- Kategori
- Gündelik Yaşam
Düşmeden yaşamak
Kıyıda yürümek çok zordur. Bir kere genellikle kıyılar kayalıktır. Deniz dalgası nedeni ile kayalar kayganlaşmışlardır. Kaygan kayaya basarsan kayarsın, kayınca düşersin. Onun için çok dikkatli yürümelisin. İhtiyar ve hastalıklı insanlar kaygan kayalarda yürüyor gibi çok dikkatli olmalıdır. Yaşamın kıyısında yürürler. Düşmeden yürümeleri için çok özen göstermeleri gerekir.
Uyumadan önce artık hayal kurmamalıdırlar, uyanınca hemen hayatın içine girmelerine de gerek yoktur. Artık anlamışlardır: “Hiçbir şey insanın koşmasını gerektirecek kadar önemli değildir “sözünün manasını.
Korktuğu şeyler ve korktuğu şeylerin sayısı zaman içinde azalmıştır. Artık polisten korkmuyordur. Annesinden, babasından da korkmuyordur.
Artık yaz geldiği zaman yağmurun yağmayacağını biliyordur. Şaşıracak yeni şeyler bulmanın çok zor olduğunuda anlamıştır. Zaten kimseye uzun zamandır hesap vermemektedir. Nasihat etmenin anlamsızlığını öğrenmesi çok zaman önceydi. Bir de en önemlisi neyle karşılaşırsa karşılaşsın hafif tebessümle bakması onun en büyük özelliği olmuştur. Erzurum ile İzmir arasında pek bir fark yoktur onun için. Birilerinin ona inanmayıp araştırma yapmasına da aldırmamaktadır.
Her şeyi anlamıştır da oturduğu yerden saatlarca neden gökyüzüne baktığına bir anlam verememekte, içtiği çorbaya ne kadar tuz atarsa atsın gene tadının değişmediğini çözememekte, ellerine, ayaklarına bakıp bakıp bunların kendi eli kendi ayağı olduğuna inanmakta güçlük çektiğini kimsenin bilmesini istemediği konusu hep kafasını kurcalamaktadır.
Gene de bir nefes daha almak, bir gün daha fazla yaşamak için bu kadar çaba göstermenin gerekli olduğuna inanmaktdır.
Her gün hınzır hınzır gülümseyerek bakın bugün de ben varım demekten vazgeçmeyecektir.