Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Kasım '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Düşüncelerim tükenirken...

Düşüncelerim tükenirken...
 

düşünce


Düşünce üzerine tüm söylenmesi gereken sözlerimi bir kenara bırakarak, yazıma “tükenmekten” başlamak istiyorum…

Nedir tükenmek?..
Kelime anlamına bakacak olursak, “sona ermek veya bitmek”…
Mecazi anlamda da “çok yorulmak, çok hırpalanmak, çok üzülmek, bitkin, güçsüz, yılgın bir duruma gelmek…”

Ülkede son günlerde yaşanan olayların zihnime yansıması “tükenmişlik” şeklinde bana geri dönüyor…
Bu yüzden bomboş bir düşünce denizinde yüzer halde buluyorum kendimi…

“Her an her şey olabilir, duyabilirim” tedirginliği yüreğimi karamsarlaştırıyor, beni yoruyor, hırpalıyor, üzüyor, bitkin bırakıyor…
Kendimi çok güçsüz ve yılgın hissediyorum bugünlerde…

“Birlik olmayan yerde dirlik” de olmaz demiş atalarımız… Gerçekten de öyle…
Şu ülke olarak içine düştüğümüz hale bir baksanıza…
Huzur mu bıraktılar insanda?..

Bu ülkede hiç iyi giden bir şey yok mu birader?..
Hani bir bilim adamı iyi bir şey bulmuyor mu?..
Bir mühendis iyi bir şey yapmıyor mu?
Ne bileyim, bir sporcu iyi bir ödül kazanmıyor mu?..
Ya da ne bileyim, başarı dolu, içinde sevgi öğesi olan hiçbir şey olmuyor mu bu memlekette?..

Elimde çanak antenin kumandası, onlarca TV kanalında geziniyorum tüm gün…
İçim karardıkça kararıyor… Sürekli pompalanan bir ajitasyon, bir sıkıntı, bir karamsarlık var TV kanallarında da…

Makyajlı haber spikerlerinden gündemi izliyorum, izlemesine de…
O makyajlı halleri ülke gündemini ne yazık ki makyajlayamıyor…
Haber saatlerinin karamsarlığı, ruhumun derinliklerine gergef üzerinde nakış işleyen kadınların iğneleri gibi battıkça batıyor…

“Düşünce”lerimi tükettiğim kesin… Öyle karıştı ki her şey, olaylar arasında artık bağ kurmam zorlaşıyor…
Ketumlaşıyor, kaskatı kesiliyor ve öylece kalakalıyorum…

Artık bu durum yavaş yavaş SÖZ’lerime de işliyor…
Tek bir söz bile çıkmaz oluyor soluklanmalarımdan…

Derken; …………

Bir anda kucağıma evde umarsızca gezinen kedim Şanslı pat diye atladı…
Atlarken de içten öyle güzel bir “mırrr” sesi çıkarttı ki…

“Ben buradayım ya, ne takıyorsun her şeyi kafana… .ittir et her şeyi… Sev beni, unut kederini babişko” der gibiydi hali…
Vay canına sayın seyirciler, beni kendime getirmeye yetti bu “mırrrr” sesi inanır mısınız?

Onu okşarken her şeyden uzaklaştım bir anda…
Sadece onu düşünmeye başladım yeniden ve yazmaya da başladım…

Tüm gün evde sadece beni ve eşimi gören, kendi dilince sohbet edeceği hiç kimsesi olmayan, öpüp, koklaşacağı tek varlığı biz olan, her türlü ihtiyacını üç-beş değişik mırrlama şeklinde bizlere anlatan, geri kalan zamanını zaten ya uykuda, ya da kucağımda geçiren, tüm sevgisini bize veren evin kuyruklusu, dört ayaklısı, kaytan bıyıklısı düşüncelerim tükenirken, sözlerim sıfırlanıyor derken beni kendime getirmeyi becerebildi o bilge ve üstat haliyle…

Bir kedi yaptı bunu haaa… Başkası değil!..

Ülkeyi bu duruma getirenlere önemle duyurulur!..
Onun kadar olamadınız ya, yazıklar olsun hepinize!..

Sağduyuymuş, solduyuymuş..
Açılımmış, saçılımmış..
Andıçmış, yaş mı, kuru muymuş..
Tele-kepçekulaklar bir varmış, bir yokmuş pehhhh, pehhhh, pehhhhhh!..

Ertan Yurder

 
Toplam blog
: 111
: 1140
Kayıt tarihi
: 15.10.07
 
 

Kocaeli doğumlu. Yüksek tirajlı gazetelerin bilgi işlem ve yazı işleri bölümlerinde çalıştıktan s..