Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Kasım '11

 
Kategori
Dünya
 

Dünya ve Türkiye'de Gıda, Tarım açlık ve gerçekler

Dünya ve Türkiye'de Gıda, Tarım açlık ve gerçekler
 

Dünya ve Ülkemizde Gıda Gerçekleri ve Çarpıcı Rakamlar

Türkiye Ziraatçiler Derneği’nin 12011 Gıda Raporu’nun” sonuç bölümü önemli ve çarpıcı rakamlar içeriyor. Raporun sonuç bölümünde yetersiz beslenme, hayvansal proteinin artırılması konusu ve dünyadaki beslenme konusunda önemli ve çarpıcı ifadeler yer alıyor. Rapora göre benim şahsi olarak ifade edeceklerim arasında; tarım, hayvancılık ve gıda konusunda yapacağımız bazı temel değişiklikler, düzenlemeler ve çalışmalar sonucunda önemli başarılar ve devrim niteliğinde değişiklikler gerçekleştirebileceğimizdi.

İşte raporun sonuç bölümü:

Bugün, dünyanın en zengin yüzde 1’lik nüfusunun elde ettiği toplam gelir, en alttaki yüzde 57’lik nüfusun gelirine eşittir. 1960 yılında dünya nüfusunun en zengin yüzde 20’lik bölümü, en fakir yüzde 20’lik bölümünden 30 kat fazla gelir elde ederken, günümüzde bu fark yaklaşık 90 kata yükselmiştir. Dünya nüfusunun yarısından fazlası, günde 2-3 dolarlık gelirin altında bir gelirle yaşamaya çalışmaktadır.

Ülkeler arasındaki eşitsizlik gibi, ülkeler içindeki eşitsizlikler de büyümektedir. Günümüzde ABD'de bile 12 yaşın altındaki her sekiz çocuktan biri yetersiz beslenmektedir.

Bir kaç yıl önce yapılan bir araştırmada dünyanın karşı karşıya bulunduğu açlık sorunuyla baş edebilmek için acil olarak 13 milyar dolarlık bir harcama gerektiği saptanmıştı. Bu para, ABD ve AB gibi gelişmiş ülkelerde her yıl insanların parfüme harcadıkları paranın altındadır. Yine bir füzenin maliyeti ile bir okul dolusu çocuğa 5 yıl boyunca düzenli öğle yemeği verilebileceği hesaplanmıştır. Ne yazık ki, maddi kaynaklar açlıktan ölen çocukları kurtarmak yerine onları öldüren füzelere harcanmaya devam edilmektedir.

Bir süre önce BM tarafından yayınlanan “Kıtlığın Ötesinde: Güç Dengesizliği, Yoksulluk ve Küresel Su Krizi” başlıklı bir raporda, , 2025 yılına gelindiğinde gelişmekte olan ülkelerde su sıkıntısı ve bunun yol açtığı ürün kıtlığı nedeniyle yaşamı risk altında bulunan nüfusun 3 milyara ulaşacağı belirtilmektedir.

Yine BM tarafından düzenlenen ve 170 ülkenin temsilcilerinin katıldığı “Birleşmiş Milletler Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Konferansında”, ormansızlaşma ve kuraklık gibi nedenlerle her yıl 100 milyon hektar verimli alanın yitirildiği ve bu durumun bir milyar 200 milyon insanının temel besin ihtiyacını tehdit ettiği vurgulanmaktadır.

Çoğu zaman dünyada artan nüfusun bu duruma yol açtığı öne sürülmektedir.

Oysa Dünyada halen elde edilen ürün miktarının tüm dünya nüfusunu yeterli bir şekilde beslemeye yeteceği, mevcut tarım teknikleri ile dünyadaki kullanılabilir bütün toprakların etkili bir biçimde işlenmesi durumunda, dünyanın 40 milyardan fazla insanı, yani bugünkü dünya nüfusunun 6 katını besleyebileceği hesaplanmaktadır.

Bu tür bir saptamayı Türkiye açısından da yapabiliriz.

Eğer bugün Türkiye'de yetiştirdiğimiz koyunların karkas ağırlığını ABD'de olduğu gibi 30 kilonun üzerine çıkarabilseydik, ürettiğimizin iki katı koyun eti üretebilirdik.

Sığırlarımızın 215 kilo olan karkas ağırlığını ABD'de olduğu gibi 350 kilo düzeyine getirebilseydik, sığır eti ithal etmek yerine Ortadoğu'nun en büyük et ihracatçısı olurduk.

Ülkemizdeki inekleri AB düzeyinde bir verimliliğe getirebilseydik, bir inekten yılda ortalama 2.700 kilo değil bunun iki katı süt alır, Türkiye'de çocuklarımızın yetersiz beslenme sorununu çözerdik. Çözdüğümüz zaman da yüzde 20 olan günlük hayvansal protein tüketimimizi dünya ortalaması olan yüzde 35’e çıkararak daha sağlıklı genç kuşaklar yetiştirir, bugün olduğu gibi karnımızı ekmekle şişirmezdik.

Eğer buğdayda verimliliği AB ortalamasına getirebilseydik, kendi ihtiyacımızı zar-zor karşılamak yerine Türkiye büyüklüğünde bir ülkenin buğday ihtiyacını daha karşılayabilirdik.

Mısır üretimi verimliliğini AB düzeyine çıkarabilseydik, mısır ihtiyacımızı kendi kaynaklarımızdan karşıladığımız gibi, üretim fazlasını biyoyakıt üretiminde kullanarak petrole bağımlılığımızı azaltabilirdik.

Çin'deki kadar verimli mercimek üretebilseydik, üretimimiz iki katına çıkardı ve dünyada mercimek üretiminde rakipsiz olurduk.

Yoncada Almanya'nın verimine ulaşabilseydik, üretimimizi üç katına çıkarır, yem sorununu büyük ölçüde çözerdik.

Eğer sulanabilir topraklarımızı elimizdeki kaynaklarla sulayabilseydik, üretimimizi iki katına çıkarır, dünyanın en önemli tarım ekonomilerinden biri olurduk.

Bugün dünyanın karşılaştığı en önemli sorun olan açlık ve yetersiz beslenmedir.

Ancak açlığın ve yetersiz beslenmenin nedeni, dünyanın artan nüfusunu doyuracak yeterli toprağın ve gıdanın olmamasından çok, kaynakların verimsiz bir şekilde ziyan edilmesi ya da silah sanayisi ve lüks tüketim gibi alanlara harcanmasıdır.

GIDA RAPORU 2011 Türkiye Ziraatçılar Derneği

 
Toplam blog
: 537
: 1884
Kayıt tarihi
: 10.06.10
 
 

Gündemi ve olayları yakından takip etmeye çalışıyorum. Sinema, kitaplar, spor, doğa, siyaset, miz..