Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Aralık '13

 
Kategori
Kitap
 

Dünyaya Orman Denir!

Dünyaya Orman Denir!
 

Doğa, mücadele edilmesi gereken, anlaşılması ve uyum sağlanması güç, bunları başaranın da survivor ilan edildiği neredeyse bir paralel evren. Oysa ki içine doğduğumuz insan işi kentlerimize sorgulamaksızın uyum sağlamak bunun yanında ne de kolay! Aslında tıkandığımız nokta kolaylık veya zorluk kıstasları değil, günümüzde neyin sıradan ya da normal sayıldığı. Uyum gösterme işte bu noktada devreye giriyor. 

Büyük şehirlerde yaşayıp neredeyse her şeyinden şikayet ediyoruz. 70-80 duraklı otobüs hatları arasında gidip geliyor, şehrin kendine yetecek besin üretememesinden dem vurup bir depremde tuzla buz olmasından korktuğumuz evlerde yaşıyor, zamanın nasıl geçtiğini -hiç de iyicil olmayan şekillerde- bir türlü anlamıyor, bir de bu hali sürdürebilmek için sürekli kazanmak zorunda olmanın baskısı ile günleri adeta tüketiyoruz. Aslında zoru başarıyoruz, değil mi? Emin olun öyle. 

İstanbul gibi suyu Melen çayından getirilen - ve bununla da gurur duyulan -, bostanlarını bir bir yok edip üretici ile arasına koyduğu mesafe sayesinde marketlerden aynı ürünü %700 farkla temin edilebilen, trafiğine çözüm olsun diye bir köprü daha yapılıp canım ormanları yok edilen, dağı taşı imara açılan, o imarlar nedeniyle neredeyse mikro klima değişikliklerinin gerçekleştiği bir şehirde yaşamak, gerçekten yaşamak mıdır?

Ursula K. Le Guin, 1972 yılında yazıyor şimdi içinde yaşadığımız distopyayı. Yazıldığı dönemde ABD'nin Vietnam savaşı politikasına dair göndermeler yaparken, seneler sonra benzer 'denklik'lerin yaşanacağını ne kadar hesaba katmıştı bilemiyoruz. Kurguda iki gezegen söz konusu. Arz gezegeninin, Yeni Tahiti'ye kendi 'medeni' yaşamını götürmek ve bunun için de ihtiyacı olan alanı yaratabilmek için her tarafa yayılan düzensiz ormanlardan bir an önce kurtulma girişimleriyle başlıyor anlatı. Arz'ın feci şekilde oduna ihtiyacı vardır, zira doğal kaynakları olabildiğince tüketmiş bir medeniyettir söz konusu olan. Öyle bir tüketme ki kendi gezegenlerinde yalnızca robot geyikler gören Arzlılar, Yeni Tahiti'de avlamaları yasak olan kırmızı geyiği gördüklerinde çok heyecanlanır ve o heyecanla çılgınca bir ava girişirler misal. Arz'da birşeylerin tükendiğinin elbette farkındadırlar, ama bu farkındalık onların yayılmacı bir tüketimciliğe sevketmenin ötesinde bir politika geliştirmelerine vesile olmamıştır. Tüm politikalarının merkezinde insan vardır. Kulağa ilk etapta hoş geliyor değil mi? Ama bizim gezegenimizde de olduğu gibi her şey insanın etrafında değil, olsa olsa insanla birlikte dönmektedir. Şeyler arasında kurulan hiyerarşi, kaçınılmaz sona adım adım götürmekten başka bir şeye hizmet etmemektedir.

Le Guin'in yarattığı gezegende, Arz'ın götüreceği medeniyete fiziksel yer açmak için katlettiği Orman ile Dünya aynı kelimeye karşılık gelmektedir: Athshe. Yerel halk için bu denli 'anlamlı' bir çağrışımın, kolonici anlayışın 'Yeni Tahiti' adlandırmasıyla karşı karşıya olması dahi çatışmanın içeriğine dair önemli bir göstergedir. Dünyası/Ormanı yok olma tehdidi ile karşı karşıya kalıncaya kadar şiddet, savaşma ve öldürme ile tanışmamış olan insanlar şimdi medeni insanların yöntemiyle karşılık vermek zorunda kalmıştır. Bu karşılaşmadan arda kalan ne olacaktır, kurtarmaya çalıştıkları Dünya, başarsalar dahi ne denli kurtulabilecektir türevi sorular ise okuyanın aklında uçuşmaktadır.

Kurguyla bugünün dünyası arasındaki geçişlerde doğa için verilen mücadelenin, artık yokedişin geri dönülmez noktaya geldiği kentlerde değil de daha ilk müdahalenin gerçekleştiği kırsal alanlarda boy göstermesinin ne kadar anlamlı olduğunu farkettim. Kentlerde gitgide yabancılaşıyoruz doğal olana. Değerinden çok 'ederi'ne odaklanıyoruz anlamlı kıldığımızda da. Oysa anlam dünyamızla azıcık oynasak, bütünün bir parçası olma halimizle, bunun güzelliğiyle yaşasak anlarımızı insanlık için küçük olsa bile kendimiz için oldukça büyük bir adım atacağımız kesin. 

'Anlam dünyamız da hayallerimizin ufku da yaşadığımız kadar' diye hayıflananlar, Dünyaya Orman Denir deyip bir cümle ile çağrışımları peş peşe dizen Le Guin'den birkaç doz almak size çok iyi gelecek!

Ursula K. Le Guin
Dünyaya Orman Denir
Metis Yayınları
130 s.

 
Toplam blog
: 18
: 1422
Kayıt tarihi
: 17.01.13
 
 

İstanbul Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler bölümünde okudu, öğrenci olmaya yüksek lisans pr..