Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Eylül '20

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Düşünce ve Hislerin Gücü

Duygu ve hislerin birçok davranışın arkasındaki itici güç olduklarını düşünürsek hislerin ortaya çıkma mekaniği anlamak çok önemlidir. Neden mi Önemli?  Çünkü bilgimiz dahilinde olan hislerin çoğunun zihinde yaratılmış olma ihtimali çok fazla. 

Bir şeyden korktuğumuzda kalbimiz çarpmaya başlar, ağzımız kurur, cildimiz solgunlaşır ve kaslarımız kasılır. Bu duygusal tepki otomatik olarak bilinçsizce gerçekleşir. Beynimizde bu tür fiziksel değişikliklerin olduğunu farkına vardığımızda, hisler ortaya çıkar. Korku hissini deneyimleriz. Bir şeylerden korktuğumuzda, korktuğumuz şeyin illa fiziksel olarak yanımızda olması gerekmez. Tek bir düşünce dahi korku hissini ortaya çıkartabilir. Bu süreç yararlı hisler için de geçerlidir. 

Zihinde yaratılan yararsız hislerin sıklık derecesi fazlaysa sürekli bir şeyler olacak ya da birileri bir şeyler yapacak diyerek kendimizi koruma altına alırız. Hayattan keyif alamamaya başlarız. Zihin etkilendiğinde otomatik olarak fiziksel beden de etkilenir. Fiziksel rahatsızlıklar başlar. Bir şeylerin sürekli tehdit oluşturduğunu düşünmekten güzel şeylerin varlığını unuturuz. 

Pandemi dönemi bu tür anlara çok iyi bir örnek. Son zamanlarda koronaya yakalananlar, yakalanmayanlar şeklinde ayrımcılık yapılmaya başlandı. Bu dönemde kendimize biraz faydalı olmak istiyorsak başkalarına karşı nazik olmalıyız. Başkalarına nazik ve şefkatli davrandığımızda ve/veya diğerlerine karşı nazik ve şefkatli düşünceler içinde olduğumuzda zihin rahatlar, buna bağlı olarak fiziksel sağlığımız bozulmaz. (Bilimsel çalışmalar, şefkat hissinin fiziksel sağlığı olumlu yönde etkilediğini gösteriyor) Eninde sonunda bir şekilde koronaya yakalanacağız. Ortada bir şey yokken dahi ‘’her an bir şeyler olabilir’’ şeklindeki düşünceler, korku hissini yaratabilir. Bu şekilde başta akıl sağlığımız olmak üzere fiziksel sağlığımız da tehlike girebilir. Bu yüzden de zihnimize çeki düzen vermeli ve zihnin rasyonel tarafını (muhakeme yapma) geliştirmeliyiz.

Zihin nasıl kolayca negatifi seçiyorsa, pozitifi de seçme kapasitesi vardır. Bunun için kontrolü ele almak gerekir. Zihnin nasıl çalıştığı en ince ayrıntılarıyla öğrendiğimizde gerçek kontrolü elde etmiş oluruz. Fakat bunun bir bedeli var. Mevcut bakış açınızı değiştirmeye, koşulsuz şefkat göstermeye hazır hissetmeniz gerekir. Bu da şu ana kadar bildiğiniz ve yaşadığınız her şeyin zıddını bilmek ve yaşamak anlamına gelir. Diğerleri farklı bir şeyin peşinden koşarken onların peşinden gitmemek egonuzu incitecek fakat kalbinizin daha da genişleyecek olması şüphe götürmez. Daha fazla barış ve sükûnet istiyorsak Tibetli kutsal lider Dalai Lama’nın söylediği gibi fiziksel hijyene verdiğimiz çabayı, zihinsel hijyen için de göstermeliyiz. 

Mutlu bir zihnin neler yapabildiğine Stephen Hawkins’i vermek istiyorum. Stephen Hawkins, kuantum fiziği ve kara delikler üzerine çok kapsamlı çalışmalarıyla tanınan bir dahi. Bir sürü fiziksel kısıtlamaları olduğu halde yaratıcı fikirler ortaya attı. Zihni mutlu olmasaydı yaratıcı fikirler ortaya çıkmazdı. Bunu kendi deneyimlerinize bakarak da anlayabilirsiniz. Çok öfkeli olduğunuzda, bırakın yaratıcı fikirler üretmeyi, kendi sağlığınızı korumak için gerekli önlemleri dahi alamayabilirsiniz.  Zihinde öfke var olduğunda, öfkeden başka bir şeye odaklanmak zorlaşır.  Öyle Değil mi?

Hepimiz hayatlarımızı daha iyi hale getirme ve yönetme gücüne sahibiz. Dışarıdaki düşmanlar zihniniz de mutluluk yaratmadıkça yok olmayacaklar….  

Zihni mutlu hale getirmeyi ise bizden başkası yapamaz…

Her Daim Sevgi ve ışıkla 

Sibel KAVUNOĞLU

Nefestr.com

NOT: Bu yazı ilginizi çektiyse bir önceki '' Duygu ve Hisler Aynı Şeyler mi?'' başlıklı yazıma da göz atabilirsiniz.

 
Toplam blog
: 615
: 248
Kayıt tarihi
: 09.11.10
 
 

Geçmişte finans sektöründe ağırlıklı olarak iyileştirme ve geliştirme projelerinin hayata geçiril..