Dünya

Günlerdir gündemden düşürülmeyen Almanya’daki Deniz Feneri Derneği e.V davası nihayet sonuçlandı.

Yargı kararını verdi.

Suçlular cezasını buldu.

Tabiî ki en büyük ceza milletin maşeri vicdanında yargılanarak verilenlerdir.

Türkiye’de faaliyet gösteren Deniz Feneri Derneği yetkilileri yaptıkları açıklamalarda Almanya’daki dernekle isim benzerliği dışında hiçbir şekilde organik bağlarının bulunmadığını, yazılıp çizilenlerin gerçeği yansıtmadığını söylüyorlar.

Hâkim de ayrıca bu davayla ilgili Türk basınında çıkan birçok haberin gerçeği yansıtmadığını ve siyasi baskı için kullanıldığını da belirtti.

Keşke bunların hiçbirisi yaşanmasaydı.

Ancak doğruların yanında eğrilerde bulunuyor, eğrinin yanında doğru da yanıyor.

***

Özellikle böyle insani faaliyetlerde iyi niyeti suiistimal edenler cezalarını çekmelidir.

Elbette en büyük cezayı milletin maşeri vicdanında bulacaklardır.

Allah kimseyi böyle duruma düşürmesin ve fırsat ta vermesin.

Ne yazarsak yazalım, ne söylersek söyleyelim korkunç bir durum bu.

***

Buraya kadarı tamam da.

Ya bundan sonrası…

Türkiye’de 1998’de dernekleşen Deniz Feneri’nin 58 bin gönüllü üyesi bulunuyor.

Derneğin yurt genelinde yardım ettiği kişi envanterine kayıtlı 515 bin 497 aile var.

Bu da yaklaşık 2 buçuk milyon kişiye tekabül ediyor.

Yıl boyunca 446 bin 508 aile ve 1 milyon 974 bin kişiye düzenli olarak yardım ulaştırılıyor.

Yoksul ve mağdur insanlara başta gıda, giyim ve yakacak olmak üzere sağlık, eğitim malzemesi, ev eşyası, nakit para, tamirat, sıcak yemek vb. her türlü yardım Deniz Feneri tarafından yapılıyor.

Dernek bunlarla kalmıyor 40 ülkedeki yoksul insanlara da yardım elini uzatıyor.

Türkiye’de faaliyet gösteren Deniz Feneri Derneği 446 bin 508 fakir aile ve 1 milyon 974 muhtaç kişiye yardım götürüyor.

Ben şimdi asıl darbeyi onlar yiyecek diye korkuyorum.

Yani Almanya’daki deniz Feneri E. V de yaşananlar yüzünden ‘Yüzyılın İyilik Hareketi’ olarak bilinen Türkiye’deki dernek de büyük bir yara alırsa bunca insanın durumu ne olacak?

***

Yo kimseye avukatlık ya da sözcülük yapma gibi bir niyetim yok.

Bu gerçekleri de göz ardı etmeyelim diyorum.

Üç-beş pire için yorganı, üç beş fare için samanlığı yakmaya çalışırken yüzbinlerce insanı endişe ve korku içerisinde bırakmanın da bir vebali olsa gerek.

Bu konuyu önyargılı ve tuzu kuru olanlara anlatmak kadar zor bir şey yoktur.

Zaten anlatsanız bile anlamazdan geleceklerdir.

Yoksula bir tas sıcak çorba ulaştırmanın mutluluğunu herkes bilemeyebilir.

Kimsenin yoksul üzerinden menfaat kazanmaya, siyaset yapmaya hakkı yoktur.

Nerede olursa olsun suçlular cezalandırılsın.

Hatta cezaların en şiddetlisine çarpıtılsın.

Fakat onların yanında yoksullar yanmasın bir de onlar cezalandırılmasın…

Eğer kötü niyetli birkaç gemi yüzünden Feneri söndürürseniz iyi niyetli bütün gemileri de cezalandırmış olursunuz.

Türkiye’deki Deniz Feneri Derneği ile Almanya’daki Deniz Feneri e. V ile hiçbir bağlantısı olmadığı halde bile bile örselenmek istenmiştir.

Deniz feneri ile yola çıkan iyilik yelkenlileri bundan sonra daha emin adımlarla yoluna devam edecektir.

Çünkü biz biliyoruz ki iyiler mutlaka kazanacaktır.

Bunca yoksulun feryadı, duası cevapsız kalmayacaktır.

Hatta bu işlerin içinde bir çapanoğlu var gibi geliyor.
İser Türkiyede isterse Almanayada faaliyet gösteren Deniz Feneri Derneği'ni saadet zinciri gibi gören ruhları sahterakrlık ateşiyle yanan dolandırıcılar gözüyle görmek mümkün değil.
Yardımları sabote etmek için de böyle rezaletler çıkartılabilir.
Geçmişte var bunun örnekleri.
Hangi güzel kurumlarımızı böyle fitne ve fasatla yıkmadılar, hangi güszel insanlarımıza çamur atmadılar ki....
Artık insanımız böylelerini de iyi biliyor.
Yani pirincin içerisine düşürülen ak taşı ayıklamayı biliyor.
Karartmak isteyenlere inat daha fazla deniz feneri yakabilmek, daha fazla ocak aydınlatabilmek dileğiyle…