Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Şubat '07

 
Kategori
Psikoloji
 

Dürüstlük, ya da...

Dürüstlük, ya da...
 

Olur ya... Yalanı hiç sevmezken, yalan söylemeseniz de, yanlış bir anlamaya sebep olduğunuz için bir anda kendinizi sorgulamaya başlarsınız. Aldatıyor muyum diye sorarsınız kendinize... Aslında öyle bir niyetiniz olmamıştır ama ortaya çıkaramadığınız bir düşünce, dile getiremediğiniz bir anlam sizin doğru algılanmanıza engel olmuştur.

Bazen yerinde ve zamanında doğru cümleyi kurmadığınız için kızarsınız kendinize. Hayıflanırsınız, "hayır... aslında öyle değil" demek istersiniz... Ama tren çoktan kaçmıştır. Bir kez daha aynı fırsatı yakalayamayacağınızı bilirsiniz... Bu daha çok ezer içinizi...

Bir fırsat yaratmaya çalışırsınız. "işte şimdi doğrusu ortaya çıkacak" diyebilmek için... Resmen kıvranırsınız... Nasıl bir zemin oluşturursanız oluşturun, kendinizi doğru ifade edeceğiniz, derin bir "ohh" çekeceğiniz o an yine de bir eğretilik olacağını hissedersiniz...

Eğretilik de içerse, kendinizi ifade edebilmenin huzurunu taşıyacaksınızdır içinizde. Çünkü yalan söylememişsinizdir, geç de olsa doğruyu su yüzüne çıkarmışsınızdır. Yanlış anlaşılmak pahasına hem de...

Aldığınız bu risk, karşınızdakine sizin çelişkili bir kişilik olduğunuzu düşündürebilir. Sizi yanlış tanıdığını düşündürebilir. Pek çok insan, yakınında kusursuza benzer insanlar görmek ister. Kendinizi ifade ettiğiniz insan, siz gerçekliğinizi ortaya döktüğünüzde sizin de kusurlu olduğunuzu düşünerek sizden uzaklaşabilir.

Ya da tam tersi... Siz bir yanlış anlamaşyı gidererek, aynı zamanda bedeli ne olursa olsun dürüstlüğünüzden taviz vermeyerek "işte ben buyum" dediğinizde daha bir kıymetli olacaksınızdır.

Bütün bu detayları defalarca gözden geçirirsiniz... "Bu yanlış anlamayı gidermek bu kadar önemli mi? " diye sorarsınız kendinize... Öyle çok yanılgılar var ki... Bir kişi daha sizi yanlış tanısa ne olur? Söylemeseniz, sizi algıladığı gibi bilse, ne kaybedersiniz, ya da o kişi ne kaybeder... Aman... Bu da böyle yamru yumru bir ilişki olarak kalsın... Hem iyice berbat olacak belki, iyice çirkinleşecek durum. "Karmaşamla kendimi küçültmenin ne manası var..."

Herkes bazen pembe yalanlar söyler... Ki ben yalan söylemedim, sadece doğru bir şeyi söylememe gafletinde bulundum... "

Sonra kendinize başka bir şey sorarsınız... Benim cümlelerim neden var? Ben içimden geçenleri söylemeyeceksem, bir şeyleri açıklığa kavuşturmayacaksam nasıl dürüst olabilirim? Hem de bu kadar istemişken...

Kendi kendinize girdiğiniz bu savaş, yiyip bitirir sizi... Artık sizi ilgilendiren, karşınızdakinin sizi nasıl algıladığı değildir. Sizin kendinizi bundan sonra nasıl algılayacağınız... Arkanıza yaslanıp oturduğunuzda ya da yastığınıza başınızı koyduğunuzda içinizin rahat olup olmayacağı ilgilendirir... Çok kolayca düzeltebileceğiniz bir duruma, hiçbir engel yokken el koymadığınız için, sizi küçülten "çaresizliğiniz" ilgilendirir.

İşte bunun için dürüstlük istersiniz kendinize, ödül olarak. Hak olarak... Hayatınızın geri kalanı için, ne olmak "istediğinizi" ve ne olmak "istemediğinizi" bir kez daha hatırlamışsınızdır.

Dürüstlüğünüz ve siz... Gurur duyarsınız...


Her şeye rağmen... Hafiflemişsinizdir...

 
Toplam blog
: 68
: 931
Kayıt tarihi
: 30.12.06
 
 

Yazmadan duramaz. Öğrenmeden duramaz. Sevmediği yerde durmaz.   ..