Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ocak '07

 
Kategori
Eğitim
 

Dünyada ve Türkiye'de eğitim

Şüphesiz Dünya’nın son yıllarda en büyük kazanımı büyük bilgi birikimi olmuştur. Türkiye eğitimde dünyaya ayak uydurmak için olanca gücüyle çalışmaktadır. Eğitimin Türkiye’de atak bir rol oynamasında Milli Eğitim Bakanlığı ile birlikte özel sektörün de önemli payı vardır. İşte birçok üniversite ve Meslek Yüksekokulunun özel sektör tarafından yapılması buna güzel bir örnektir.

Aslında Türkiye’nin gelişimine önayak olacak sektör eğitimdir.Başka alanlara yapılacak yatırımlarda verim birebir olarak Türkiye’ye geri dönerken eğitime yapılacak olan yatırım kat be kat geri dönecektir. O yüzden gelişmiş olan bütün ülkelerde eğitim ordusu çok kıymetlidir. Ancak az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde eğitime ve eğitimciye verilen önemin az olduğunu söyleyebiliriz.

Çok kitap okumanın ve yazmanın bir fazilet olduğunu görmek gerekir.Akıllı insanlar bilginin insanlarıdır. Yüksek eğitim düzeyine sahip ülkelerin insanları; dünyada yaşam standardı bakımından önde gelmektedir.

Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de öğretmenlerden daha farklı ve yeni beceriler istenmektedir. Artık kimse internete girmeyen, projeler uygulamayan, bilgi teknolojisinden anlamayan öğretmen tipini görmek istemiyor. Okullarda da öğretmenlerin yapacağı işler karmaşıklaşmıştır. Eğitimde de uzman düşünüş hızla artmaktadır. Karmaşık iletişim hızla artmaktadır: bilgi edinmek, öğretmek, unutulmamasını sağlamak ve pratiğe dönüştürmek. Bunları yeni öğretmen ve eğitim tipi olarak algılayabiliriz.

Dünya’da yüksek gelir ile yüksek eğitim arasında bağlantı olması Türkiye’nin işini zorlaştırmaktadır. Milli geliri yüksek olmayan bir toplumun eğitim bakımından da yüksek olamayacağı gibi olumsuz bir sonuç çıkarmaktadır. Ya da hem eğitimi hem de Milli geliri yüksek tutmak gibi zor bir görev yüklenilmektedir.

AB kendi üye ülkeleri için özel eğitim hedefleri belirlemiştir: 2010 yılına kadar, gençlerin %85’i orta öğretimden geçmiş olacaktır. Türkiye’de bu gösterge bakımından en az % 50 gencin ortaöğretimden geçmesi gerekmektedir.

Türk eğitim sisteminin mezunları yani eğitimli işgücünün rekabet edip edemeyeceğini, edemediğini edemiyorsa niçin edemediğini sorgulamamız gerekebilir. Üniversite mezunlarının sahip olduğu beceriler ile işgücü piyasasının talep ettiği beceriler arasında büyük bir uyumsuzluk olduğu görülmektedir. Tabii ki bu, orta öğretim ve üniversiteden yeni mezun olanlarda gözlenen yüksek orandaki işsizliğin ana nedenlerinden biridir. Demek ki Türkiye’de açılan okullarla piyasa arasında uyumsuzluk vardır.Arz talep dengesi yoktur.

Eğitimin kalitesini arttırmak için liselerin 4 yıla çıkarılması şüphesiz çok etkili olmuştur. Ancak liseler zorunlu eğitimde değildir.Ana sınıflarının da eğitime katılma oranı arttırılırsa Türkiye büyük bir avantaj yakalamış olacaktır.Eğitimci sınıfının da yaşam kalitesi, öncü rolü oynamak açısından en iyi hale getirilmelidir.Yoksa Türk insanı örneklik açısından büyük bir yoksunluk içinde kalacaktır.

Ayrıca Türk öğretmeninin dünyadaki eğitimi görmekten yoksun olması-internet dünyayı küçültse bile-ve kendi yağıyla kavrulması,Türk eğitiminin rekabet gücünü azaltmaktadır. Türkiye’de son yıllarda eğitim alanında çok şey başarılmıştır ancak Türkiye’yi AB ile entegre etmek ve Türkiye’de yaşam standartlarını ve istihdamı artırmak için büyük çaplı eğitim reformlarına ihtiyaç vardır. Uygulamaya koyduğumuz yeni müfredat bize eğitimli Büyük Türkiye’nin işaretlerini vermektedir.

SONSÖZ:Türk Eğitim Sistemi yenilenme hızını arttırmalı, Türkiye’nin Tüm kaynakları eğitime aktarılmalıdır. Eğitimin finans zorluklarıyla uğraşmasına-engellenmesine- kirletilmesine izin verilmemelidir.Yakın ve uzak bir gelecekte Türkiye için eğitimden daha iyi bir yatırım düşünülemez.

 
Toplam blog
: 23
: 2681
Kayıt tarihi
: 24.08.06
 
 

Bursa İznik Elbeyli  İlköğretim Okulu Müdürüyüm. İyi bir miliyet okuruyum. Milliyet gazetesinin e..