Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mart '07

 
Kategori
Mizah
 

Dünyanın en anlamsız yasakları - 15

Dünyanın en anlamsız yasakları - 15
 

İngiliz Savcı David Crombie der ki: “İngiltere’de, otobüslerde uyuyakalmak yasaktır.” Adamlar, işi kökten çözmüşler kardeşim, ya biz?

Canım memleketimin yurdum insanı, yolcusu olduğu otobüste rahatlıkla uyuyakalabilir. Bunda bir şey yok. Ya şoförlerimiz? Bizim sürücülerimiz de acayip uyurlar yolda, horul horul vallahi. Düz ovada, ip gibi yolda, rekor ölümlü cezalarımız meşhurdur mesela bizim. Bulunduğunuz yerden, on kilometre uzağa yumurta koysanız, dürbünle görebileceğiniz derecede düz ve eğimsiz Orta Anadolu yollarında, öyle trafik kazaları yaparız ki biz, işte hep bu uykuculuğumuz yüzündendir.

Belki yirmi yıl öncesinde, televizyonda izlediğim, bir Metin Akpınar-Zeki Alasya skeçini hiç unutmam. Zeki, kamyon şoförü; Metin ise muavindi. Ve araçla seyir halinde iken eski düzen kurmalı bir çalar saati sabah yediye kurup, ön konsola koyuyor ve battaniyelerini başlarına çekip uykuya dalıyorlardı. Kamyon da otomatik pilotta gidiyordu. Tabi mizah, abartı gerektirir ama demem o ki yirmi sene önce de biz aynı şeyleri konuşuyor idik. Ve aynı ağlanacak hallerimize gülüyorduk, bugünkü gibi.

Bir de otobüste uyuyakalmanın şöyle bir sakıncası var tabi. Şimdi İzmir otogarından, gece yarısı bindiniz İstanbul otobüsüne. Yolculuk boyunca gözlerini kırpamayan, baykuş gibi yol gözleyen vatandaşların küfürlerini yiye yiye içten, daha Bornova’yı çıkmadan aracınız, başladınız horul horul uyumaya. Ne Susurluk’ta molada, ne Yalova-Eskihisar arası arabalı vapurda, bir an olsun gözlerinizi açmadan, deliksiz bir uykunun içine düştünüz. Harem’de inmeniz gerekiyordu ama öyle tatlı uyuyordunuz ki bırakın Harem’de uyanmayı, ne Kavacık, ne Beşiktaş, ne Merter terminallerini görmediniz dünya gözüyle. Esenler otogarda, muavin, gres yağlı parmaklarıyla başladı sizi dürtüklemeye omuzlarınızdan. Bir de baktınız ki iş işten geçmiş. Şimdi öğleye kadar ulaşabilirseniz Libadiye’ye, helal olsun size.

İngiliz Devleti, vatandaşını düşünüyor. “Uyumayacaksın kardeşim” diyor, o kadar. Uykun varsa git evine yat. Kim bilir belki de bu arkadaşların bu kadar çok okumasının bir nedeni de budur. Bu Avrupa’lı ve özellikle de Japon milleti, her bulduğu fırsatta, otobüste, metroda, vapurda, uçakta kitap-dergi-gazete okur. İyi de yaparlar. Ya biz...

Bizler, genelde toplu taşım araçlarında, ya sağımızdaki-solumuzdaki vatandaşları keseriz, yerine göre çapkın, yerine göre aşağılayan bakışlarımızla. Ya da uyuruz kardeşim. Böyle, horul horul, yanımızdakinin üzerine yığılarak uyuyanlarımız dahi hiç de azımsanacak sayıda değildir vallahi.

Bazılarımızda da çok enteresan bir yetenek gelişmiştir. Ortopedik ikiz yatak konforunda uyuduğumuz koltuğumuzdan, ineceğimiz durak geldiğinde, hiçbir müdahaleye gerek duymadan ok gibi yerimizden fırlayıp, iniş kapısından son saniyede kendimizi dışarı atabilme özelliği sadece bizlere mahsustur. Şimdi elin İngiliz’i, nasıl bu yeteneği kazanabilecek ki? Adamların devleti, yasak etmiş uyumayı zaten. Vah Anglo-sakson kardeşim vah...

Yolculukta uyumanın faydalı tarafları da vardır. Mesela bunların en önemlisi; yanınıza oturmuş ve tüm seyahat süresince hayat hikayesini anlatmaya, hayat hikayenizi dinlemeye hazır olan, fazla konuşkan yol arkadaşlarınızın tacizinden korunmanın nerede ise tek yoludur uyumak. Aksi halde her türlü şartta konuşacak bir şeyi mutlaka bulurlar bu tipler.

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..