Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ocak '10

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Dünyanın sonunu gördüm. Lapland

Dünyanın sonunu gördüm. Lapland
 

Şimdi moda Lapland. 4 gece 5 günlük Laponya turlarında ilk etap kuzeyin parlayan yıldızı Helsinki. Oradan da Laponya’nın başkenti Rovaniemi. Rovaniemi yazları güneşin batmadığı bir yer. Bu nedenle “Beyaz Geceler” burada da kutlanıyor. Burada Temmuz ayında güneş hiç batmazken kışın da çok kısa süre ortaya çıkıyor. Rovaniemi şehrini dünya, Noel Baba’nın yaşadığı yer olarak tanıyor. Noel Babaya her yıl yüz binlerce çocuk mektup yazıyor. Bu mektupların tamamı okunuyor ve makul istekleri olan çocuklara gerçekten hediye de gönderiliyor. Finliler turistik olarak Noel baba figürünü çok iyi kullanıyorlar. Onunla fotoğraf ve video çektirebiliyor, Noel Baba ile ilgili yüzlerce hediyelik eşyalardan birini satın alabiliyorsunuz. Gerçek Noel Baba (Santa Claus) ise Kaş-Patarada doğmuş, Demre’de yaşamış. Mezarı da Demre’de. Ama ne yazık ki biz (Nicholaos) Klisesi hariç Noel Baba’yı hiç bir ticari, turistik figürde kullanmıyoruz. Rovaniemi şehrini önemli kılan bir diğer neden ise Kuzey Kutup Dairesi'nin (Arctic Circle) şehrin içinden geçmesi. Burada hayatınız boyunca unutamayacağınız etkinliklere katılabilirsiniz. Ör: Kızaklarla yapılan Geyik ve Husky safarilerinde, Geyiklerin ne kadar ürkek ve zarif hayvanlar olduğunu, buna rağmen doğa koşullarına en dayanıklı hayvanlar oldukları için taşımacılıkta da kullanılmalarını normal karşılıyorsunuz. Husky köpekleri ile yapılan safaride ise köpeklerin sizleri çekerken ne kadar mutlu olduklarını görüyor, keyif alıyorsunuz. Kar yürüyüşü ise hava kararınca başlıyor. Ayaklarda raketler olmasa 2m'lik kara gömüleceğiz. Kafamıza bağlanan ve kaybolma ihtimaline karşın alarm tertibatlı led lambaları gece görüşümüzü sağlıyor. Uzun bir yürüyüş sonrası büyük bir gölün ortasındayız. Rehberimiz fenerleri kapattırıp eli ile gökyüzünü işaret ediyor. Yıldızlar ve ay büyük sessizliğin içinden avuçlarımızın içine girecek kadar yakınlaşıyorlar. Büyüleniyoruz. Spontane bir sessizlik hakim. Donup kaldık demek daha doğru olacak. Bu dakikada rehberimiz kuzeyi işaret ediyor. Bu kez tam bir şok yaşıyoruz. Ufukta güneş ışınları var. Dünyanın en tepesindeyiz ve diğer yarım küreden gelen güneş ışınlarını görüyoruz. Çünkü diğer yarım kürede halen güneş var. Bizim için çok enteresan olan bu doğa olayına büyülenmişcesine bakakalıyoruz. Rehber “haydi” diye bağırana dek manzaraya kilitleniyoruz. Herkes birbirine, yaşadıklarının gerçek olup olmadığını sorgularcasına bakıyor. Göl’ü delerek yapılan Buz Balıkçılığı, Kar Motoruyla Kutup Gezisi, Madenlerde değerli taş çıkartmaca, Snow-board, Kar Kayağı veya Kızakla kaymak da burada ki etkinlikler arasında. Bu etkinliklere katılırken -35 dereceye varan soğuktan korunmak amacı ile özel kıyafetler veriyorlar. Benim kar kıyafetim bana yeter diyenler yanılır. Höönigen – Köönigen (şerefe) Bu bölgede 200.000 rengeyiği yaşıyor, 160.000 de insan. Bu nedenle olsa gerek geyik eti en önemli yiyecekleri. Sabah kahvaltıda geyik salamı, sucuğu yerken öğlen ve akşam menülerinde mutlaka geyik kızartma, haşlama veya köftesi mevcut. Kısaca, yemek muhabbetleri geyik muhabbetinden öteye geçemiyor. Diğer yemekleri ise genelde bol kremalı ve yağlı. Yine bu bölgenin soğuğuna karşı koyabilmek amacı ile 70 dereceyi bulan tendürdiyot kokulu içkileri severek bir dikişte içebiliyorlar. Kısa Notlar;
  • Finliler kendilerine Suomi ırkı diyorlar. Yani Urallardan gelme Sami ırkı. Dilleri de (Fince) yine biz Türkler ve Macarlar gibi Ural Altay kökenli.
  • Finliler sizi dinlerken aniden hüüüp diyerek ters ıslık çalabilirler. Panik yok! Bu sadece sizin sözlerinizi desteklediklerinin ifadesidir.
  • Her Finli kızın rüyası güneşin bol olduğu bir ülkede yaşamını sürdürmektir. Umut vermeyin, üstünüze kalır.
  • Finliler utangaçtır. Sizinle konuşurken kendi ayaklarına bakarlar. Daha az utangaçları ise sizin ayaklarınıza.
  • Vaktiniz varsa Helsinki de striptiz club’lara gidin. Buralarda ne Amerikada’ki go-go barların fabrikasyon kokan havasına, ne Paris Pigalle’deki ucuz kokan hareketlere ne de Uzakdoğu’da ki “saldıray”lara rastlarsınız. Boyunuza kadar gelen ince bacakları, bacak bitimini taçlandıran ekseni yukarıda Fin-İsveç poposu, yine bebek poposunu andıran bembeyaz ciltleri, gökyüzüne bakan küçük ve diri göğüsleri, müzikle bütünleşen dansları, cinsellik ötesi bir görsellik, zerafet ve estetik taşımaktadır.
  • Bir de Helsinki’de “buzbar”a gidin. -5 derecede havada, üstüne hava yastığı konulmuş buzdan taburelere oturun, buzdan kesilmiş bara buz gibi bardağınızı koyun, birbirine çarpan titrek dişlerinizle karşıdaki dekolteli kıza gülücük atın (atabilirseniz).
Resimler için… http://picasaweb.google.com.tr/baracudacem/LAPLAND#
 
Toplam blog
: 305
: 4038
Kayıt tarihi
: 23.01.07
 
 

Kayseri doğumlu, 1977'den beri Sektörde (Otel, Çarşı, Yurtdışı Acente, Profesyonel Turist Rehberi..