Dünya markaları AVM’lerle birlikte sepetinizde

Her gün gerek yazılı gerekse internette yeni AVM açılışları ile ilgili haberler çıkıyor. Milyonlarca dolarlık yatırımlardan bahsediliyor. Bu durumda ya Türkiye bir dar boğazda değil medya bizi kandırıyor ya da bu kadar yatırımcı piyasanın kokusunu yanlış yorumluyor, buda pek mümkün değilmiş gibi geliyor bana. Evet istihdam yaratmak açısından düşünürseniz gayet olumlu eğer bunca yapılan lüks AVM’leri dolduracaklarına inanıyorlarsa ne ala ama aksi olursa yani piyasa doğruyu söylüyorsa hepsi birer birer silinir yazık olur.

Neyse biz kötüyü düşünmeyerek devam edelim. AVM’ler aslında içinde bir çok marka ve firmayı barındıran büyük işletmeler grubuna giriyor. Bir çok yerli ve yabancı markayı bir arada bulabiliyorsunuz. Bu sayede dünyanın hiçbir yerindeki giyim sektöründe modayı ve gıda sektöründe tadı kaçırmamış oluyorsunuz. Birbirinden şık mağazalar sizi ağırlamak için kapılarını sonuna kadar açmış sizleri bekliyorlar. AVM kültürü günümüzde yavaş yavaş oturmakta insanlar eğlenmekten tutun alışveriş yapmaya, sinemasından tutun kayak merkezine kadar her şeyi bir arada bulabiliyor. Bu müşteri açısından düşünüldüğünde büyük bir nimet, herkes kendisine uygun AVM’sini seçiyor ve orada vakit geçiriyor. Kendisine göre AVM’sini diyorum çünkü bu büyük işletmelerde kendi aralarında bulundukları semtin sosyoekonomik durumlarına göre sınıflandırılıyor. Nişantaşındaki AVM ile tabii ki şehir dışına yakın bir yerde kurulmuş outlet AVM’yi bir tutamazsınız ve aynı kaliteyi bekleyemezsiniz.

Bu işletmelerde yer alan marka ve firmalara gelince onlar içinde bir çok avantaj ve dezavantaj var. Avantajları mevcut giren kişi sayısından nasiplerini alıyorlar, hem güvenlik hem alt yapı gibi AVM’nin sağladığı bir çok imkandan yararlanıyorlar. Bence en önemlisi Otopark sorunları olmuyor. Evet şu anda biraz el yaksa da kiralar uzun vadede zarar etmiyorlar. Bununla birlikte AVM’lerde kiracı bulmak için rekabet içindeler ne kadar iyi hizmet verirlerse o kadar kaliteli markayı bünyelerine katıyorlar ve referans listesi oluşturuyorlar. Dezavantajlarına gelince de eğer AVM yönetimi gerekli ilgi ve alakayı sürekli göstermezse, reklam pazarlama çalışmalarını zayıflatıp müşteri sayısını düşürürse zarar yazmaya başlıyorsunuz. Birde rakipleriniz ile yan yanasınız yani rekabet kazanının içindesiniz bu yüzden fiyat, ürün ve personel politikanızı sağlam tutmalısınız yoksa hemen yanı başınızdaki herhangi bir markaya müşterinizi kaptırabilirsiniz.

Çalışan kişiler tarafından da konuya bakıldığında , ben biraz da bu AVM’leri kapalı çarşıya benzetiyorum evet o kadar otantik ve güzel olmasada esnaflık duygusunu yaşattırıyor. Akıllı bir satış temsilcisi bir çok beceri kazanabiliyor, ne kadar çok müşteri ile ilgilenirseniz o kadar bileylenirsiniz ve sonunda başarılı olursunuz. Evet çalışma saatleri artık eskisi gibi değil ama bu da global ekonominin zorluklarından bir tanesi. Son zamanlarda inceledeğim bir çok başarılı yöneticinin hayatında satış tecrübesi önemli bir basamak teşkil ediyor. Bu basamağı akıllıca kullanan herkes ileriye yönelik daha sağlam adım atacaklarına ve kariyer çizgisinde önemli yerlere geleceğine inanıyorum.

Bu açılışlar ne kadar daha devam eder bilmiyorum, herhalde bir gün doyum noktasına ulaşacaktır. Önemli olan kaliteyi, rahatlığı ve güveni müşteriye sunabilmek ise AVM’ler bu konuda gayet başarılı. Sonuçta açılan AVM’lerin rekabeti hem kiracıları için hemde müşteriler için olumlu sonuçlar doğurmakta. Temennim müşterilerine önem veren, onlara verdikleri hizmet ile değer katan bu AVM'lerin yeni açılacak olanlara örnek olması ve bu tatlı rekabetin ekonomik olarakta ülkemize katkıda bulunmasıdır.

Hepinize iyi alışverişler dilerim.