Dürüst ol canımı ye

DÜRÜST ADAMIM BEN.
BEN ÇOK DÜRÜST ADAMIM.
BEN HEM DUYGUSAL HEM ÇOK DÜRÜST OLDUĞUM İÇİN ACI ÇEKMEKTEYİM.
DÜŞMAN OLSUN BAŞIMI YARSIN; DERT ETMEM, DÜRÜST OLSUN YETER…

(Sayın Ege Cansen tarzı dürüstlük bildirisi)

“DİKKAT! Sevgili halkım dürüst politikacı arıyor...”
***
Bir ben miydim sınıfta kopya çeken?
Bir ben mi kaldım vergi kaçıran?
Sanki benden başkası yok kafayı çekip araba kullanan?

Ne olmuş bir çatı katını kaçak çıktıysak? İsteseydim izin mi vereceklerdi sanki?
Ne olmuş yani denize bakan hazine tepesine bir yazlık kondurmuşsam?
Bir ben mi bitireceğim devletin toprağını, dağını taşını?
Bahçesiz yazlık mı olur? Az biraz da çevirdik işte; organik takılacağım biraz.
Devlet geldi de önüne domates hıyar mı doğramadık yani?

Kime ne zararı olmuş ki kaldırımın altını kazıp bodrumu biraz genişletmişsem?
Millet kaldırımı söküp bodruma merdiven indiriyor be!
Yüklenme bana; ben son sıradayım arkadaş; dürüst olacaksın bana dürüst! Bir ben mi kaldım kaldırımı zincirleyip araba parkı yapan?
Gelme üstüme, bozarım fiyakanı; aha işte seçimler de geldi çattı.

Ne yani faturayı tam alıp da KDV mi ödeyelim? Benim aylığıma KDV ödeniyor mu? Tabi hiç ödemeden de olmuyor. Garanti için fatura lâzım; birazcık ucundan kestiriyorum işte. Bir bana mı kaldı koskoca KDV?
Benimle uğraşma; sıkıyorsa büyük kaçıranları yakala.
Hiç mi giderleri şişirmeyeceğiz?
Hiç mi eski mercimeği parafinleyip parlatmayacağız?
Biber küf yapmış, atalım mı yani? Yazık değil mi onca emeğe? Aç mı kalalım yani? Yıkayıp yağlayıp kurutunca mis gibi oldu işte!

Memur olduysak devlete köle olmadık ya! Hiç mi işten kaytarmayacağız?
Bana dürüst ol; benden yana mısın değil misin bileyim. Kafamı kızdırma, vallahi veririm oyumu muhalefete!
Ne demek “oyunu dürüst politikacıya ver”? Ben dürüst değil miyim yani?
Ne demek “işine gelmese de gerçeğe oy ver”? Tabi, senin işine geliyor di mi uyanık!
Alma ahımı, acımam gömerim seni sandığa...

Yok, kollamayacak mıyız ihalede hemşerimizi?
İyi valla, kayırmayalım da işsiz mi kalsın adamlarımız?
Yok daha neler! Haksız diye sırtımızı mı dönelim dostumuza?
Niye demiş ki atalar o zaman, “Dost kara günde belli olur” sözünü?
Beni yarı yolda bırakmayacaksın; dürüst olacaksın bana.
Ben dürüstçe verdim oyumu sana; sen de dürüst ol bana.
Arkamda dur, haklısın de bana.
Üstüme gelme, geçirmem barajı…

Yanık izmariti atmışım pencereden; sana ne? Dürüst olalım şimdi, var mı sana zararı?
Pikniğe gitmişim, mangalı yakmışım; çekmişim rakıyı; kafam olmuş duman; ben eve dönerken birazcık orman yanmış diye keyfimi kaçırmayacaksın benim.
Dürüst olacaksın; benim oyumla orada durduğunu unutmayacaksın.

Benim fıstığımı, fındığımı, çayımı, domatesimi, yumurtamı, patatesimi hatta maydanozumu teşvikli alacaksın, halka ucuz satacaksın.
Bu küflü, bu çöplü, bu kırık, bu çürük demeyeceksin; ne getirmişsem tartıya peşin tavan fiyatıyla ödeyeceksin.
“Köylü milletin efendisidir” demişsen, dürüst kalacaksın sözüne.

Dürüst adamın ben; benim çıkardığım gaz bile ne yediysem o kokar.
Ağzıma gelince, benim ağzım hiç bakla kokmaz; iyi de laf yapar ağzım; benim lafları yiyen mahalle halkı kesin size atar oyları.
Gırtlağımdakileri karıştırma. Sen de dürüst ol, atıver devlet kesesinden bir şeyler.
Unutma dürüst olacaksın; önce bana, sonra başkalarına.
Allah için dürüst olalım şimdi; hakkım olanı istemiyorsam namerdim.
Ben politikacının benim gibi dürüst olanını severim….

Muharrem Soyek