Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ocak '08

 
Kategori
Bebek - Çocuk
 

Dünyalı çocuklarımız olsun

Etrafı dinledikçe, bazen tüylerim diken diken oluyor: “Çocuğum sınıf birincisi oldu”. “Okulun çalışkanlarından”, “dershanede öğretmen en çok bizim çocuğu tutuyor.” Hele başarı okul genelinde ele alınacak cinstense, değmeyin keyfine:”Evladım yine taktir aldı, Okul birinciliği için yarışıyor…..”

Oysa evrensel küme biraz genişleyince, diyelim o şehrin genelinde yapılan bir deneme sınavı söz konusu olunca, yorumlar biraz değişiyor: “ilk yüzde 10’a girdi.”

Hele hele iş Türkiye geneline yayılınca, çocuğumuzdan daha başarılı yüzbinlerce kişi vardır ve biz övünecek birşeyleri mutlaka yine buluruz.

Peki, bugünki dünyada, evrensel değerlendirme yapmamız gereken evrensel küme gerçekten Türkiye mi? Hiç de değil.

Bugünün iş dünyasında birçok şirket artık hangi iş olursa olsun, nerede daha iyi ve ucuz yapılıyorsa, oraya odaklanıyor. Bu, zaten bilinen birşeydi ve bugüne kadar sadece işgücü yoğun sektörlerin imalat kısmını etkilediği için bir çoğumuz bu olguya karşı kendini efsunlu farzediyordu.

Ancak artık bu global iş gücü taraması sadece imalatta yaşanmıyor. Hizmet sektöründe de internet sayesinde iş, en yetkin ve en verimli işgücünün olduğu coğrafyalara kayıyor. Buyrun size Hindistan örneği. Bugün çağrı merkezini Hindistan’a taşımamış bir global şirket bulmak, neredeyse imkansız. Aynı şekilde veri aktarımı, standard veri analizleri, standard grafik uygulamaları vs vs hepsi Hindistan’a kaymış vaziyette.

Dünya’nın hangi büyük şirketine bakarsanız bakın, bünyesinde Çin asıllı, Hintli, Tayvan’lı, Japon vs insanlar barındırıyor.

Şimdi diyeceksiniz ki “bunun benim çocuğumla ne alakası var.” Ciddi alakası var. Çocuklarımız 10 sene sonra iş hayatına atılmaya karar verdiklerinde Türkiye’deki rekabet ortamı da tamamen küreselleşmiş olacak, her sektörde bugünden fazla yabancı rakipler olacak ve bunlar rekabet edebilmek için küresel işgücü havuzlarından Türkiye için en uygun elemanlarını getirecekler. Tabii bu durumda rekabet edebilmek için, Türk şirketleri de gözlerini global işgücü pazarına kaydıracaklar.

Küreselleşmek, uzak diyarlara gidip, orada rekabet etmek değil sadece. Kendi pazarınızda, bu pazarı uzak diyarlar olarak görüp gelen rakiplerle baş edebilmek de küreselleşmektir ve bu hem şirketler, hem de çalışanlar için geçerli olacaktır.

Şimdi dünyada genç beyinler nasıl hazırlanıyor bu küresel rekabete, ona bir bakalım: Singapur’da 4 yaşındaki çocukların alfabeyi bilmeleri ve kendi isimlerini okuyup yazabilmeleri beklenmektedir.

Japonya’da çocuklar ilk okullara seviye sınavları ile alınıyorlar.

Hong Kong’da 2-3 yaşındaki çocuklar kreşe alınırken mülakata tabii tutuluyorlar ve işin enteresanı, velileri de test ediliyor.

Çin’in büyük şehirlerinin tamamında Kanada, Amerika, İngiltere, Japon, Singapur ve Hong Kong’tan gelen özel okullar var. Öncelikle bu okullar buralarda çalışan yabancıların çocukları için açılmıştı ancak giderek Çin’li çocuklar da bu okullarda ingilizce ve çince öğrenmeye başlıyorlar.

Ve bu okulların hepsinin ortak yanı, çocukları 2 yaşından itibaren eğitmeye başlamaları.

Birçoğumuz gibi ben de çocukların bu yaşlarda okullara verilmelerine çok sıcak bakmıyorum. Ancak dünyadaki durum da bu iken, nasıl karşı koyarız?

Yukarıda bahsettiğim “Çocuğum sınıf birincisi” ifadesinin tüylerimi diken diken etmesi işte bu global pazarı göremeyip, sınıf, okul, mahalle çapındaki başarılarla yetinmemiz. Oysa, çocuğumuz yarın hangi alanda çalışacaksa çalışsın, küresel rekabetle uğraşacaktır.

Bu nedenle de çocuğumuz doğduğu andan itibaren bu bilince sahip olabilmemiz, onu her konuda en iyi şekilde hayata hazırlamamız, tabii ki Türk olarak ancak Türkiye çapında değil, dünya çapında bir Türk olarak yetiştirmemiz gerekiyor.

 
Toplam blog
: 12
: 442
Kayıt tarihi
: 11.01.08
 
 

1970 Ankara doğumluyum. 15 yıl Almanya'da yaşadım, lise ve üniversiteyi Türkiye'de tamamladıktan son..