- Kategori
- Gündelik Yaşam
Düş yakamızdan!
Görünmez bir elsin sanki, hayatımızı cehenneme çeviren. Öyle ki doğumla başlıyorsun, ölünce bitmiyorsun. Nasıl bir iştahsa bu kana doymuyorsun, eziyetten bıkmıyorsun, biz öldükçe büyüyor, biz acı çektikçe daha da semiriyorsun. Tatlı canımızdan usandırıyor, umutlarımızın üzerinde zıplıyorsun. Yorulmuyorsun, bıkmıyorsun.
Gencecik fidanlarımızı Kore'lere, Kıbrıs'lara, Afganistan'lara; şimdi de Lübnan'lara, Irak'lara gönderip katlediyorsun.
Bizi sağcı-solcu,Kürt-Türk, Alevi-Sünni yapıp birbirimizi boğazlatıyorsun.
Oğullarımızı kapkaççı, tetikçi, katil yapıyorsun.
Analarımızı televizyonlarda sabah soytarısına çeviriyorsun.
Çocuklarımıza işkence yapıyorsun, kaybediyorsun, vuruyorsun, idam ediyorsun.
Bizi evlerimizden kopartıp; ya dağa çıkartıyorsun, ya da kışlaya kapatıyorsun. Kolumuzu bacağımızı, gözlerimizi, hayatlarımızı alıp birbirimize kıydırtıyorsun.
İşsiz bırakıyorsun, sömürüyorsun, eziyorsun, alıyorsun, satıyorsun, kiralıyorsun.
Aç-susuz-evsiz-ilaçsız koyuyorsun.
Aşklarımızı hançerliyorsun, sanallaştırıyorsun, kanımıza ihanet bulaştırıyorsun.
Başka neyimiz kaldı alamadığın, kıramadığın, vuramadığın? Söyle; kimsin sen, başka neyimiz kaldı da istiyorsun? Yakamıza nasıl yapıştın ki, bir türlü düşmüyorsun...