Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Aralık '13

 
Kategori
Özel Günler
 

Dünya İnsan Hakları Günü ve Haftası

Dünya İnsan Hakları Günü ve Haftası
 

10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü


“Özgürlükten doğan bunalımlar ne kadar büyük olursa olsun, hiç biz zaman fazla baskının sağladığı sahte güvenlikten daha tehlikeli değildir” - Mustafa Kemal Atatürk

“Hürriyetolmayan bir memlekette ölüm ve çöküntü vardır. Her ilerlemenin ve kurtuluşun anası hürriyettir” - Mustafa Kemal Atatürk

“Güvenlik için özgürlüklerinden vazgeçenler, her ikisine de layik değildir” - Benjamin Franklin

"Söylediklerini onaylamıyorum, fakat ölümüne de olsa, konuşma hakkını savunacağım"  - Voltaire

Ne kadarımız biliyoruz bilmiyorum, ama bitirmekte olduğumuz bu hafta Salı günü, yani 10 Aralık 2013, DÜNYA İNSAN HAKLARI GÜNÜ’ydü. 365 günlük bir yıla aslında birçok bu ve bunun gibi anlamlı ve güzel günler var. Neden? Binlerce yıllık insanlık tarihinde çeşitli zorluklar ve mücadelerle kazanılmış, ama bir çırpıda dikkat edilmemesi veya devamlılığı için çaba sarf edilmemesi halinde kolayca kaybedilebilecek değerler, kazanımlar ve başarıların her yıl hatırlanması için. Yapmamız gereken en basit şey yılda tek bir gün, o günün anlamı üstüne tekrar kafa yormak, nasıl bu günlere gelindiğini hatırlamak, minnet duymak, gelecek nesiller için kendimize düşeni yapıp yapmadığımıza dair kendimize AYNA tutmak ve bundan sonra “biz ne yapabiliriz?”i düşünerek gündelik hayatımıza bunları yansıtmak. Yeter ki, o tek  bir gün bile bunu yapalım, yapabilelim. Günlük yaşamın koşturmacalarından ve yoğunluğundan 5 dakika bile sıyrılıp bunu yapabilelim. Düşünelim, yaşayalım ve şükredelim.

Biz insanlar hem ruhsal ve hem beşeri yönü olan muhteşem varlıklarız. Hem mana aleminin çocuklarıyız, hem de fiziksel dünyanın. İçimizdeki muhteşem İlahi potansiyelden ve güzelliklerden kaçımız haberdar? Ne denli haberdar? Bir insan olmanın getirdiği ve düşünen bir hayvan olduğumuz söyleminin ötesindeki güzelliklerinin farkında mıyız? Bunlar önemli mi? İnsanın kendi içinde yatan sonsuz potansiyeline ulaşması yolunda gösterilen binlerce yıllık çabadan ve bu zorlu kazanımların ne kadarını biliyoruz? Bu kazanımların aslında kazanımlar değil de, insanın doğuştan doğal hakkı,” Tanrısal Miras”ı olduğunu biliyor muyuz?

Evet!!! İşte bu yüzden 10 Aralık günü ve bu hafta bu yüzden özel. Çünkü çok az insan 21nci yy’da bile bunların farkında değil. Farkında olmadan yaşıyor. Uyuyor. Uyanmak için de çaba sarfetmiyor. Hala yüz milyonlarca insanın açlık sınırında yaşayıp hayatta kalma mücadelesi verdiği, onbinlerce küçük çocuğun savaşa zorlandığı bir dünya var. Bir de, belirli bir refah seviyesinde yaşayan, insanın müthiş doğasını ve potansiyelini anlayan, din, bilim, felsefe ile içimizdeki İlahi ışığı farkeden ve onu hayata geçirmeye çalışan bir aydın kesim de var.

Bizler külli iradenin dünyadaki izdüşümüne sahip cüzi iradeyle hareket edebilen varlıklarız. Hür iradeye sahibiz. İnsan gibi yaşamak herkesin hakkı ve bunları bilmeli ve sahip çıkmalıyız. Şükür ki, tarih boyunca bu haklarımızı insanlara duyurmak ve bunları bilerek daha bilinçli ve hür yaşamaları için çeşitli çabalar oldu. Önce 1215 yılında Magna Carta, İngiltere Kralı’nın o günlerdeki baskısına karşı ortaya çıktı. Kralın bazı yetkilerinin sınırlandırıldığı ve Baronlar’a yeni haklar verildiği resmi bir belge olarak hayata geti. Magna Carta İnsan Hakları’nın ilk belgelendirilmesi çabası olarak sayılabilir.

Bir sonraki çaba ise 1776 yılında Amerika'da yayınlanan Bağımsızlık Bildirgesi'dir. Özgürlük, eşitlik, kardeşlik gibi kavramlar, bu belgede yerlerini alır. Endüstriyelleşme Dönemi gölgesinde yükselen Kapitalizm’in Rönesans Dönemi’nin getirdiği Hümanist anlayışa vurduğu darbelerle, önce 1nci Dünya Savaşı ve sonra 2nci Dünya Savaşı ile insan haklarının korunması ciddi darbeler aldı. Ve 2nci Dünya Savaşı’nda milyonlarca sivil insanın masum oldukları halde ölmeleri, işkence görmeleri ve sayısız şiddete maruz kalmaları ile insan haklarının korunmasının ne denli gerekli olduğu ihtiyacı güçlü bir şekilde belirdi. Tüm insana dair idealler bir anda yıkılıvermişti. Bu 10 Aralık 1948 yılında yayınlanan“İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi“doğmuştur. Türkiye, Birleşmiş Milletlerin kurucu üyelerinden birisi olarak İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'ni ilk onaylayan ülkeler arasında yer almış ve insan hakları konusundaki önemli sözleşmelerin büyük bölümüne taraf olmuştur.

Bu yüzden uzun da olsa 30 maddelik bu önemli bildirgeyi internette incelemenizi tavsiye ediyırum.  İnsanın en temel ihtiyacı anlaşılmaktır. Düşünen insan ise fikir üretir ve fikren hür, vicdanen hür, fiilen hür olmak ister. Bu yüzdendir ki, özgürlük kutsaldır.

Sevgiler,

Kenan Kolday

 

 
Toplam blog
: 245
: 1347
Kayıt tarihi
: 29.10.12
 
 

Çocukluğumdan beri kendimden büyük bir şeyleri arayıp durdum. Ve 1999 yılında yaşadığım şoklar il..