Dünyanın hesaplaştığı Coğrafya

Kimin kimle sorunu varsa Suriye ve Irak’ta cirit atıyor. Savaşın bu iki ülkenin ötesine taşabilecek bir potansiyellide var. Suriye’deki sorun Esed’ın mevcudiyetinin de ötesine evirilmiş durumdadır.

Rusya’nın bölgedeki ağırlığını yitirmesi, çok ağır sonuçlar getirecekti. Bunu gören Putin Obama’nın bıraktığı alandan istifade ederek Suriye’de konumlandı. Böylece, Rusya bölgeye ağırlığını koymuş oldu. Bunun üzerine, Batı’nın da dikkatleri Suriye üzerine yoğunlaşmış oldu.

Suriye’de kimyasal bir saldırı, ABD’nin karşılık vermesi ile tüm fay hatları sallanmaya başladı. Düne kadar Esed’in gidip gitmemesi Suriye halkının tercihidir diyen Trump, ani bir yön değiştirme ile Suriye’nin askeri üssüne roket saldırısı düzenledi. Bu roket saldırısıyla aynı zamanda Rusya, Çin, Kuzey Kore ve İran’a da dünyanın tek başat gücü olarak mesaj vermeye çalıştı.

SSCB, 1991’in Aralık ayında batı ittifakı tarafından yenilgiye uğratıldı. AB ve NATO tarafından bağımsızlığa kavuşan devletler batı sistemine entegre edilerek Rusya budandı. Putin, etkin politikalarıyla kaybedilen gücü tekrar elde etme sürecine girdi. Arap Baharı’nın hem araplar hemde Rusya için aslında bahar değil kara bir kış olduğu çok açıktı. Putin Batı’nın bu ilerlemelerine Ukrayna, Kırım ve Gürcistan’da oynanan oyunlara çok sert tepkiler gösterdi. Bu sefer Batı Rusya’nın Batı sınırlarına yığınak yapmaya başladı. Görülüyor ki, Rusya ile batının mücadelesi daha son bulmamış. ABD, Rusya ile Çin ittifakını da parçalamayı hedeflemektedir. Görülen odur ki, bu eskiye dayanan mücadele Suriye üzerinden şiddetlenerek devam etmektedir.

Oyuncular hiçbir zaman oyunu kendi coğrafyasında oynamak istemiyorlar. Bu sebepten mevcut olan hesaplarını cebirle kapatmak isteyen ülkeler çaresiz Ortadoğu üzerinden savaşıyorlar. Rusya’nın Suriye’de konum alması ve son Suriye olayları ile Suriye savaşın merkez ülkesi olmuştur. Tüm dünyaya buradan yeni bir düzen verilmeye ve yeni bir sistem getirilmeye çalışılıyor. Olan Ortadoğu coğrafyasına ve Müslüman insanlara oluyor.

Yanı başımızda bu olup bitenler, Türkiye’yi de sarsmakta ve daha da sarsacak görünmektedir. Sınırlarımızdan içeri giren ve sınırlarımızı tehdit eden hibrit savaş unsurları bizim kendimizi savunmamızı gerektiriyor. Sınırımızdaki devletlerin bölünmesi bizi içinden çıkılması çok zor bir girdabın içerisine sürükler. Bizim çok hızlı, etkin, proaktif olabilmemiz şarttır. Önümüzde yaşanabilecek üst yoğunlukta bir harekâta hazır ve teyakkuzda olmamız gerekir. Çok oyunculu ve girift ilişkili bu mücadelede çok fazla istihbarat bilgisine ve çok fazla planlama yapılmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Tehlikeyi sadece Ortadoğu’da değil ülkenin tüm sınırlarında teyakkuz halinde olunmalıdır. Mücadele alevlenerek Afrika’dan Rusya’ya kadar yayılabilir ve biz kara sınırlarımızda ve denizlerimizde tehditlerle karşı karşıya kalabiliriz. Denizlerimizde yaşanabilecek durumlara müdahil olabilmemiz için deniz gücümüze de çok iş düşecektir.

Suriye’nin ve Ortadoğu’nun ateşle imtihanı daha çok uzun süre bizi meşgul edecektir. Türkiye’nin bölgede evet demediği bir oluşumun yaşama şansı çok zayıftır. Zayıf olan bu ihtimalde en kısa sürede bitip tükenmeye mahkûmdur. Bunu Batı bizden daha iyi bilir. Batı medeniyetinin dünyayı getirdiği son nokta işte burasıdır. Dünyanın maddi tarafını görüp sömüren ve acıma duygusu olmayan bir zihniyettir batı. İnsanlığın ve dünyanın bitişini simgeleyen bir değersizlikler dizinidir batı. Olan bitende bir çıkarı yoksa yok oluşa göz yuman bir anlayıştır batı. Batının bu duruşa bir tek hayır diyebilen ülkedir Türkiye. Dünyaya barışı, adaleti, huzuru, mutluluğu, birlikte yaşama kültürünü verebilecek olan kültür bizim kültürümüzdür. Sular bulanmadan durulmaz. Rabbim tüm insanlığa güzel günleri nasip eylesin.