Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mart '08

 
Kategori
Edebiyat
 

Düşten güzel

Düşten güzel
 

www.fotokritik.com(scarabuss)


Şiir'in okulu var sanıyordum. Şiirle ilgili şeyler söylemek için okulunu okumuş olmam gerekiyor diye düşünmüştüm. Düşündüğüm gibi olmadığını yıllar sonra anladım.

Benden önce yaşamış şairlerin yazdıkları dizeler yol gösterici oluyor. Şairler için geçerli değil bu tanım. Biraz daha aydınlatmam gerekirse benden önce yaşamış insanların benden daha bilgili olduklarını düşünüyorum. Neyin yapılması, neyin yapılmaması gerektiğini onlar çok daha iyi biliyorlar. Şairler mesela..hem yaşadığı dönemi anlatıyorlar, hem de geleceğe ışık tutuyorlar.. Geçmişten ve gelecekten çok şeyler öğrenebiliyorsun yazdıklarından..
Bu uzun süre sonunda en çok öğrenmem gereken şeyin şairler olduğunu düşündüm. Şiir okumak kendimi iyi hissetmeme neden oluyor. Özellikle de yaşadığınız duyguları görebiliyorsunuz dizelerde.. Umutsuzluğa yol alırken tebessüm ediyorsunuz ve kendinizi bu olumsuz duygulardan geri çekiyorsunuz..
Ciddi olarak ilk okuduğum şiir kitabı Cahit Sıtkı Tarancı'nın Otuz Beş Yaş isimli kitabıydı. Annem otuz beş yaşını çok yıllar öncesinde bırakırken almıştı bu kitabı.. Belki kitabın kapağındaki resim onu almaya teşvik etti. Sararmış bir sonbahar yaprağı vardı kapaktaki resimde. Ve tabi unutulmaz Otuz Beş Yaş şiiri önemli pay sahibi oldu.. Belki annem yaşadıklarını Cahit Sıtkı Tarancı'nın dizelerinde gördü.
Cahit Sıtkı Tarancı'nın yarattığı dünyayı paylaşmak istiyorum..
Cahit Sıtkı Tarancı'ya göre şiir ''kelimeler ile güzel şekiller kurma sanatı''dır. Onun anlayışında şairin hisleri, fikirleri, dünya görüşü, şahsiyeti, herşeyi şiirde belli olur. Şiir'de duygular , fikirler sonra gelir, asıl olanve önce gelen sözcüktür. Sanatta yaşamı ve insanı ön planda tutmuştur. Şiirlerinde en çok yaşama sevinci ölüm temalarına yer vermiş, ölümün hep üstüne gitmiştir. 'Sanat için sanat'ilkesine bağlı kalmıştır.
Ölümden söz edişi bile yaşamanın herşeye karşın güzel olduğunu daha etkiyle vurgulayabilmek içindir.. Şiirlerinde aşk duygusuda önemli yer tutar. Cahit Sıtkı Tarancı'nın yaşamında önemli yer tutan içki'de konu olmuştur. Geçmiş çoğu zaman anılarla birleşerek Cahit Sıtkı Tarancı'nın şiirlerinde işlenmiştir. Anlattıkları; geçmişinde yaşadığı olaylar, acılar ve yaşanmayan duyguları yerleştirmiştir dizelere..
Yalnızlık ömrü boyunca onun şiirine sinmiştir. 1946 yılında CHP'nin şiir yarışmasında Otuz Beş yaş adlı şiiriyle birinciliği kazanınca ünü yayıldı.

Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız,
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?
Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.

En bilinen şiiri kuşkusuz Otuz Beş Yaş'tır.Şair; aynadaki görüntüsünden yola çıkarak ölüm ve fanilik duygularına değinmiştir. Ömrün yarısını tamamlamış olmanın verdiği bilinçle ölümden duyduğu ürpertiyi, hep yitip giden devdiklerinin üzüntülerini dile getirmiştir.
Yalnızlık hali şairin kendisiyle sürekli hesaplaşmasından kaynaklanır. Herkesin aslında yalnız olduğunu savunur. Bugüne ışık tutar dizelerindeki anlam.Yaşamın yaşam olduğunu, fakat yalnızlık duygusunun herkesi yavaş yavaş etkisi altına aldığını dile getirir. Ölüm ve yaşama sevinci konulu şiirleri her ne kadar birbirine zıt görünse de, ölüm korkusunu yenme isteğinden dolayı yaşamın güzelliklerini işlemiştir şiirlerinde..
Cahit Sıtkı Tarancı'da Edip cansever gibi büyük yalnızlığın da büyük şiir yazmıştır. Birktirmiş, damıtmış ve kendine has üslubuyla belleklerimize kazımış şiirini..

Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!
Desem ki...
İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen,
Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum (Cahit Sıtkı Tarancı)

Cahit Sıtkı her ne kadar ölüm konusunu işlese de şiirlerinde, dizelerinde kendinize ait, yaşama ait çok şeyler bulacağınıza eminim..

 
Toplam blog
: 125
: 885
Kayıt tarihi
: 20.04.07
 
 

Tıbbi sekreterim aynı zamanda edebiyatla meşgulüm ..