Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Şubat '07

 
Kategori
Türkiye Ekonomisi
 

Dünya tarımı 2030

Başlıca Sonuçlar

“Birleşmiş Milletler Dünya Tarım Örgütü (FAO), asıl metni gelecek günlerde yayınlanacak olan , ‘Agriculture mondiale : horizon 2015/2030’ adlı teknik incelemesinin sonuçlarını web sitesinde yayınladı. Rapor, Dünyada beslenme, gıda ve tarımın uzun erimli gelişmesinin FAO tarafından son değerlendirilmesini sunmaktadır. FAO daha önceleri, 1995, 1988, 1981 ve 1970’de de dünya tarımı üzerine benzer incelemeler yayınlamıştı. Projeksiyonlar, 140 civarında ülkeyi ve 32 tarım ve hayvancılık ürününü ilgilendirmektedir.

2000 yılını baz alan FAO’nun yeni teknik raporunun başlıca sonuçları aşağıda özetlenmiştir.”

-Bugün 6 milyar civarında olan dünya nüfusu, 2030’da 8, 3 milyarı aşacaktır. Son otuz yıldır ortalama yılda yüzde 1, 7 civarında seyreden dünya nüfus artış hızı, 2030 yılına kadar yüzde 1, 1 hızla artacaktır. Buna koşut olarak , dünya nüfusunun çok büyük bir kısmı iyi beslenecektir. Sonuç olarak , dünya düzeyinde tarım ürünlerine olan talep artış hızı, geçmiş 30 yılda ortalama yıllık yüzde 2, 2 bir artış gösterirken, 2030’a kadar bu artış hızı yavaşlayacak ve yüzde 1, 5 civarında seyredecektir. Gelişmekte olan ülkelerde , geçmiş 30 yılda yüzde 3, 7 olan tarımsal ürün talep artış hızı , 2030’a kadar yıllık yüzde 2 civarında olacak ve yavaşlama oldukça hissedilecektir.

Bununla birlikte , dünya nüfusunun yarısını temsil eden ve zayıf ve orta düzeyde tüketim hızı oranlarına sahip gelişmekte olan ülkelerin, yıllık talep hızı yüzde 2, 9’dan yüzde 2, 5’e düşerek yavaşlayacak , buna karşılık kişi başına tüketim miktarı artacaktır.

- 2030 yılında dünya nüfusunun beslenmesi daha da iyileşecektir. Kişi başına kullanılabilir kalori, 60’lı yılların ortalarında 2360 Kcal/kişi/yıl ve günümüzde 2800 Kcal iken, 2030’da 3050 Kcal/kişi/yıl olacaktır. Bu değişim, her şeyden evvel çok sayıdaki gelişmekte olan ülkelerde tüketimin artması olarak yorumlanabilir; 2030’da tüm ülkelerin ortalaması da 3000 Kcal olacaktır.

- Gelişmekte olan ülkelerde aç insan sayısı azalacaktır. FAO’nun incelemesine göre , gelişmekte olan ülkelerde bugün 777 milyon olan aç insan sayısı , 2030 yılında 440 milyon kişiye düşecektir. 1990-92 düzeyine (815 milyon kişi) göre , yetersiz beslenen insan sayısını yarı yarıya azaltmaya amaçlayan 1996 Dünya Gıda Zirvesi’nin hedefine 2030’da ulaşılamayacaktır. Aşağı Sahara Afrikası ciddi kaygılar kaynağıdır; zira kronik beslenme yetersizliğinden hasta insan sayısının , ancak 194 milyondan 183 milyona düşürülebileceğini, FAO açıklamaktadır.

- Süt ve et ürünleri gibi, daha pahalı ve daha kaliteli ürünler lehine, tüm dünyada tüketim biçimleri tekdüzeleşiyor. Örneğin gelişmekte olan ülkelerde et tüketimi, yılda kişi başına ortalama , 1964-66’da sadece 10 kg, 1997-99’da 26 kg civarında iken, 2030’da 37 kg ‘a ulaşacaktır. Süt ve süt ürünleri tüketiminde hızlı bir artış görülmüştür: kişi başına, 1964-66’da yılda ortalama 28 kg iken bugün 45 kg olmuş, 2030’da 66 kg olacaktır. FAO, et ve süt ürünlerindeki tüketim artışlarının, geçmişe göre daha az parlak olacağını öngörmektedir.

- 2030’da bir milyar ton hububata gereksinim olacaktır. Hububat doğrudan insan besini olduğu kadar, et üretimi içinde kullanılan temel bir besin kaynağıdır.

- Gelişmekte olan ülkeler, daima hububat, et ve süt ithalatına daha da bağımlı olacaklardır; zira onların üretimi talebi karşılamayacaktır. 2030’da , sadece öz gereksinim olan hububatın yüzde 86’sı üretilecektir; günümüzde 103 milyon ton olan net buğday ithalatı, 2030’da 265 milyon tonu aşacaktır. Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği, Kanada, Avustralya ve Arjantin gibi geleneksel hububat ihracatçısı ülkeler ile ara sıra ortaya çıkan geçiş ülkeleri, bu açığı kapatmak için gerekli fazla ürünleri üretmek zorunda olacaklardır. “Şayet gıda reel fiyatları artmazsa ve endüstriyel hizmet ve ürünlerin ihracatı öncelikli olarak gelişirse, ülkelerin çoğu, kendi ihtiyaçlarını karşılamak için hububat ithalatını izin vereceklerdir. Bu arada çok fakir ülkeler, genel olarak daha az ithalat ödemeleri yapacaktır.”

- Hayvan beslenmesi içim kullanılan hububat, açlığa ve yetersiz beslenmeye katkıda bulunamaz. Genel olarak , her yıl yaklaşık 660 milyon ton hububat, -ki dünyada kullanılan toplam hububatın üçte birinden azı- hayvan beslenmesine ayrılır. Şayet bu hububat, hayvanlar için kullanılmazsa başka ürünler içinde kullanılamayacak durumdadır, tüketim içinde kullanılamayacağı raporda belirtilmektedir. Dahası, hayvansal üretimde kullanılacak hububat talebinin azalması, genel üretimde düşüşe yol açacaktır.

- Yiyecek üretiminin gelecekteki artışının büyük çoğunluğu , daha iyi bir prodüktivite ile sağlanacaktır. Gelişmekte olan ülkelerde üretim artışının yüzde 70’ine yakını randıman artışından, yaklaşık yüzde 20’si ekilebilir arazi artışından, yüzde 10’uda yılda birden fazla ürün ekimi ve nadas dönemlerinin kısaltılmasından sağlanacaktır.

- Yiyecek üretimi için tarımsal toprakların genişlemesi, geçmiştekine göre daha yavaş olacaktır. Gelecek 30 yıl zarfında , gelişmekte olan ülkelerin, yeni kültürler için 120 milyon hektar ek araziye ihtiyacı olacaktır. Genişleme , esas olarak Aşağısahra Afrika’sında ve Latin Amerika’da vuku bulacaktır. Ek toprakların büyük bir kısmı , muhtemelen ormanların bozulmasından gelecektir. Gelişmekte olan diğer bölgelerde , pratik olarak kullanılabilir tüm topraklar, daha önceden de işletilmişlerdir. Bazı ülkeler ve toplumlar, toprakların azalmasından kaynaklanan sorunlarla karşılaşacaklardır.

- 90’lı yıllar boyunca dünya , her sene üç Belçika büyüklüğünde, 9, 4 milyon hektarlık bir orman arazisini kaybetmiştir. Bununla birlikte, ormansızlaştırma oranı, 80’li yıllara göre daha yavaş olmuştur. Ve dünya düzeyinde ormansızlaştırma gelecekte yavaşta olsa sürecektir. Tarımsal arazilerin genişlemesi, ormanların büyük bir kısmından gelecektir.Dünya sanayi odunu tüketimi, bugünlere göre, yüzde 60 artacaktır.

- Sulama, dünya gıda maddeleri üretim için çok gereklidir.Gelişmekte olan ülkeler , bugün 202 milyon hektar olan sulu alanlarını 2030’da 242 milyon hektara çıkartacaklardır.

Dünya düzeyinde , gezegenimizin suyu yeterli miktardadır, fakat bazı bölgeler yine de büyük su kıtlıklarına maruz kalacaklardır. Gelişmekte olan ülkeler , 2030’da sulama olanaklarını yüzde 14 civarında bir artış yaratmış olacaklardır. Gelişmekte olan her beş ülkeden biri su kıtlığı çekecektir. İki ülke , Libya Arap Cumhuriyeti ve Soudi Arabistan , fosil yataklarındaki suları, sulama için etkili bir şekilde kullanabilmelidir.Hindistan’ın ve Çin’in geniş bölgelerinde yağış düzeyleri yıllık 1 ila 3 metre civarındadır. Bu bölgeler suyu en etkili bir şekilde kullanmak durumundadır. , Tarım , insanlığın kullandığı tüm tatlı suların yüzde 70’ini kullanmaktadır. Tarım sektöründe suyun ekonomik kullanılması, diğer sektörlerde kullanılabilecek su olasılığını artıracaktır.

- Modern biyoteknolojiler, gıda güvenliğinin iyileştirilmesine olanak sağlayacaktır. Şayet biyoteknolojilerin yarattığı çevre tehditleriyle ustalıkla savaşılırsa ve bu teknolojiler fakirlerin ve yetersiz beslenenlerin ihtiyaçlarına doğru yaklaştırılabilir ve yönlendirilebilirse, genetik olarak değiştirilmiş bitkiler , marjinal bölgelerde yarımın güçlendirilmesine yardım edebilecek ve yapısı bozulmuş toprakları üretime katabilecek ve onu yeniden canlandırabilecektir. Tüketicilerin kaygılarını yanıtlamak için FAO, deneme protokollerinin ve sağlık güvencesinin iyileştirilmesi için, genetik değiştirme organlarını işbirliğine çağırmıştır.

- Daha iyi bir çevre ile üretim artışını birleştiren umut verici başka teknolojilerde ortaya çıkmaktadır. Özellikle burada, toprak besin elementlerinin yönetimi ve çevre tahribine karşı entegre mücadele ile toprağı aşırı işlemeden doğayı koruyan bir tarım söz konusudur. Sınırlı bir alanda biyolojik tarım, gelecek 30 yıl zarfında geleneksel tarımın gerçekçi bir değişkeni olabilecektir.

- Sütçülük ve hayvansal ürünlerinin gelecekteki talebi tatmin edici olabilir, fakat FAO’nun not ettiğine göre bu , üretim artışının sonuçları ile çatışabilir. Üretim, daha yoğun ve endüstriyel yöntemler lehine , ekstansif otlatma sistemlerinden (başka yönlere) ayrılacaktır. “Bu, yaşamak için hayvancılığa bağımlı olan 675 milyon kırsal fakir için bir tehlike teşkil edebilecektir. Şayet, düzeltici önlemler alınmazsa, fakirlerin pazarlarda rekabet etmeleri gittikçe zorlaşacak , çok derin bir sefalet içine gömülerek gittikçe marjinalleşeceklerdir. Eğer politik durum uygun olursa, hayvansal ürünlerin gelecekteki talep artışı , ek istihdam ve gelir yaratarak bu fakir ailelerin kendilerini korumalarını imkan verecektir.” Endüstriyel et üretimi yoluyla ortaya çıkan sağlık ve çevre sorunları (atıkların dışarıda bırakılması, kirlenme, hayvansal hastalıkların yayılması, aşırı antibiyotik kullanımı, vb..) artış gösterebilecektir.

- İklimsel değişim, gelişmekte olan bazı ülkelerin gıda maddeleri ithalatına bağımlılığını artıracaktır. 2030’larda dünya yiyecek üretimi üzerinde iklimsel değişimlerin küresel etkisi, sınırlı bir biçimde de olsa, kendini gösterecektir. Kuraklığın, su taşkınlarının, tuzlaşmanın yaygınlaşması veya kasırgaların kurbanı bölgelerin küçük çiftçileri çok kötü vurulacaktır. Bazı ülkeler, özellikle Afrika ülkeleri, daha riskli bir gıda güvensizliğinde olacaklardır.

- Genel olarak aşırı sömürülmüş denizlerde yeterli olmayan balık stok miktarı , gelecekte de sınırlı kalacaktır. Dünya balık üretiminde avlanmış balıkların payı azalmaya devam edecek, buna karşılık kültür balıkçılığının balık üretimine katkısı artarak sürecektir. Dünya balık filosunun kapasitesi, FAO’nun açıkladığına göre, azami bir randıman düzeyini sürdürecektir. “Geçmiş politikalar, fazla kapasite kurulmasını cesaretlendirmiş ve balık avcılğını aşırı destekleyerek teşvik etmişlerdir. Politik sorumlular, bu durumu tersine çevirmek için önlemler almak zorundadırlar.”

Çeviri ve özet : Dr. Ayhan ÇIKIN, Ziraat Yüksek Mühendisi

 
Toplam blog
: 174
: 482
Kayıt tarihi
: 29.01.07
 
 

Şair ve bilim insanı (Tarım Ekonomisi). 1 Ocak 1946, Muğla doğumlu. 1968'de asistan olarak girdiğ..