Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ekim '07

 
Kategori
Sağlık
 

Dünya gıda günü;"Gıda haktır"

Dünya gıda günü;"Gıda haktır"
 

Kemal Sunal’ın bir filmiydi sanırım... Oynadığı karakter aç kalıyor, kızarmış tavukların olduğu lokanta vitrininin camına, tavukları hayal ederek, sürdüğü ekmeği yiyor. Camın tozunu aldığı ekmeği... Bir komedi filmiydi... Hatırlayanlar için filmin geri kalanını silip zihinlerinde, sadece bu sahneyi düşünmelerini öneriyorum.. Şimdi böyle düşününce ne hüzünlü değil mi?

Ortaokulda iken bir öykücük yazmıştım... Yılbaşı gecesinde bir gariban, açlığına dayanamayıp lüks bir restoranın vitrininde sergilenmekte olan nar gibi kızarmış yılbaşı hindisini(bahsettiğim filmden esinlenmişim sanırım) camı çerçeveyi indirip, alıp kaçıyor... O kadar çaresiz ki arkasından koşturan garsonları falan görünce hindiyle birlikte denize atıyor kendisini... Garsonlar ve şişman ahçı adamın denizde kayboluşunu izlerken restorandaki yılbaşı misafirleri için endişelenip, gerisin geri koşturuyorlar... Bu arada meydandaki saat kulesi 12 yi vuruyor(sanırım bu da İzmir’deki saat kulesinin olduğu konak meydanı, çocuk halimle muhayyilemde ancak oraları var demek ki) ve insanlar delicesine eğlenmeye devam ediyorlar...
O çocuk aklımla şu tespiti yapmışım sanırım; “dünyada bazıları açlıktan ölürken, bazıları yiyip içip, eğlenmeye devam ediyorlar”

Bu öykücüğün üzerinden 25 yıla yakın bir zaman geçti. Bu sevimsiz hesabı yapacağım ne yazık ki şimdi; her yıl 6 milyon çocuk ölüyor dünyada açlıktan... Üzerine istatistik vermek ölümü daha az önemli kılıyorsa eğer okuyanlar için, bir hayatın, hele de bu yakınımızdakilerden biriyse, ne denli önemli olduğunu anımsatmak isterim... Her yıl 6 milyon çocuk... Daha da sevimsiz hale getireyim ister misiniz bu hesabı; siz bu yazıyı okuyup bitirinceye kadar gezegenimizde 408 çocuk daha açlıktan ölecek...

Simdi işin trajik yönünü göz ardı etmeden yine de, açlığın dünyadaki gıda kaynaklarının sınırlılığından kaynaklanıp kaynaklanmadığına bakalım; “Bugün dünyadaki tam kapasiteli gıda üretiminin, 10, 5 milyar insanın sağlıklı beslenmesine yetebileceği hesaplanmaktadır.”* Bir tuhaflık olmalı değil mi? Evet, 2007 yılı itibarı ile dünya üzerinde 6, 6 milyar insan yaşıyor... Peki 11 milyar insanı doyurabilecek dünya kaynakları mevcutken, nasıl oluyor da 1 milyara yakın insan açlık çekiyor?

Engels bu çelişkiyi, "kapitalizmde açlığın sebebi; geçim araçlarının nüfusa oranla azlığı değil, fazlalığıdır" özeti ile şöyle gibi açıklıyor;
“Sermaye her gün artıyor; nüfusla birlikte emeğin gücü de büyüyor; ve bilim her geçen gün, doğa güçlerini insanın hizmetine daha çok sokuyor. Bu üretken kapasite, bilinçli olarak ve herkesin çıkarı doğrultusunda uygulansaydı, insanlığın payına düşen emek, kısa zamanda asgariye indirilmiş olurdu. Rekabete bırakılacak olursa o da aynı şeyi yapar ama çelişkiler çerçevesi içinde. Toprağın bir bölümü en iyi biçimde işletilirken, bir bölümü bomboş durmaktadır. Sermayenin bir bölümü şaşırtıcı bir hızla dolanırken, bir bölümü de sandıklarda ölü yatıyor. İşçilerin bir bölümü günde 16 saat çalışırken diğer bölümü işsiz ve açlıktan ölüyor.”*

Engels'in 120 yıl önce kapitalizmin özüne atfettiği bu çelişkiye daha fazla şaşırmadan daha da ilginç bulabileceğiniz saptamalarla devam edelim; Dünya Bankası’nın açlık ve yoksullukla mücadele adına ileri sürdüğü öneri ne biliyor musunuz? "Gelişmekte olan ülkelerde “zengin kesimden alınan vergiler azaltılacak” böylece yatırım ve istihdam artacak, uzun dönemde yoksulluk ve açlık ortadan kalkacak! Yani yoksulluğu ortadan kaldırmanın yolu zengini daha zengin hale getirmektir dünya bankasına göre"*

Şimdi bazılarınız kapitalist sistemin sürdürücüsü, iktisadi alanda yaşanan küreselleşme sürecinin en önemli yönlendiricilerinden IMF ve Dünya Bankası’nın zengini daha zengin yapma gibi bir hedefini, elbette şaşırtıcı bulmayacaklardır. Ancak çok af edersiniz bu utanmazlar, Yoksullukla Savaşın Sahte (İkiz) Melekleri** yoksulluk ve açlığın telafisi için ülkelere bunu öneriyorlar ve bizim de içinde olduğumuz kapitalist sistem uzantıları iktisadi politikalarını bu öneriler üzerine yapılandırıyorlar.

Bir başka tespitle devam edecek olursak, açlığın sebebinin aslında bizzat kapitalist sistemin kendisi olduğunu görmek mümkün olacaktır; Bazı iktisat teorisyenlerine göre; “yoksullara yardım edilmemeli, güçsüz olanın elenmesi doğa kanunudur. Üstelik yardım etmek hiçbir işe yaramaz. Yardım edilirse bu yoksullar sürekli ürerler sayıları sürekli artar, hep daha fazla yardım isterler, onları az çocuk yapmaya özendirirsek sorun hallolacaktır”*

Bu çelişkiler ve akıl dışılıklar yumağının içinde bu gün(16 Ekim) dünya, “gıda günü” nü kutlamaktadır.. “Kutlamaktadır” diyorum çünkü, Dünya Gıda Örgütü(FAO)’nün resmi web sitesinde bu gün, “The Food and Agriculture Organization of the United Nations celebrates World Food Day each year on 16 October” şeklinde duyurulmaktadır. Hadi kelimelere takılıp, “sağlıklı ve yeterli gıdaya erişemeyen bunca insan söz konusu iken kutlanacak bir şey mi var ki” demeden, bu günün vurgusunu buraya alalım; Dünya Gıda Günü’nün bu yılki ana teması “Gıda Hakkı”dır...

Evet, “Güvenilir, besleyici ve sürekli olarak yeterli gıda tüketimi ve açlık çekmemek her bireyin temel bir hakkıdır”*** Bu insan hakkının, 2007 için ana tema olarak seçilmesinin açlık ve sefaletin ortadan kaldırılmasında uluslar arası toplumun bir duyarlılık kazanmasına vesile olmasını umalım...

Tabii ummakla da yetinmeyelim; hükümetlerin iktisadi politikalarını bu yönde değiştirmelerini sağlayacak baskı unsurları olacak, sivil toplum birliktelikleri içinde bulunalım...

Ve kapitalist sistemin leş yiyicilerinin inadına, açlara, yoksullara, sokakta yaşamak zorunda olanlara YARDIM EDELİM...

Sevgilerimle...

***

*Kapitalizm ve Açlık, ERDEM Kemal, Eylül 2002

**Alkan Soyak'ın konuyla ilgili makalesinin adı

***Toplum Sağlığı Araştırma ve Geliştirme Merkezi 16 Ekim basın açıklaması

 
Toplam blog
: 48
: 1573
Kayıt tarihi
: 17.11.06
 
 

Konuştuğum gibi yazmamalıyım... Yazmak, konuşmaktan farklı ve her zaman onun önünde benim için.....