Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ekim '08

 
Kategori
İstanbul
 

Düş bahçesinde İstanbul’u yaşamak (Hıdiv Kasrı)

Düş bahçesinde İstanbul’u yaşamak (Hıdiv Kasrı)
 


İstanbul; birçoğumuza göre, yaşanabilecek en ideal şehirlerden biri. Her imkânı insanın ayaklarının altına seriyor. Saçları ağarıp, yüzüne ilk kırışıklık İstanbul sokaklarında düşen birine, “ben bu hayata doydum” deme fırsatını veriyor. Ancak bu fırsatı verirken de insanın canını okuyor. Sabahın ilk saatleri ile başlayan ve gece yarısı bile devam eden trafiği, insana sessizliği bile yadırgatacak kadar alışkanlık yaptıran gürültüsü, oksijeni bol olan bir yerde bir kaç gün kalsanız hasta edecek kadar bağışıklık kazandıran kirli havası ile insanların birbirine karşı hoşgörü yeteneğini kaybetmeye başladığı bir şehir nihayet. İstanbul, zorlu ve bir o kadar da insanı yoran bir şehirdir.

İşte bizler böyle bir şehirde, bütün bir gün ve hatta hafta boyunca; yoğun, tempolu ve belki de biraz stresli bir atmosferde çalışıyoruz. Bu koşuşturmanın içinde insan yaşadığının farkına bile varamadan ömrünü tüketiyor. Oysa insanın yitip giden hiçbir günün ardından kayıp diye bakmayacak şekilde yaşaması gerekiyor. İşte insanın yaşarken canını okuyan bu şehir bize bu imkânı da veriyor. Nasıl mı?

Bu şehrin düş bahçelerinden birisi olan Çubuklu korusu ile!

Anadolu yakasında Kanlıca sırtlarında yer alan ve 1900’lü yıllardan beridir büyük bir özen ile bakılan koruluk alan; İstanbul’un tüm sorunlarından uzak, ille de hayat diye haykıran sıra dışı bir mekândır. Koruluk alanın tam ortasında “Hıdiv Kasrı”, kasrın etrafında da birkaç tane çay ve kahve içilecek bahçe, bunların da etrafında bir yürüyüş parkuru yer alır.

Abbas Hilmi Paşa 1892 yılında babasının ardından henüz 18 yaşına bile girmeden Mısır Hıdiv’i (Mısır Valisi) olur. 1903 yılında Çubuklu sırtlarında 2 yalı satın alır ve daha sonra yalıların arkasında kalan koruluk alanın da tamamını satın alarak 1907 yılında o dönemin ünlü mimarlarından olan İtalyan asıllı bir mimara, devrin moda mimari özelliklerine uygun bir biçimde bu köşk yavrusunu yaptırır. Dünyada benzeri olan tek kasırdır. Diğer eşi Mısır’da Nil Nehri kıyısındadır. Kasrın bahçesindeki ağaçları Hıdiv Abbas, tek tek kendi eli ile dikmiştir. Koruyu gezerken Hıdiv Abbas tarafından o yıllarda dikilen ağaçları göreceksiniz. Ağaçların her biri oluşturulan soy kütüğüne kayıtlıdır.

Türkiye'nin ilk kalorifer tertibatı ve ilk asansörü gibi teknik özelliklere sahip olan Hıdiv Kasrı, hafta içi “kafeterya ve a'la carte”, hafta sonu “açık büfe ve kafeterya” olarak hizmet vermektedir.

Kendinize bir düş bahçesi arıyorsanız eğer, ben sizlere bildiğim bahçelerden birinin adresini veriyorum. Hafta sonu brunch keyfi yaşamak için gelin. Biraz da şanslıysanız eğer, İstanbul’un en büyük lale bahçesini(mevsiminde) ya da gül bahçeleri ile binlerce adet mevsim çiçeğinin bezediği bahçeleri izlerken keyifli bir nağme ile şakıyan bülbüllerin seslerini duyacağınızdan kuşkunuz olmasın. İstanbul Boğazı’nın muhteşem manzarasını seyretmeye doyamayacaksınız. Oturun boğaza karşı ve rüzgâr bedeninizi sararken; bakışlarınızın önünde akıp giden boğazın, aklınızı meşgul eden ve sizi yoran düşünceleri alıp götürmesine izin verin…

Bu keyfin ardından, kendinizi koruluğu dolaşan parkurun yollarına bırakın. Ağaçların yapraklarından çıkan sesleri dinleyin. Toprağın kokusu ile harman olan yeşilin kokusu içinize dolduğunda yaşadığınızı hissedeceksiniz. Ne kadar hızlı yürürseniz yürüyün, hatta koşun; burası sizin zamanı asla yakalayamayacağınız yerlerden! Yeşilin bakışınıza vereceği huzur sayesinde bugüne kadar yaşadığınız en stresli günü bile unutacak ve bir daha asla hatırlamayacaksınız. Eğer bu güzellikleri bırakıp ta evinize dönmeyi başarabilirseniz korkmayın ve üzülmeyin. Korulukta dolaşırken üzerinize sinecek koku bir süre daha sizinle olacak…

Bu arada boğaz sırtlarında koruluk bir alana geldiğinizi unutmayın. Akşamları hava serin oluyor. Ağaçlık alanlarda da börtü böcekler olabilir. Ona göre giyinmeyi de ihmal etmeyin.

Hoş bir hafta sonu dileği ile…

 
Toplam blog
: 66
: 5959
Kayıt tarihi
: 22.07.06
 
 

Anadolu benim, ben de Anadolu'nun canıyım!   ..