Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Kasım '13

 
Kategori
Kitap
 

Dünyanın en hümanist komiseri

Dünyanın en hümanist komiseri
 

Beyoğlu'nun hüzünlü hikayesi


 
Uzun bir aranın ardından Tüyap Kitap Fuarından kitap almanın keyfini yaşadıktan sonra, sıra alınan kitapların okunmasına gelmişti.
 
 Hasat zamanının ilk ürünü Ahmet Ümit’in son kitabı “Beyoğlu’nun En Güzel Abisi” oldu. Ahmet Ümit hemşerim olması dolayısı ile biraz torpilli. O nedenle okuma listemin ilk sırasında bu kitap yer aldı.
 
Ahmet Ümit, Türk edebiyatının çok da zengin olmayan polisiye kategorisinin bir temsilcisi. Komiser Nevzat tiplemesi ile ilginç bir seri başlattı ve bu seri başarı ile yoluna devam ediyor.
 
 Ahmet Ümit’in polisiye türünde geçmiş ve tarihle olan bağlantılar da oldukça fazla. Okuduğum kitaplar arasında “Bab- Esrar” Mevlana’yı, “İstanbul Hatırası” İstanbul’un tarihinde yer almış tüm köşe başı tarihi karakterleri, “Sultanı Öldürmek” ise Fatih Sultan Mehmet’i konu edinmişti. Tüm bu kitapların hepsinde de günümüzde işlenen cinayetler geçmişle irtibatlandırılmış, tarihle bugün arasında köprüler kurulmuştu.
 
“Beyoğlu’nun En Güzel Abisi”nde, diğer kitaplardaki gibi geçmişin güçlü bir karakteri ile benzer bir bağlantı yok. Ama kitapta cinayetin işlendiği semt olan Beyoğlu’nun bugün içinde bulunduğu çöküntü bölgesi özelliği ile, geçmiş ve bu kez farklı olarak geleceği ile kurulan bir bağ var. Bu kez geçmişteki bir karakter değil geçmişteki bir semt, o semtin tanık olduğu vahşet, o semtin doğal toplumsal dokusunun paramparça edilmesi ve o parçalanmışlığın fiziksel ortama etkileri cinayetin fonunu oluşturuyor.
 
 40’ların Varlık Vergisi, 50’lerin 6-7 Eylül olayları, 60’ların Kıbrıs hareketliliklerinin, Beyoğlu’nun demografik yapısını altüst edişi, bu alt üst edişle gayrımüslümlerin boşalttığı Beyoğlu’nun kırsal kökenli göçe ev sahipliği yapması ve yaşanan bu hızlı doldur-boşalt’ın etkileri romanın detaylarında kolaylıkla görülebiliyor. “Kentsel Dönüşüm” süreci, tüm bu kimlik çatlamasına tuz biber olacak şekilde romanda sahne alıyor.
 
 Konunun çarpıcı ve son derece ilgi uyandırıcı olduğu bir gerçek. Polisiye roman olarak ise merakı sürekli ayakta tutan bir temposu var. Polisiyenin otorite tarafı, yani suçlunun peşinde olan karakterler, Komiser Nevzat, yardımcısı Ali ve kriminolog Zeynep. Komiser Nevzat, tüm ülkelerin emniyet teşkilatları içinde var olduğu tasavvur edilemeyecek kadar gerçek dışı bir karakter. Hele ki Türkiye için bir gömlek daha fazla gerçek dışı. Fazlası ile entelektüel, fazlası ile hümanist ve fazlası ile dar kimliklerin dışında bir kişilik sergiliyor. Suçluyu kazıyınca altından insan çıkacağına inanan kaç polis vardır ki dünyada?
 
 Romanın otorite dışı tarafı, yani sivillerde ise suçlu olma olasılığı olmayan kişiye rastlamak zor. Her karakter potansiyel bir suçlu. Romanın mekanı Beyoğlu olunca buna şaşırmamak gerekiyor. Bu suçlu zenginliği yaratmakta, Ahmet Ümit’in her insanın içindeki şeytanı açığa çıkarma becerisini de etkisi oldukça fazla.
 
 Romanın yarısına geldiğimde katilin kim olduğunu tahmin ettim. Çoktan seçmeli sınavlarda, en uzun seçeneğin genelde doğru cevap olması gibi, Ahmet Ümit’in kitaplarında da ilginç detaylara girilen karakterin suçlu olma olasılığı o kadar yüksek. Tabi bir de romanın son aşamasına kadar, suçlu olma olasılığı düşünülmeyen karakterlere biraz daha dikkat etmek gerekiyor.
 
 Ahmet Ümit ne yazık ki, senaryo kurgularken sergilediği başarıyı, özellikle hareketli sahneleri tasvir ederken tekrar edemiyor. Romanın final altı sahnesi sayılabilecek 8 can alan çatışma sahnesi ne yazık ki yeterince iyi kurgulanamamıştı.
 
Ancak buna karşın, romanın içinde bölüm bölüm yer alan yürek burucu insan hikayeleri kitabı oldukça zenginleştirmiş.
 
Kısacası, keyifle okuduğum bir kitap oldu. Kitabı hızlı bir şekilde, kolayca, cümleleri tekrar etme gereği duymadan okumuş olmam, yazarın bestseller bir kitap yazma isteği kadar, anlatmak istediklerini en kolay, düz ve basit şekilde ifade etmeyi başarmış olmasından kaynaklandığını söyleyebilirim.
 
 
Toplam blog
: 453
: 1826
Kayıt tarihi
: 14.11.06
 
 

36 güneş yılı. 27 yıl G.antep, 9 yıl İstanbul. İstanbul, 90’lı yıllarda yaşandı, bitti.  Hep şe..