Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ocak '17

 
Kategori
İlişkiler
 

Düşünceler, kader tablosunun çerçevesini çizer

Düşünceler, kader tablosunun çerçevesini çizer
 

DÜŞÜNCELER KADER TABLOSUNUN ÇERÇEVESİNİ ÇİZER


İnsan olarak yaşadığımız tüm olaylar, bulunduğumuz tüm durumlar ve haller zihnimizdeki izlenimlerden ibarettir. Zihnimiz her şeye duyarlıdır. Hastalık, sağlık, zenginlik, fakirlik, başarı ve başarısızlık vs.

İnsan kendi sonuna kendi karar veriyor, daha iyi bir ifadeyle, zihninde olup bitenler, onun kader penceresini belirliyor. Kişinin aklına kendisinin de elinde olmayan nerden çıktığını bilmediği düşünceler, kalbine arzular düşüverir. Ve bir anda kendini bir şey yapma arzusu içinde bulur. Mesela kiminin hiç parası yokken bile iş kurma, zengin olma arzusu ortaya çıkar, kiminin tüm yaptıklarını kaybetme korkusu, ailesini veya sağlığını kaybetme korkusu. Kimi hayalleriyle yaşar, kimi korkularıyla.

Sonuç olarak nerden geldiğini bilmediğimiz düşünceler ve hisler gelir düşer içimize. O an çoğu kişi aslında kendi gerçekliğinin çerçevesini oluşturduğunun farkında değildir. Sonra hayatına her zamanki gibi devam eder. Yıllar geçer, fakat tohumu atılan bu arzu ve düşünce kişi bunun farkında bile olmadan onu sinsice ve istikrarlı bir şekilde hayatına giren binlerce kişinin düşüncelerini idare ederek, binlerce olayı yönlendirerek onu takip eder.

Eğer bir an durup geçirdiğimiz yıllar boyunca içimizde uyandırılan tüm his ve düşüncelere, bunların bize nasıl geldiğine ve bizi bunlara yönlendiren tüm kişilere ve şartlara ve asıl önemlisi bunun kaynağına bakarsak görürüz ki bu kader ve yazgı denilen şey hayat tablomuzun çerçevesini arzularımızı ve düşüncelerimizi kullanarak çizilmiş.

Buradan şu sonuç çıkıyor, kaderimiz düşüncelerimizin bir ürünüdür, ya da düşüncelerimiz bize verilen kaderi yazmak için araçtır, belki de ipucudur. Neyin neyden çıktığı ne fark eder ki sonuç değişmedikten sonra. Fark eden şey bizim bilinçli bir şekilde yaşamamız, içimizde ve dışımızda ortaya çıkan her şeyi farkındalıkla karşılamamız. Ağzımızdan çıkan her bir sözü dikkatle ve incelikle kullanmamız, korkularımızla değil hayallerimizle yaşamayı öğrenmemiz.

Olumlama ve telkinle yaşamanın önemini bilmeyenler ellerinde kırbaç ile kendi kaderlerini takip ederler, bunun inceliğini ve önemini bilenler ise sözlerinin efendisidir, bunu doğru şekilde kullanırlar. Sonunda kendilerinin ve başkalarının mutluluk kaynağı olurlar.

 

Hayat

Önce unuttuklarını mı unutmalıydı bir başlangıç için, yeniden hatırlamak için?

Unuttukları ve hatırladıklarıyla diktiği giysinin hem terzisi hem mankeniydi, oynadığı sahnede

Gitse miydi, kalsa mıydı?

Çıkarsa mıydı gerçekliğin ona giydirilmiş gömleğini üstünden

Dönse miydi sahnesine, onu bekleyen beyaz zambağına

 

Hatırlamak o kadar da zor değildi 

Unutmak gerçeğinin inkârı olamazdı 

Bakarken ona, tam karşısında gerçeğinin saflığı, 

Zambağının Beyazı

 

Hayat böyle değişken, her saniye yeni bir an

Durmaksızın akar sular, köprünün altından

Kulağını verdi, Yaşam nehrinden akan suya

Onu duymaya, anlamaya

 

Uzun bir yolculuğun derin izleriyle çizilmiş yüzünü gördü yansımasında

Kendine bakıyordu, elinde taşıdığı korkularla dolu çantasıyla

Sonra daldı gitti çocukluğuna... 

Bahçedeki limon ağacının verdiği ilk limonu kim yiyecek kavgasına

 

Kulağına fısıldayan rüzgâr sordu; "Bu kimin masalı?"... "İçinde misin, dışında mı?"... "Hangi gece yarısı masalı?" ..."Yanağını ıslatan, kimin öpücüğü?"... "Bu sıcaklık, kimin nefesi?"...

Küçücük bir damla, 

Kararlı ve hızlı, kalbe giden yolda 

İndikçe buhar olur, ondan öte başka bir nefesin sıcağında

 

Bir tempo tuttu,

Yüreğindeki sözcükler, hayat buldu

Ardarda dizildi, destan oldu

"Hayat" adlı, şiir kitabında.

Ç.M.

 

Gönül Yazısı

Buğuluyken nefesinle gönlümün aynası

Bekliyor üstüne bir alın yazısı

Tekrar tekrar yazılıp çiziliyor

Her yağmurda yazdığın inceden el yazısı

Ç.M.

 

Mâbed

Gönlümün ormanına çöken sis misin?

İçinde yolumu kaybettiğim.

Yağmurunla ıslandı gözlerim.

Mâbedime çekildim,

Seni görebilmek için, ardından penceremin.

Ç.M.

 

Balıkçı

Kaderim mi oldun balıkçı?

Ördün ağlarını, attın üzerime

Bense bir balık,

Yakalandım, sakin bekleyişine

 

Özgürce yüzerken kendi âlemimde

Hiç beklemediğim anda, geldin aldın beni ellerine

Baktın, gözlerimin içine

Başka bir dünya gördüm, gözbebeğinde

 

Bilirim, havasız susuz bırakmak değil niyetin

Merhem olmak çırpınan bedenime,

Fanustan bir dünya yaratıp, koymak ikimizi içine

Yüzdürmek, sevgi denizinde

Ç.M.

 

Güneşin tozları üzerimize düştüğünde

Kalkacaktır Perdeler!

Aydınlığın zerresi tene değdiğinde,

Kalkıverir göze düşen perdeler.

Gökyüzüsün sen! Bulutlarında saklı düşünceler. 

 

Bulutların olmadığı bir gökyüzünde, sadece bilinç ve güneş nüfuz eder.

Bırak, güneş düşürsün tozlarını üzerine, 

Aç perdelerini, bulutsuz bir gökyüzüne!

Ç.M.

 

Gönül Sahnesi

Işığını söndüremediğim bu gönül sahnesi,

Yaşatır asırlardır "Sen"i.

Açsın artık, yeni bir hayata perdelerini

Yoksa vakit hala, "Biz"i yaşama vakti değil mi?

 

Bil ki sevgili,

"Sen"li ya da "Biz"li

Maksat yaşamaksa sevgiyi,

Benim gönlüm, alır ikimizi

Ç.M.

 

Alın Yazısı

 

İsmi kazınmış, gönlümün duvarına

Sözleri yazılmış, kalbimin bir bir sayfasına

Deler geçer gözleri ciğerimi, tek bakışıyla

Anladım ki o yar, alın yazısı bana

 

Seslenir, rüzgârın fısıltısında

Islanır gözlerim, her yağmur dokunuşunda

Isıtır elleri, bir güneş sıcağında

Anladım ki o yar, alın yazısı bana

Ç.M.

Çağla Meydan

 
Toplam blog
: 31
: 314
Kayıt tarihi
: 29.12.16
 
 

Amerika'da finans yönetimi üstüne master eğitimimi tamamlayıp finans ve muhasebe sektöründe, 9 yı..