kendisini gösterecek.
-Sermaye gücünü elinde bulunduranlarla, emekçilerin savaşımı tekrar sahne alacak.
-Salt bu yönü ile ele almak doğru değil yaşanan krizi ve sonuçlarını değerlendirmek.
-Bölgesel bloklaşmalar.
-Güçlü ve zayıf ülkelerin satrancı.
-Emperyalizmle hesaplaşma gibi birçok husus kriz sürecinde hissedilir boyutta yaşanacak.

-Çok da kesin konuşmanın bir esprisi yok.
-Ne var ki farklı bir dönem olacağı kesin.
-Emperyalizm yoktur diyenler bu döneme nasıl bir bakış açısı getirecekler.
-Göreceğiz.

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..