Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Eylül '09

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Dünyanın en acayip meslekleri ve "köşecilik"

Dünyanın en acayip meslekleri ve "köşecilik"
 

Tuhaf meslekler vardır. Kimsenin aklına gelmeyen, ilk duyulduğunda komik çağrışımlar uyandıran ya da anlamsız, pis, lüzumsuz gibi görünen, kimsenin yapmak istemeyeceği meslekler… Bazılarını gündelik hayattan hemen hatırlarız; tuvaletçilik, lağımcılık gibi… Az bilinen bir meslek olarak “kıyakçılık” vardır mesela; büyükbaş hayvanların çiftleşmesi sırasında erkeğin cinsel organını tutup dişinin organına yerleştirme işi… “Ağlayıcılık” mesleği varmış; belli bir ücret karşılığında hiç tanımadıkları kimselerin cenazelerinde hüngür hüngür ağlıyormuş bu işi yapanlar. Blogdaşımız Savaş Şakar’ın bir blogunda yazdığına göre, “yumurta kırıcılığı” diye bir meslek bile varmış; her gün binlerce yumurtayı kırıp sarısıyla beyazını ayırıp restoranlara satanlara deniyormuş. “Yürütücülük” diye bir iş varmış; özel toplantı ve törenlerde katılımcıların düzgün adımlarla yürümesini sağlıyormuş. Say say bitmez.

Bunlara bir meslek daha eklemek lazım; Türkiye’ye özgü bir meslek olan “köşe yazarlığı” ya da bendenizin deyişiyle “köşecilik”…

Bu köşecilik işiyle uğraşan kişiler gazetelerde çalışıyor. Gazetelerimizin her sayfasında ortalama iki tane köşeci istihdam ediliyor. Ücretleri ülke koşullarına göre hayli iyi; kendi okurları arasında saygınlıkları yüksek… Gazetede çalışıyorlar ama gazetecilik yapmıyorlar. Yazı yazıyorlar ama yazar değiller. Muhabirlik yapmıyorlar, makale yazmıyorlar, röportaj, söyleşi, araştırma vs yapmıyorlar. Bir siyasi parti veya ideolojiye angaje olup onun sözcülüğünü yapıyorlar.

Belli dostları ve düşmanları var. “Dost” diye belledikleri parti, kişi ve kurumlar ne yaparsa yapsın haklı ve doğru, “düşman” ise ağzıyla kuş tutsa yanlıştır. Dost güçlerin yanlışlarına hiç değinmez, değinse de o yanlışa bir kulp uydurmak için çalışırlar. “Düşman” ise dünyanın en tartışılmayacak doğrusunu bile yapsa ona mutlaka bir hata bulurlar. Zaten “düşman”ın doğru yapma şansı yoktur. Objektif olma gibi bir kaygı taşımazlar. Tutarlılık denen şeyden habersizdirler. İşleri biraz “ağlayıcılık” mesleğini andırır. Öleni tanıyıp tanımadıkları önemsizdir. Ancak bir farkla; bunlar işini ağlayarak değil karşı tarafa küfrederek yaparlar. Hangi siyasi saftaysa o kesimin adına karşı tarafa küfrederler.

Türk basın geleneğinde “fıkra” denen yazı türünden evrimleşen “köşecilik” bugün gazetenin en önemli işlevi olan haberi bile gölgede bırakmış durumda… İnsanlar artık gazeteleri haber okumak için değil, taraftarı olduğu köşeci o gün kimlere, nasıl küfretmiş onu görmek için satın alıyor. En fazla beş dakikada okunup biten köşeci yazılarından edilen küfrün ağırlığına göre haz alıyor. Bu maksatla yazıldığı ve okunduğu için küfrün dozunun da her gün biraz daha artması gerekiyor.

Basittir bu iş… Okul, diploma falan istemez. Emek gerektirmez. Küfür etmeyi birazcık kitabına uydurabilen herkes yapabilir. Temel kuralları bilmeniz yeterli. Mesela bir gün “göbeğini kaşıyan adam” diye küfrettiğiniz kesime ertesi gün “bidon kafalı” demeniz lazım ki okurlarınız haz alabilsin. Meslektaşlarınızdan biri Kürtlerle alay etmek için “töplümsel” demişse siz “beşbeken” demelisiniz. Biri Ahmet Türk’le “pırtmentö” diye dalga geçmişse öteki, AKP’ye oy verenlere “g.tünüze kırmızı plaka takın” diye küfretmeli (ben hicap duyduğum için noktalı yazdım ama koskoca köşeci yazar o kelimeyi açıkça yazdı köşesinde)

Ancak küfürde o kadar yaratıcı olmanıza hiç gerek yok. Bir klişe hazırlar, o klişeyi orasından burasından değiştire değiştire yazarsınız. Mesela şöyle bir klişeyle işi otomatik pilota bağlayıp yıllarca idare edebilirsiniz: “X partisi şeriatçıdır. X partisi kötüdür. X partisinin liderinin adı RTE’dir. RTE kötü bir adamdır. X partisi iyi bir iş yapamaz. X partisi ne yaparsa yapsın yanlıştır. X partisine oy verenler geri zekâlıdır; bidon kafalıdır; göbekli olurlar ve o göbeklerini devamlı kaşırlar. Y etnik kökeninden olan kişiler düzgün Türkçe konuşamazlar; beşbeken, pırtmentö, töplümsel falan derler.”

Şimdi bu malzemeyi alın, harmanlayın, kelimelerin yerini değiştirin köşe yazısı diye gazetenize gönderin. Dün “X partisi çok kötü bir partidir” diye yazdıysanız bugün “Çok kötü bir partidir X partisi” diye yazın. Hayranlarınız okusun “Oo Yılmaz Bey bugün daha iyi sövmüş” desin, “Bekir Bey bugün daha bir coşmuş” desin.

Karşı tarafa küfretmeyi ihmal etmediğiniz sürece konu seçiminde serbestsiniz. Başbakan’ın iftara yetişebilmesi için bir caddede trafiğin kesilmesini dünyanın en büyük felaketi olarak değerlendirip o Başbakana oy veren insanlara “o kırmızı plakaları g.tünüze takmalı sizin” diyebilirsiniz ama askerinin eline pimi çekilmiş bomba verip 4 eri öldüren komutandan hiç bahsetmeyebilirsiniz. Dedim ya, tutarlı, adil, dürüst, objektif olmanıza hiç gerek yok. Sizi bağlayan hiçbir mesleki kaideye, ahlaka, hiçbir mantıksal bütünlük kuralına tabi değilsinizdir.

İşte son yılların gözde mesleklerinden köşecilik mesleği böyle bir şey… Tam da Türkiye’ye göre bir iş… Tuhaf bir meslek ama iyi para kazandırır. Mesela bu köşecilerden birinin sadece gazetesinden istifa tazminatı bile 500 bin TL'ymiş.
...




 
Toplam blog
: 431
: 3853
Kayıt tarihi
: 30.06.06
 
 

Anahtar kelimeler: Antep, İstanbul, Haziran, İkizler, Beşiktaş, MÜ İletişim Fakültesi, Gazetecilik. ..