Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ağustos '16

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Düş'ler dünyasında; dünü bilmeyenler, yarını ne bilir?!

Düş'ler dünyasında; dünü bilmeyenler, yarını ne bilir?!
 

Düşler Müzesi girişi


Matematik öğretmenliğinden emekli olan Ayhan Çetin öğretmen, doğduğu ve okuduğu köyü, hiç bir zaman unutmadı. İşim bitti diye eleğini duvara asmadı. Emekliliğinde, hasret duyduğu köyüne dayanamayıp köyünü bire bir kopyaladı Ve şimdi onu sergiliyor yıllar yılı.

Elleriyle, göz nuru ile köyünü kopyaladığı sergisini, bir müze haline getirmiş. “ Geleneklerimiz ve göreneklerimiz” ana temayı teşkil ediyor. Ve şimdi de iftiharla halka açarak “ İşte benim köyüm” diyor. Yıllar boyu köyünün hem delisi, hem bileyicisini, hem falcısını, hem esnafını, hem esansçısı, hem yağmurcusunu elleriyle çizdi, giydirdi, köyün meydanına salıverdi.

Konya’nın Akviran Köyünden kesitleri, maharetle bizlere, eşi Nazmiye Hanımla birlikte  sunan Ayhan Çetin Öğretmen, esasında kendi hayatını  kopyaladı..

YOLUNUZ DÜŞERSE, GİDİN:Selçuğa varınca, Kuşadası yolunun daha ilk kilometrelerinde adaya sapan yol ayrımını geçince, sağ taraftaki bu yeri, göreceksiniz. Çetin Öğretmen Konya Akviran’ın 1950 yıllarına ait kesitler sunarken, bir senfoni yaratmış. Köyün ahalisi, hep birlikte köyün anatomisindeki yapı taşlarını oynuyor. Birebir aynı bakkal, aynı berber, aynı sünnetçiyi ortaya koymuş Ve bu gün sağsalar, o insanlar mesleklerini hala yapıyorlar, müzedeki gibi. Bu müzeyi görmelisiniz. Giriş 6,5 lira. Kıyafetleri, aksesuarları Nazmiye hanım yaptı. Mizansenler eşinden. Müze 16 yıldır açık.

GERİ GELMEZ O GÜZEL GÜNLER:Ege de bir dağ var. “Giden gelmez” Dağı derler. Bu müzedekiler de “Geri gelmez, şimdi o geçen günler” dedirttiriyor.

Ama, gece olup müze kapandıktan sonra, içindeki köyün nalbantçısı, demirini yine dövüyor. Marangozu testeresiyle bir şeyler kesiyor. Köy hayatı aynen devam ediyor.

Köyün berberi, köyün delisi, köyün yağmurcusu, ayakkabı tamircisi, kalaycısı esansçısı, köyün düğünleri, kız kaçıranları, hepsi hepsi sahne alıyor el ayak çekilince.

Yağmurcu  eşantiyon yağmurlarım var diye bas bas bağırıyor. Ahmak ıslatanı, sicim gibi yapanı, çisentili olanından dem veriyor. Mallarım  muhayyerdir demeği de ihmal etmiyor.

Sırtını ayıya çiğnetip, sızılarını hafifletmeğe çalışanlar da sahneye çıkıyor, diğerleri gibi. Fal  bakanlar, süslü camekan kutu içinde kokular satan esansçı bağırıyor  köy sokaklarında “Esanssss…Esansçı geldi, esansçı” sesi, yankılanıyor. Dibekte bulgur döven genç kızlar, dedi kodu yapıyorlar. Fal bakanlar namlarını sürdürme çabaları içinde görülüyor.

HÜZÜN VE MUTLULUK İÇ İÇE:Ayhan Öğretmen, bugün 75 yaşında. Yaşarken hep bu köye dönük insanların hallerini tekrar yaşadı.Çocukluğuna geri döndü. Çoğunu tanıyor zaten.“Sanki görüyor gibiyim onları. Çok hakları vardır üzerimizde. Çoğu yaşamıyor ama..." diyor, hüzünle.

Mazi, onlar için bir ‘’Yaşanmışlık’’ tır. Hem de sapına kadar!.’’Eskiye mazi, yenmişe de kuzu derler!’’felsefesinin arsızlığını, tiksindirici bulurlar. Hayatları boyunca da bu söylemlerden hep uzak durmuşlardır.

Çocukluklar..Çocukluklarımız. Bir daha ele geçmeyen en büyük varlığımız. Saklambaçlar, imeceler, birdirbir’ler, safariler, kına geceleri, ibibik kuşlarının ötüşleri, uçurtmalar, topaçlar, saat kaç oyunları, evcilikler.

Burada her şey var köy yaşantısından derlenmiş :’’Harman yeri, kilim dokuma, ayı oynatma, yağmur duası, değirmenci, kurşun dökme ve unutulan adetlerimizin hepsi mevcut. Kış hazırlığından, imece’ye, cenaze işlerinden yağmur duasına, bulgur çekiminden yayla hayatına kadar her konu, figürler ve maketlerle biblo gibi ortaya konmuş sergileniyor. Bir konuşuvermedikleri eksik. Ha, unutuyorduk. ‘’Köyün delisi’’var mıydı? Bilemiyoruz. Gözümüze çarpmadı. Olsaydı bile, epeydir  bu sergi duruyor.Çoktan akıllanmıştır şimdiye dek!

Bu müze çok şey ifade ediyor. Çok düşündürücü. Felsefe var içinde. Psikoloji var. Ruhbilim var, sosyoloji var. Aksesuar, takı, dekorasyon, moda, çevre bilinci, ekolojik hayat, hayvanlar alemi, el sanatları, maket yapım ve mizah var. Kısacası, bizim ‘’Pek meşhur ‘Mb’un kategorilerine yakın artıları var.

BİZİ “BİZ YAPAN” MAYAMIZ:  Kültürümüzün başlangıcı olan, sonra da işi ‘’Nostalji’’ ye dayadığımız köy yaşamı. Şehirliliğe terfi ettikten sonra ancak ve ancak ‘’Köy ekmeği, köy tarhanası, köy salçası, köy yoğurdu, kete’si ve bazlaması’’ ile andığımız, unutamayıp avunduğumuz, bulunca sevindiğimiz değerlerimiz.

DÜNÜ BİLMEYEN, YARINI NE BİLİR? Kısacası köklerimiz ve onun zenginliklerinin yanı sıra saflığı, temizliği, kirlenmemişliği ile yaşamımızda oluşturduğu kıymet bilirlik. Şimdi geriye, bunlar kaldı tabi.Ulu Atatürk:‘’Köylü efendimizdir’’ derken şunu da ekledi: ‘Geçmişini hatırlamayan uluslar, yok olmağa mahkumdurlar’’Öyle ya!

ZİYARETÇİ DEFTERİ: Şunlar yazılı ayrıca: Yaşar Kemal:’’Çetin, kültür köyünün her şeyi güzel’’, Kültür Bakanı Koç:’’Çocukluk günlerim tazelendi’’, Hilmi Özkök:’’Geçmiş yazılır, resimlenir. Siz bunu çok aşmışsınız. Yaptığınız şey gelecek nesillere büyük armağan’’, İzmir Valisi Yüksel:’’Geçmiş ile gelecek arasında köprü kurmanın en güzel örnekleri’’ Ali Aysun Kocatepe: ‘’Yaratıcılığınız ve sanatçı kişiliğiniz önünde saygı ile eğiliyoruz’’, Tayfun Talipoğlu:’’Emeğine, yüreğine, geçmişi unutmadan geleceğe dair sunduğun ‘’Ufuk’’için teşekkürler’’…

O köy herkesin köyü. O köy bizim köyümüz.

 

 

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..