Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ocak '18

 
Kategori
İlişkiler
 

Dünyaya Mektup

Dünyaya Mektup
 

DÜNYA SEVGİ VE BARIŞ


Ne güzeldin sen Dünya . Ne oldu sana? Sen mi kötü oldun, yoksa seni kötümü yaptılar? Sevmiyorlar insanlar birbirlerini. Hep savaş oluyor ,kardeş kardeşi öldürüyor. İnsanlar yersiz yurtsuz ,çocuklar yetim kalıyor. Komşu komşuyu sevmiyor, öğrenci öğretmenini sevmiyor, işçi patronunu sevmiyor, patron düzeni.

Neden yitirdiler iyilik duygusunu? Ne oldu bunlara? Oyasa ki böyle miydi çocukluğumuzda yıllar önce ne kadar mutluyduk. Belki sokakta ekmek arası yediğimiz sadece Vita yağı idi ama mutluyduk. Okulumuza yürüyerek giderken kışın soğuğunda , ayağımızda lastik çizmeler annemin ördüğü hırkalarla giderken de mutluyduk biz. Anadolu nun ücra köşelerinde on beş günde bir gelen gazeteyi okurken de mutluyduk biz.

Biliyor musun? Dünya. O zaman televizyonun adını bile duymamıştık. Annelerimizin masal anlatırdı bize, bazılarını bilerek, bazılarını da hayalinden. Beraber yatardık kardeşlerimizle. Aynı yatakta koyun koyuna. Ha a çok

Sevdiğimizden mi? Tabii ki bayılmadık bu duruma .Ama zaten başka seçenek yoktu. Herkes bir kardeşiyle yatmalıydı. Başka çare yoktu. Zaten yataklarda şimdikiler gibi marka falan değildi. Yazdan yaza boşaltılak havalandırılan yün

Yataklardı. Kabartılınca kocaman olurdu. Kim önce koşarsa o kabarıklığı indirmek için kazanmış olurdu zevkle.

Zeytinin kıymetini çok iyi bilirdik biz. Tüm akrabaların bir araya geldiği yaz tatillerinde sayılı verilirdi zeytinler önümüze. İster iki seferde ister üç seferde Hakkın o kadardı. Ama doyardık. Allah için. Çünkü zevkliydi kalabalık. Sonra bir sır vereyim mi? Yazın bayağı büyük olsa da, hiç bırakamadım kalabalıkla kahvaltı etmeyi. Kimseyi bulamasam da komşuya seslenirdim ’Ülker hadi gel Kahvaltı edelim’’. Feride sende gel Bilirsin yalınız kahvaltı edemem .. demeyi.

Banyo yapmak çok zordu vallahi. Önce kazan denen şey yakılacak, içineki su soğumadan haftada bir gün yıkayacaklar seni. Tabi su bitmez se. Değil se de haftaya kalırsın. Nerde şampuan şey. Kocaman sabunlar, insanın başını yaracak sertlikte ve gözüne kaçınca köpükler, gözlerinden yaş gelir.

Otobüsle seyahat etmek , zaten işkenceydi. Nerde şimdiki rahatlık. Otobüsler daracık, kişi ya alır, ya almaz. Tabii birde iki koltukta iki kişi yan yana,, gideceğin yolda yirmi saat olunca gerisini düşünme bile. Ha a birde kışın seyahat ediyorsan otobüsün camı donar. Göremez şöför önünü. Şöför, muavini denen adam bağırır. ‘’Yanında portakal, limon olan yolcu var mı’’ diye Durdururlar otobüsü ve çıkar muavin camları limon ve portakalla siler otobüsün. Biraz açılır tabii Ve defalarca tekrarlanır aynı durum.

Giyecek zor bulunur, bulunursa para yoktur. Kardeşin seninle aynı cinsiyetteyse

Sanş lı sın ,sırayla giyersin kırmızı gömleği, siyah eteği. İç çamaşırlarına anneler diker. Sana hangi rengi sormadan. Zaten elde kumaş yoktur. Patiskadan başka,

Patiska denen kumaş serttir. Önceden yumuşatılır, suda bekletilir. Sonra dikilir tek model tek boy.

Yer sofrasında yemek yenir ve tek bir kaptan. Allah için ekmek boldur. sorulmaz evlada sorulmaz sen yemek istersin. Diye. Ne varsa o vardır ve o yenecektir.

Derslerde istenen araştırmalar kütüphane denen yere gidilerek araştırılır, ansiklopedi denen kitaplardan bakılırdı. Çıt çıkarılmadı kütüphanede orada bulunanlara saygısızlık olmasın diye Herkesin istediği kitabı olacak maddi gücü olmadığından, kütüphaneden alınır, okunur ve gününde iade edilirdi.

Sinema denen şey zaten yoktu çoğu yerde var olan yerlerde ayda bir değişirdi filimler.

Evlilikler görücü usulü olurdu. ’’kız görmeye gidilirdi. önceden haber verilerek. Beğenilirse talip olunur, sonra tanışılırdı ailelerin yanında.

Mektuplaşılır dı o zaman ve nameler yazılırdı sonunda. Anı defterleri vardı eskiden ‘’sepet sepet yumurta ,sakın beni unutma’’ diye biten

Kartpostallar atılırdı, çeşit çeşit bayramlarda önceden alını, zarfla nır ve postaya verilirdi.

Sevgililer birbirine mektup yazarlardı .Duygularını anlatan. Hasret kokan, özlem kokan. Aynı şehirde olsalar bile hasrettiler birbirlerine .Kavuşacakları günü beklerlerdi., hayal kurarak. Elleri birbirine değse ‘’ pardon’’ derdi delikanlı.

Ve bütün bunlara rağmen ne kadar mutluyduk ne kadar sevecen: ümitle bakardık .

NE OLDU SANA DÜNYA?

Sokaklarda istemediğin kadar yiyecek, içecek .Her çeşit zeytin. Ayağında en iyi ayakkabılar, çeşit çeşit . Her oda he boy televizyon, sayısız kanallar, internetten gazete okumalar, masal cd leri her dilde. Herkes için ayrı oda ayrı yatak. Kahvaltya evde yapmaya de gerek yok zaten dışarda kahvaltı etmek moda çocuklar her daim hazır. Çeşit çeşit şampuanlar. Kremli kremsiz. Otobüse kim biniyor şu zamanda .Her yere uçak var gidilir mi? Köye otobüsle

.Kardeşinin elbiselerine de gerek yok artık varsa da alınıyor herkese, yoksa da.

Renk renk , boy boy

Ne de olsa kredi kartları var artık.

İç çamaşırı, ithal değilse giyilmiyor .Yeni moda ‘’ Ay seninki son gelen markadan değil mi?’’ diye dalga geçiliyor birbiriyle.

Herkese ayrı yemek, istediği oda da ,istediği koltukta. Yok artık öyle toplanıp yemek saatlerinde hem yemek yiyip hem sohbet etmek.

Dersleri iki dakikada hallediyoruz zaten internete girdin mi hepsi hazır. Kitap okuyup ta ne yapacağız. Bir dolu bilgisayar oyunları var. Çok ta renkli: Ve tek başına oynana biliniyor. Arkadaşa gerek yok

Sinemaya gitsek de olur gitmesek de. Zaten o kadar çok flim çekiliyor ki .Her yerden seyredebiliyoruz.

Ve sevgili yapmak moda şimdi ‘’Kaç tene sevgili yaptın’’ çok önemli sevgili yapmak. Ne değer bilmek var, ne kaybetmek korkusu ‘’yeni bir sevgili yaparım ‘’ çok trend.

BİR KERE DAHA SORUYORUM DÜNYA

Her şeyi plan insanlar neden mutsuz, neden isyankari Neden hep kin, neden hep nefret.

NE İSTİYORLAR DAHA DÜNYA, NE İSTİYORLAR.

 
Toplam blog
: 31
: 828
Kayıt tarihi
: 26.02.12
 
 

Ben bir memur çocuğuyum. Babamın mesleği gereği eğitimimi Anadolunun çeşitli illerinde tamamladım..