Dünya krizini kim yaptı?

Bugüne kadar birçok siyasi gelişmenin analizinde çok nadiren yanıldığımı söyleyebilirim; çünkü sebep-sonuç ilişkilerine baktığımda dünyayı yöneten gücün ne olduğunu iyi bildiğimden tahminlerim hep doğru çıkmıştır.

Gelişmelerde, parçaları yerlerine koyduğumuz zaman gerçek tablo ortaya çıkıyor zaten. Toplum farklı yöne bakıyor olmasına rağmen beni yanıltamamıştır.

Bugün dünyayı sarsan ekonomik krizin de sebebinin kim olduğunu, daha doğrusu bunu kasti olarak yapanın kim olduğunu rahatlıkla tahmin edebiliyorum.

Geçenlerde bir öğretmen arkadaşımla sohbet esnasında bu olayın müsebbibinin kim olduğunu, birtakım veriler doğrultusunda dilimin döndüğünce anlatıyordum. Ertesi günü Prof. Osman ÖZSOY’un (http://www.haber7.com/haber/20081013/Kuresel-krizde-gozden-kacan-nokta.php) bir yazısını okudum. Tahminlerimi adeta birebir belgeler nitelikte idi.

Dünyayı yöneten bu güç, artık Orta Doğu’da yenilgiye uğramaya başlamıştı. Tarihinde ilk defa kendi halkına Ramazan ayı ortalarında şöyle bir açıklamada bulunuyordu: (http://www.samanyoluhaber.com/haber-116935.html) “Artık Orta Doğu’da büyük devlet olabilme hayali bitmiştir.” Bu kırılma noktası, tarihi bir dönüm noktası idi.

Orta Doğu’yu kaybetmek bütün dünyadaki gücünü kaybetmek anlamına gelirdi; ama asla amaçlarından vazgeçmiyorlardı. Bütün hıncını önce ABD’den almaya çalışıyor ve bu arada da dünya piyasasında dolaşan $ olduğu için etkisi daha çok oluyordu. Tabii, bir de bütün dünya borsalarında en çok yatırım yapanlar onlar olduğu için etkinlikleri daha fazla oluyor ve bu çalkantıdan karlı çıkanlar yine de onlar oluyordu. Bir taşla birkaç kuş vuruyorlardı.

Şimdi ise sıradaki planlarını uygulamaya koydular. Dünyadaki, gerek istihbarat ve gerekse ekonomik gücü elinde tutan bu kimseler şimdi de ortalığı karıştırdı. Dünyaya bir gözdağı veriyorlardı. Ayrıca da borsaları maniple edip yine onlar kazanıyorlardı.

Bunu en üst düzeydeki her kesim bilir de vatandaş bilemez; ama benim gibi, 30 yıldan bu yana gelişmeleri iyi takip eden bir vatandaş, mantığını iyi kullanır ve olaylara objektif bir açıdan iyi bakarsa o da bunları görebilir. Zaten gören de akıldır.

Her zaman şunu söylerim: Gözünüzün gördüğüne ve kulağınızın işittiğine inanmayın, aklınıza inanın; çünkü size gösterilenler ve söylenenler ile yapılanlar birbirini tutmuyor. Sonuçta ortaya çıkan olaya baktığımızda, söylendiği gibi olmadığı açıkça ortaya çıkıyor.

İsmini açıkladığımda bana “komplo teorisi üretiyorsun, biz bunları çok duyduk” diyebilirsiniz; ama siz ne kadar dünya dönmüyor deseniz de dünya dönüyor iyi biliniz..

Eğer isteyen ve merak eden okurlarım olursa bu tezimin ayrıntılarını tek tek ortaya koyabilirim. Zaten yukarıdaki belgelerden de bunun kim olduğunu Prof. Sn. Özsoy da anlatıyor.

Saygılarımla…