Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ağustos '10

 
Kategori
Güncel
 

Dünya kıtlık çekiyor

Dünya kıtlık çekiyor
 

Dünya’da Kıtlık ve Açlık

Ekmek, meyve, sebze yiyor musunuz?

O zaman şanslısınız.

7 milyar dolayında olan dünya nüfusunun yaklaşık 1 milyarı açlıkla ya da yetersiz ve dengesi beslenme ile ilgili sorunlar yaşayan insanlardan oluşuyor. Bir yandan sanayisi gelişmiş ülkelerde obezite başta olmak üzere fazla kalorili ve yüksek proteinli gıdalarla beslenme sorunları yaşanırken aç ve geri kalmış ülkelerde ise insanların açlık çekiyor ve bir çok ülkede 5 yaşın altındaki çocuklarda ölüm oranı çok yüksek. 2010 yılında ise dünyada birçok ülkede görülen farklı iklim yapıları; Pakistan’da sel felaketinden milyonlarca insanın zarar görmesi, Rusya’nın, Portekiz’in sıcaklardan kavrularak sıcaklarla ve mücadele etmesi, ormanların ve çoğunlukla tahıl ekilen yerlerin yanıp kül olması, bazı ülkelerde ise yine sel ve heyelan olaylarının olması dünyanın iklim dengesinin değiştiğinin göstergeleri arasındadır. İnsanların beslenmesi ise temel olarak en önemli iki bitki üzerine odaklanmıştır. Bunlardan ilki buğday ikincisi ise pirinçtir. Bu iki ürün dünyada birçok insanın temel ihtiyaçlarının minimum sevilerinin karşılanmasında etkili rol oynamaktadırlar.

Bilinenin ya da tahmin edilenin aksine insanların beslenmesinde birçok sebze ve meyve gerekli ve zorunlu iken meyve ve sebze üretimi dünyada tahıl ve bazı endüstri bitkileri ile karşılaştırılınca son derece az ve yetersizdir. / mevsim meyve imkanı bulma şansına sahip bir ülkede yaşadığımız için ne kadar şanslı olduğumuzu söylemeye gerek yok herhalde. Her mevsim mutlaka en fakir insanımız bile bir şekilde az da olsa ucuz ya da ikinci kalite de olsa meyve sebze bulma imkanına sahiptir. Bu tahmin tabii ki binlerce insanımızın bunları bulmadığı gerçeğini değiştirmez.

Dünyada en önemli 7 ürün nedir diye sorulacak olursa; birinci sırada buğday, ikinci pirinç, üçüncü mısır, dördüncü patates beşinci şeker pancarı ve şeker kamışı, altıncı yağ bitkileri (ayçiçeği, yer fıstığı, soya vb.) yedinci sırada da insan beslenmesinde kullanılmayan pamuk (tohumundan çıkarılan yağı insan beslenmesinde kullanılır) gelmektedir. Bu ürünlere baktığımızda 7 ürün kaleminden buğday haricinde diğer ürün kalemlerinde her yıl az ya da çok ithalat yapılarak ihtiyacımız karşılanmaktadır. Fakat bu ürünlerin önemli bir kısmında dünya lideri olan Rusya ve Türki Cumhuriyetlerde bu ürünlerin üretimin azalması tüm dünyayla birlikte bizi de olumsuz yönde etkileyecektir. Ülkemiz genel olarak son 15-20 gün hariç serin ve yağışlı bir yaz mevsimi geçirmiştir ve birçok bitkide fazla yağıştan ve nemli havadan zarar görerek buğdayda görülen pas hastalığı gibi hastalıklarla ortaya çıkmış üretimler azalmıştır. Bizim ülkemizde kıtlık şu an için görülmese de yanlış tarım politikalarının sonucu ithalat yaptığımız her üründe mutlaka gelecekte kıtlık göreceğiz ve bu gelecek çok uzak olmayacak önümüzdeki yıllar olacak. Konu ile ilgili bazı bilgilerin derlendiği haber ve ayrıntıları ekte yer almaktadır.

Dünya yeni bir kıtlığa doğru mu gidiyor

Bugün dünyayı besleyen iki temel ürün var. Biri buğday, diğeri pirinç. Mısır ve patates bir kenara bırakılırsa 7 milyar insanın yarısı buğdayla diğer yarısı ise pirinçle besleniyor. Dünya buğday üretimi yaklaşık 800 milyon ton.
Pirinç üretimi de hemen hemen aynı düzeyde. Buğday tarih öncesinden bu yana büyük uygarlıkların temel besini olmuş. Uzakdoğu, tarihsel evrimini, onlarca çeşidi olan pirince borçlu! Her ikisinin kültür ve siyaset üzerinde stratejik önemi olduğu muhakkak.

Buğdayın da beşiği

Anadolu'da da buğday, çeşitli kültürlerin doğmasına yol açmış. En eski yerleşim yerlerinden biri sayılan ‘Çatalhöyük'te yaklaşık 7500 yıl önce buğday ekimi yapılmış. Bir bakıma buğday tarımının bilinen ilk merkezi Anadolu…
Türkiye son 30 yıldır dünyanın büyük buğday üreticilerinden biri konumunda. Son on yıldır 18 ila 22 milyon ton aralığında buğday üretiyor ve dünyanın 9. büyük üreticisi.

Türkiye'de insanlar günlük enerji gereksiniminin yarıya yakınını buğday mamullerinden karşılıyor. En başta ise ekmek var. Kişi başına günlük ekmek tüketimi yaklaşık 500 gram. Sadece ekmek pazarının büyüklüğü 5.5 milyar dolar civarında. Tüm unlu mamuller dikkate alındığında pazar hacmi daha da yükseliyor. Yalnız enerji değil protein ihtiyacının da büyük bölümü ekmek ve unlu mamullerden karşılanıyor. Kısacası Türkiye, kişi başına buğday tüketen ülkeler sıralamasında en üstte.

Asıl sorumlu iklim değişikliği mi

Gerek kutsal metinlerde gerekse tarihsel belgelerde ‘kıtlık' olarak adlandırılan dramatik gelişmelerin buğday üzerinde yoğunlaştığı görülüyor. Şimdi yine yeni bir kıtlığın yolda olduğu haberleri var. Buğdaya dayalı kıtlıklar belli periyotlarda görülmüş. Kronolojik olarak bunların sayısı 15 civarında.

Genetik yapısı ve morfolojik özellikleriyle buğday en dayanıklı bitkilerden biri. Özellikle 1930'lardan sonra üzerinde ciddi çalışmalar yapılmış, yeni türler elde edilmiş. Buna rağmen son salgınlardan biri 1954-55 yıllarında Amerika'ya kadar uzanmış.

O yıllarda en fazla buğday üreten ülke ABD. Birden ortaya çıkan hastalık sıcakların aşırı artması ve nem oranının yükselmesiyle buğday üretiminde büyük tahribata yol açmış. Başkan Eisenhower'ın doğrudan müdahalesine rağmen buğday rekoltesinde yüzde 80'lere varan kayıplar yaşanmış.

Bu dramatik düşüş savaş sonrası küresel açlık tehlikesini yeniden akla getirmiş. Kimi magazin yazarları hastalığı ‘Bikini Adası'nda yapılan atom bombası denemelerinin sonuçlarına bağlamış.

Şimdi küresel iklim değişikliği nedeniyle aynı hastalık tekrar gündemde! Tehlike, buğdayın anavatanı Türkiye'yi vurabilir mi?

Türkiye nasıl etkilenir

Türkiye en büyük buğday kıtlığını 1875'te yaşamış. Konya Ovası'nı silip süpüren felaket ‘1303 kıtlığı' olarak tarihe geçmiş. Bu kıtlığın kuraklık ve bugünkü pas yüzünden ortaya çıktığı biliniyor.

Suçlu, bir mikro mantar türü! Buna genelde ‘sap mantarı' veya ‘kara pas' hastalığı deniyor. Tahıl ürünlerinin tümünde görülmekle birlikte asıl tahribatı buğdayda yapıyor. Buğday gövdesine yerleşen kırmızı renkli mantar kolonileri sonra koyu pas görünümüne dönüşüyor. Türk çiftçilerinin ‘kınacık' adını verdiği hastalığın yeni çeşidinin ise nasıl bir tahribat yapacağını şimdiden kestirmek güç…

Bugün dünyayı besleyen iki temel ürün var. Biri buğday, diğeri pirinç. Mısır ve patates bir kenara bırakılırsa 7 milyar insanın yarısı buğdayla diğer yarısı ise pirinçle besleniyor. Dünya buğday üretimi yaklaşık 800 milyon ton. Pirinç üretimi de hemen hemen aynı düzeyde. Buğday tarih öncesinden bu yana büyük uygarlıkların temel besini olmuş. Uzakdoğu, tarihsel evrimini, onlarca çeşidi olan pirince borçlu! Her ikisinin kültür ve siyaset üzerinde stratejik önemi olduğu muhakkak. Anadolu'da da buğday, çeşitli kültürlerin doğmasına yol açmış. En eski yerleşim yerlerinden biri sayılan ‘Çatalhöyük'te yaklaşık 7500 yıl önce buğday ekimi yapılmış. Bir bakıma buğday tarımının bilinen ilk merkezi Anadolu…

Türkiye son 30 yıldır dünyanın büyük buğday üreticilerinden biri konumunda. Son on yıldır 18 ila 22 milyon ton aralığında buğday üretiyor ve dünyanın 9. büyük üreticisi. Türkiye'de insanlar günlük enerji gereksiniminin yarıya yakınını buğday mamullerinden karşılıyor. En başta ise ekmek var. Kişi başına günlük ekmek tüketimi yaklaşık 500 gram. Sadece ekmek pazarının büyüklüğü 5.5 milyar dolar civarında. Tüm unlu mamuller dikkate alındığında pazar hacmi daha da yükseliyor. Yalnız enerji değil protein ihtiyacının da büyük bölümü ekmek ve unlu mamullerden karşılanıyor.

Kısacası Türkiye, kişi başına buğday tüketen ülkeler sıralamasında en üstte. Gerek kutsal metinlerde gerekse tarihsel belgelerde ‘kıtlık' olarak adlandırılan dramatik gelişmelerin buğday üzerinde yoğunlaştığı görülüyor. Şimdi yine yeni bir kıtlığın yolda olduğu haberleri var. Buğdaya dayalı kıtlıklar belli periyotlarda görülmüş. Kronolojik olarak bunların sayısı 15 civarında. Genetik yapısı ve morfolojik özellikleriyle buğday en dayanıklı bitkilerden biri. Özellikle 1930'lardan sonra üzerinde ciddi çalışmalar yapılmış, yeni türler elde edilmiş. Buna rağmen son salgınlardan biri 1954-55 yıllarında Amerika'ya kadar uzanmış. O yıllarda en fazla buğday üreten ülke ABD. Birden ortaya çıkan hastalık sıcakların aşırı artması ve nem oranının yükselmesiyle buğday üretiminde büyük tahribata yol açmış.

Başkan Eisenhower'ın doğrudan müdahalesine rağmen buğday rekoltesinde yüzde 80'lere varan kayıplar yaşanmış. Bu dramatik düşüş savaş sonrası küresel açlık tehlikesini yeniden akla getirmiş. Kimi magazin yazarları hastalığı ‘Bikini Adası'nda yapılan atom bombası denemelerinin sonuçlarına bağlamış.

Şimdi küresel iklim değişikliği nedeniyle aynı hastalık tekrar gündemde! Tehlike, buğdayın anavatanı Türkiye'yi vurabilir mi? Türkiye en büyük buğday kıtlığını 1875'te yaşamış. Konya Ovası'nı silip süpüren felaket ‘1303 kıtlığı' olarak tarihe geçmiş. Bu kıtlığın kuraklık ve bugünkü pas yüzünden ortaya çıktığı biliniyor. Suçlu, bir mikro mantar türü! Buna genelde ‘sap mantarı' veya ‘kara pas' hastalığı deniyor. Tahıl ürünlerinin tümünde görülmekle birlikte asıl tahribatı buğdayda yapıyor. Buğday gövdesine yerleşen kırmızı renkli mantar kolonileri sonra koyu pas görünümüne dönüşüyor. Türk çiftçilerinin ‘kınacık' adını verdiği hastalığın yeni çeşidinin ise nasıl bir tahribat yapacağını şimdiden kestirmek güç…

Buğday, asalak mantarlara konakçılık eden bir bitki. Örneğin bir başka tür sap mantarı yine büyük salgınlara sebep olmuş ama sonra bu mantar izole edilerek tıp tarihinin en önemli ilaçlarından birinin bulunmasına yol açmış. Fakat siyah pas görünümündeki mevcut mantar çok daha tehlikeli! Tarih boyunca mutasyona uğrayarak en dramatik kıtlıklara neden olmuş. En dirençli türü ise 1999'da Uganda'da ortaya çıkan ‘Ug99' adı verilen bugünkü tür.
Gelişmelere Batı medyası da geniş yer veriyor. Geçen haftanın haberlerine bakılırsa hızla yayılan mantar Afrika'da büyük tahribat yaptıktan sonra Kızıldeniz'i aşarak Arap Yarımadası'na atlamış. Yemen'de yıkıcı etki yapan felaket şimdi başta İran olmak üzere tüm Ortadoğu'yu tehdit ediyor. Korkulan ise hastalığın Batı'ya doğru kayması! Bu coğrafyada Türkiye ve Avrupa ülkeleri var. Öte yandan Pakistan, Hindistan ve Çin topun ağzında.

Bilimsel adıyla ‘Puccinia graminis' adını taşıyan zararlının tekrar salgın boyutunda ortaya çıkmasının nedeni şu: Daha fazla verim elde etmek adına sürekli genetiğiyle oynanan buğdayın bağışıklık sistemi yok edilmiş. Kullanılan sentetik tarım ilaçları ise mantarın direnç kazanmasına yol açmış. Bu gelişmelere karşın özellikle Kanada'da bu hastalığın hiç görülmeyişi felaketin küresel iklim kaynaklı olduğunu gösteriyor.

Mantar sporlarını taşıyan ise hâkim rüzgârlar. Küresel iklim değişikliği rüzgâr akımlarının yönünü değiştirmiş. Yeni haritanın merkezinde maalesef Türkiye de var. Salgının önlenmesi için gen dayanıklılığına sahip yeni çeşitleri yetiştirmek ise pek de çare sayılmıyor. Uzmanlara göre yapılması gereken, pasa dayanıklı yabani orijinli çeşitlerle yeni bir melezlemeye gitmek! Bu çeşitler ise özellikle Anadolu'da bulunuyor.


Referans

 
Toplam blog
: 537
: 1884
Kayıt tarihi
: 10.06.10
 
 

Gündemi ve olayları yakından takip etmeye çalışıyorum. Sinema, kitaplar, spor, doğa, siyaset, miz..