Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Aralık '15

 
Kategori
Deneme
 

Düşlerin rengi mutluluktu

Düşlerin rengi mutluluktu
 

Düşlerimin rengi mutluluktu ve mutluluğun resmi sen daha ötesi yok bilirim ben.


Geceme hüzzamlı bir aşkla donanmaktı hayalim. Körlüğümü kör eden gecelerim kaldı avuç avuç düşlerimde. Ne düşer ki payıma zifir sessizliğinde yanık yanık bu gönül endamında. Yâr yardı, yaraladı, yarınsız bıraktı yüreğimi, ben; sen kanadım her an. Sen, karanlığımı yakan kıvılcımlarınla aldırış bile etmezken kör kuyularda körelen susuşların sadece kendi gözlerimde gözyaşlarımla yankı buldu gecelerime. Alnıma yazılan yazgılarımla o mabedi giysiyi giyinmişken yüreğime sürdüğün hayali ömrü iliklemişken damarlarıma yalnızlığına nakış nakış sen örüyorum gözyaşlarımla.  Sen başıma gelen en güzel düş iken sen beni düşlerinden düşürdün suskunluğunla. Ne leyla oldum sana ne de ben sana mecnun çünkü ben ikisinde istemedim biz olup giyinelim istedim. Senin kıyılarında bile yaşamayı göze alırken sen uçuruma atıp canlı bir ceset bıraktın ruhumda. Gel sende gelmesen de her zaman yerin başköşemde ne yaparsan yap o vefayı kabul edecek kadar divaneyim ve sana tutsağım. Bir fasıl içimde sen yaşarken, ürkek bir bekleyişin kıpırtılarıydı bakışlarına süzülen. Düş dediler; aşkının, sevginin, yüreğinin, kalbinin peşine ve mutluluğun rengine karışırsın o zaman dediler. Bir kıvılcımdı içimde sana kol kanat geren yalınsız ve sade bir sevgiydi.  Sen kedine yakındın benden uzak kaldın bir çırpıda. Hiç mi bir dal olmadım içinde tutunacak kadar. Bir adam istedim ömrüme ömrünü ekleyecek kadar. Ömrümde bir kucak dolusu çiçek almamıştım hayatımda. Ömrümce saklamak istedim ama olmadı uzaklığın için ve ukde kaldı içimde saklayamadım diye. Öyle bir edayla tutkuyla yol aldım ki sana gözlerim hep senin peşindeydi nefesinin duruşunun bakışının her şeyin. Aklım hayalim almıyor böyle suskunluğa ve sessizliğe. Ne yanıma dönsem her ne yapsam aklımda düşüyorsun dört yanıma sen bakıyorsun bakışlarıma hep.  Baktığımda gülüşüne yastayacak, seslendiğimde omzuna koyabilecek bir baş istedim.  Zekilik nedir bilirim hepsi sevginin içinde yüzer dağlanır bakiye yol alır giderim ömrüne. Güneşim ol istedim ve ben ay, yıldızımızda sevgimin ve aşkımızın meyvesi olsun istedim.

Bir baba istedim bakışlarından ömrüme yansıyan bir yiğit olsun istedim.  Öyle bir baba olmalı ki kızımın ve oğlumun yiğit babası olsun istedim. Baktığımda oğlumla kapış kapış olsun ve ben onların tatlı bir boğuşmalarını seyreylemek istedim. Bir kızım olsun istedim yiğidimin ikinci sevgisini aşılasın istedim, gülüşlerinden dökülen ben olayım diye.  Sevgimizle büyüyecek bir can olsun baktığımda sen var gibi uyuduğumda senin kalbinde nefes alır gibi. İstedim işte mutluluğun rengini istedim belki çizemem resmini ama hayalini kurmak ve yaşamak istedim. Düşlerim askıda kaldı belki de kederin bir gamıydı bizimkisi. Ya çok şeydi ömrünün hikâyesi ya da yokluktu bizimkisi. Ne isteyebilir ki diye sorgulasam kendimi aslında çok şeyde değildi olması gerekendi.

Gerçeklerin gözleri kamaştıracağı kadar derin ve mütevazı bir hayattı. Başarının sırrı ne deseler ve bunu çok iyi çözdüm sağlıklı bir sevgi ırmağında yaşamaktı. Hepten öyleydi kaybettiğimden anladım. Öyle günler geçti ki çocukken gözlerimin önünden ve her bir adım attığımda korkutuyordu insanı iliklerine kadar titretiyordu. Ve her defasında dileğim ömrüme baki kılan bir kul olsun istedim. Ne olduğu değil ne olacağı ne kadar olacağı benim yanımda o önemliydi. Aşk bedende değil, giyimde değil, özlü sözde de değil, aşk servette değil, aşk olmadığın kadar olmaktı onda, yaşamadığın kadar yaşamaktı onu bakışlarında, gülüşlerinden sen dökülmekti, onu giyinmekti her gün, ona uyanmaktı her sabah, bir yudumda onu bulmaktı nefesinde…

Aşk her şeyi göze alacak kadar derin ve vefalı bir düştür. Kandırıldım desende içinde öyle bir düş kursan da aslında içindekileri sen yaşadığın müddetçe, sen gerçeğin ta kendisisin sevginle. Vefa denilince adını unuttuğumuz ahlar kaynar içlerde. Hayali bir ürün değil biliyorum gerçeğin içinde hep seni yaşadım ve yaşamaya devam ediyorum.

 Bir insan bu kadar mı hisseder diye düşünsem her an, her saniye, her dakika, her gün ne yaparsan yap o hep aynı yerinde ve aynı düşlerin içinde kendini hatırlatıyordu. O hep bildiğini okuyordu içim sayfalarında. Sesinin samimiyetinde kendini bulmak minik bir kelebek gibi çırpınmaktı yüreğinde. Ya ölecektim ya da ölecektim düşlerinde. Karmakarışığım diyorum ya aslında karmakarışık bir kördüğüm değil midir yüreğim.

Bir başka çöküntüdeyim tadında kalmış yarım bir öykü gibiyim. Ne yanıma bakınsam gözlerimle senin şehrin ışıkları damlıyordu göğüs kafesime. Hayali bir müebbet yalnızlığımla hayalimi boynumu büküyor yüreğim. Bir dal kıpırdar ağaçta sanki ilkbahar gibi tomurcuğa duru düşlerim açmak için. Tamda ayazın ortasında karanlığın çöktüğü sensizliğin kıyısında. Hayır, olamaz diye sözlerim dökülürken gökyüzüne kalbime ruhuma sinmiş iliğin var yüreğim. Hangi sözlere sığınsam hangi düşlerimle yıksam da arındırsam seni kendimden bulamadım bulunmadım o sokaklarda. Öyle bir tat ki düşlerime sığınan ve üzerine bir daha aynı tadı düşleyemeyecek kadar derin ve içtendi.

Bir başka ben oldum içimde tüten sensizliğin dumanına boğuldum. Her ne kadar kaçmaya çalışıp iyileşmeye çalışsam da her defasında sana kaçmış oluyorum her şeyimle. Sensizlik o kadar çöktü ki üzerime artık taşımayamaz oldum kedimi kan ter içinde kalıyorum bir anda.  Düşlerimin tadı bir başka açtı içimde kır çiçekleri gibi dağ eteklerinde uçuşan buram buram koku salan bir tat işte yüreğim. Her düşlediğimde, hissettiğimde baktığımda naçizane bir çiçek açıyor bağrımda ve yanaklarımdan süzülüyor gözlerime ardından hücrelerime yığın yığın sen harman oluyor dudağımda.

Güldüm ağladım bardak bardak yudumladım gecelerimi. Renksizleştim aynalara her baktığımda. Boyasız cilasız darma dağınık halde her gün uyandım sabaha zevksiz yorgun bitkin yüreğimle. Kızların aklı bir milyon derler ya benim aklım başka yerde kaldı dertli tasalı ıstıraplı. Ne yapıyorum nereye gidiyorum bilemiyorum.

    Adına ah dedim gönlüme tahtını kurduğum. Bir vefa uğruna boynumu büktüm uçurumda kaldı umutlarım. Bilemedim neyi nasıl olduğunu. Bekledim ve beklemekteyim. İçimde biriktirdiğim düşlerimin kelebek kadar zarif ve naif bir sahibini beklemekteyim. Bazen düşlerim nefesimi kesiyor nefes alma sakın alırsan ölürsün diyor içinden. Aldığım nefes sen gibi içimdesin hiç bitmeyecek gibi. Hiçbir cümleye sığdıramadım seni neresine oturtsam da rahat ettirsem diye. Gözlerin gözlerime değerse harman olacağım umutlarına, umutlarıma dedim. 

Sen gibi yaşıyorum ve sen gibi uyanıyorum her ne kadar uzak olsak da ve o kadar da yakınız ve biliyorum.Bakışlarımdan sızan düşlerin göğe doğru uzandığında kestirilemeyen gecelerimdin. Üşüyorum şehrimde öksüz ve yetim  düşlerimle. Düşen yalnızlığın yaprakları batan güneşe, sönen ateşe, gelmeyen habere, ilişmeyen sözlerine, çözülmeyen kördüğüme, ses vermeyen sağırlığınla donatıldım sokak sokak. Geceye düştü hüzünlerim! Anlamsız ve anlamını bulamayan harflerimle. Her başımı yastığa koyduğumda ve bilirim ki geleceğini rüyalarıma ardından çığlıklarımla uyanan bir anımdı. Ve bazen sayıklar gibiydi. Sen güneşimdin ve ben ay yıldızımızla seni bekler gibiydi gecemize. Susuzluğuma bir yakarıştı adeta. Rüya sessiz harflerin renk renk süzülen bakışların ördüğü ezeli bir nurdu.

Sen gidersen şarkılar üşütür, mevsim değişir, mevsimde üşür, ayrılık kalın giyilir, ayrılık sıcak kalır. Sen değişir aşk üşür, aşk üşütür.

Çöldü…

Geceydi…

Rüyaydı...

Duaydı…

Duamdı!

Sahipsiz sevmeler...
Ne durağı belli, ne sonu.!
Ne varlığı kesin, ne de yolu...
Nasıl yüklenilir ki şimdi bu yük, Sola koyarsın da, Soluğundan etmez miydi?

Düşlerimin rengi mutluluktu ve mutluluğun resmi sen daha ötesi yok bilirim ben.

*Acı, sonbahar gibidir sensizliğin rıhtımlarında, hayata karşı soğutur seni. Yalnızlığım kış gibidir hüzünle kokan hayallerin ayazında kurumaktır sessiz ve dilsiz.

*Bu kadar tanıdık buluyorsam kalbimi kalbine, bu kadar tanıdık ses veriyorsa kalbim kalbine, o ezeli uğultuyu hâlâ kulaklarımda taşıdığımdandır.

 
Toplam blog
: 360
: 1251
Kayıt tarihi
: 12.06.09
 
 

İnsanlar için en güzel hediye, hiçbir masrafa ihtiyaç göstermeyen tatlı bir  gülümseyiştir. Hz. S..