Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Temmuz '21

 
Kategori
Sosyoloji
 

Dünya Sistemleri Teorisi

Immanuel Wallerstein diye bilim adamı çıkmış, bir teori geliştirmiş, adı 'Dünya Sistemleri Teorisi. ’ Bilim adamları yıllardan beri bu teoriyi konuşuyor. Bu bilim adamının geliştirdiği  “Dünya Sistemleri Teorisi" sosyoloji, tarih, uluslararası ilişkiler ve siyasi ekonomi alanlarında 20. yüzyılda yapılmış en önemli teorilerden birisi kabül ediliyor. Önemi bir teori, öyle ki Immanuel Wallerstein, 1970'lerden 2019'a yani vefatına kadar, sosyal bilimciler üzerinde  en çok etkisi olmuş, bilim adamlarından biri olmuş. Bu  herkese nasip  olabilecek bir durum  değil.

Wallerstein Carl Marx'ın düşünceleri iki faktörden çok etkilenmiş. Marx, ekonomik sınıflar arasındaki sınıf savaşı olduğu, işçiler ile işverenler arasında bir gerilim, çatışma olduğundan bahseder. Ama Marx bu çatışmaları genelde gelişmiş ülkelerde, Avrupa, ABD de olduğunu  varsaymış, 3 dünya ülkeleri ile Afrika daki durum ile pek ilgilenmemiş. Wallerstein ise, ilgilenmiş.

Wallerstein'ın “dünya sistemi teorisi, daha önceki emperyalist sistemlerden oldukça farklıdır aslında. Wallerstein'ın teorisinde, merkezde gelişmiş bir güç vardır. Buna gelişmiş ülkelerden oluştuğunu söyleyebiliriz. Merkezin etrafında yarı-çevre ve çevre diye iki bölge vardır. Burada yarı çevre, az gelişmiş, çevre de gelişmemiş ülkeleri anlayabiliriz. Dünyadaki her ülke bu üç sistemden birinde yer alır. Gelişmiş ülkeler isminden de anlaşılabilineceği gibi, merkezde yer alır. Merkezdeki ülkeler teknolojik gelişmelerini tamamlamışlardır. İleri teknoloji ürünleri üreterek, diğer ülkelere satarlar. Mesela çevredeki bir ülke pamuk üretir. Onlarca tır ya da gemi dolusu ürettiği ürünü mesela pamuğu, merkezdeki bir ülkeye satar. Merkezdeki ülkede, o çevredeki ülkeye bu kadar ürüne karşılık lüks birkaç (mesela Mercedes) otomobil) satar. Genelde bu şekilde, çevredeki ülke ürettiği tarımsal mamülü satar, merkezdeki ülkede teknoloji geliştirdiği pahalı ürünü satar. Özetle bu sistemde bir eşitsizlik olduğu görülüyor. Merkezde bulunan ekonomiler kendi ürünlerini en pahalı biçimde satabililiyorlar ama çevre ülkelerden gelen hammaddeleri en az fiyata alabiliyorlar. Sistem bu şekilde işliyor. Sonuçda ne oluyor? Eşitsizlik sayesinde, merkezdeki ülkeler pahalıya ürün satarak daha da gelişirken, çevredekiler ucuz fiyata hammadde sattığı için daha az para kazanıyor, dolayısıyla geri kalıyorlardır. Bu bazıları sömürü düzeni de diyebilir.

Bu teori ile, dünyanın güney yarım küresinde yer alan ülkelerin niye kuzey yarım küredekiler kadar gelişmediğinin nedenini de anlayabiliriz. Kuzeyde ülkeler, güneydeki az gelişmiş ülkelerin gelişmelerini engellemiş olurlar. Peki bu dünya sisteminde Türkiye’nin yeri neresi?  Türkiye yarı çevrede yoksa çevrede mi yer alıyor? Az gelişmiş, bağımlı bir ekonomisi olduğuna göre, karar verebilirsiniz.

 
Toplam blog
: 718
: 2690
Kayıt tarihi
: 13.07.06
 
 

Tıp alanında doktor olarak çalışmaktayım, beyin cerrahi uzmanıyım..