Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Şubat '07

 
Kategori
Mizah
 

Dünyanın en anlamsız yasakları - 9

Dünyanın en anlamsız yasakları - 9
 

İngiliz Savcı David Crombie der ki: “Kanada’da, ordu yürüyüşünü yavaşlatanlara 300 dolar para cezası kesilir.” Kardeşim ölür müsün, öldürür müsün yahu? Bu nedir Allahaşkına ya?

Vatandaşın birisi çıkacak, yürüyüş yapan ordunun -artık ordu nasıl yürüyorsa orada, böyle Kordon’da piyasa yapar gibi yürüyor sanırım- önüne geçecek. Arabasının direksiyon simidini aniden, bilmem ne modeli Alman yapımı tankın önüne kıracak ve tankın paletleri gacır gucur sesler içinde, aracın tamponuna milim kala duracak. İçeriden tankçı çavuş George çıkaracak kafayı, “hey sen ahbap, çekil önümüzden, yoksa bak yiyeceksin 300 dolar cezayı, ona göre, hadi lütfen ama dostum” diyecek, viski kokan nefesiyle.

Yok kardeşim, bu Kanada uygulaması acayip ters bize ya. Düşünebiliyor musunuz, herhangi bir Türk vatandaşının böyle bir işe kalkışabileceğini, şakacıktan dahi olsa. Allah muhafaza, ruhunu orada teslim edivermen işten bile olmaz, bir kilometre yaklaşamazsın olay mahalline.

Ankara’daki öğrencilik yıllarımızdaydı. Bir arkadaşın arabasıyla dolaşıyorduk; Kavaklıdere senin, Tunalı Hilmi benim, Cinnah senin, Farabi benim. Arkadaşın kafa da biraz dumanlıydı yanlış hatırlamıyorsam ya da aşk-meşk işleri, o yıllarımızın tabiriyle “bunalım takılmaktaydı” kendisi. Tam Atakule’den aşağı doğru, Botanik Parkı’nın sağından sallandık, biraz da süratliydik. Çankaya Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nün önünden geçerken, birden bire “size bir çılgınlık yapayım mı” dedi.

“Hayırdır oğlum, ne çılgınlığı?” demeye ramak kalmadı ki normalde oradan geçen araçların klakson çalmalarına bile müsaade edilmeyen mahalde, tam Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı askerlerinin nöbet kulübesinin önünde, bizimki gazdan ayağını çekip, frenle birlikte el frenine de asılınca araba olduğu yerde topaç gibi dönmeye başladı, müthiş bir lastik sesi ile. İki ya da üç defa spin attıktan sonra durduk.

Askerlerin, tüfeklerinin mekanizma seslerini bugün bile unutmuyorum. Hepsi şakır-şukur G-3’lerin doldur-boşaltlarını yapmış, seriye takmış, ilk hareketimizde üzerimize kurşun boşaltmaya hazır halde bekliyorlardı. Boru değil kardeşim, koskoca Çankaya Köşkü. Arabanın içinden ellerimizi kaldırıp, en sevimli ve en gariban öğrenci hallerimizi takınmaya çalıştık. Birimiz de arabayı kullanan arkadaşı dövmekle meşguldük. Ufak ufak, ürkütmeden, kenardan sıvıştık oradan.

Yarın 28/Şubat. Yani bu ülke demokrasinin yaşadığı son, post-modern darbenin yıldönümü. Birkaç sene önce bugünlerde, özellikle Ankara-Sincan sokaklarında tanklar yürüyordu ve kimse 300 dolar ceza yemeyi göze alamamıştı tabi.

Kanada nere, Türkiye nere? Kanada’nın Quebec’i, Ontario’su, Ottowa’sı ile hiç, bir mi, Türkiye’min İstanbul’u, Gaziantep’i, Ankara’sı? Ve onların demokrasisi ile benimkisi. Pek tabi ki aziz askeri.

Yüce Tanrı, demokrasimize de ordumuza da zeval vermesin.

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..