Düşüncemin Telleri 003

*Güvenin koynunda yakalanmış yalan şüphe götürmez bir gerçeklikse, ya güvenle birlikte çekip gitmeli, ya da yalanın koynuna yalanla girebilmeli.

*Sevgilim doğruyu söylediğine yemin ederse, ona inanırım; yalan söylediğini bildiğim halde... William Shakespeare… (Çünkü yemin etmesi bana olan sevgisini bağlayan bir pişmanlık olabilir; gerçeğin yüzüyle beni üzmek istemeyişi de beni hâlâ sevdiğini gösterir. Ayrıca başka bir hesap içinde yalan söylemiş olsa da fark etmez; çünkü ben onu hâla sevmekteyim. Muharrem Soyek yorumu)

*Ben herkese güvenirim; sadece içimdeki şeytan kimseye güvenmez.

*Hayattan öğrendiğim her şeyi üç sözcükle özetleyebilirim: “Hayat devam ediyor…” Robert Frost ... (Doğrudur; hayat bizi takmadan devam eder: Ancak, hayattan asıl öğrenilmesi gereken özet bilgi üç sözcükten uzun olsa da, “devam eden hayata gülümseyerek devam edebilmek” olmalıdır. Muharrem Soyek)

*"Hafızası olmalı insanın; hiç değilse, aynı hataları aynı bahanelerle tekrarlamaması için!", demiş Can Dündar. "Bence hafızadaki sorun önemsiz; asıl sorun zekâda; aynı hatamıza bitmez tükenmez bahaneler bulabilen zeki insanlarız", demektedir muharrem Soyek...

*“Çıplaklık hak, tecavüz suçtur; aksini söyleyen yobazdır” demiş bir akıl çarpanı. Doğru söze ne denir! Gene de doğrultmam gerekti çarpılan aklımı:

Çıplaklık hak tamam da; hak diye benim mahremliğimde soyunan aklı başında reşit kimseye tecavüz suç olmaktan çıkabilir. Mahremliğimde ancak eşim, sevgilim ve akıl yetersizleri tecavüz korkusu duymadan soyunabilir; gerisi ne demeye mahremliğime, yani özel mekânıma çıplak girmiştir ki? Bu noktada zorlama unsuru kanıtsız kalmışsa, kimin kime tecavüz ettiği de iftiradan ibaret kalabilir. Bence tecavüz iddiası bu koşulda kanıtını yitirir ve suçlama delil yetersizliğinden düşer. Ancak, her şey haktan hukuktan ibaret değildir. Erdemli insan hiçbir ortam ve koşulda tecavüze yeltenmeyeceği gibi, terbiyenin giyinik olduğu yerde çıplaklık hakkından vazgeçer. Her koşulda çıplaklığı tecavüze tahrik unsuru saymayı ayıplayan da gene aynı ahlâk anlayışıdır.  

*Yalnızlığın varlığı değil, hissettirilmesi koyar adama.

*Bence, “Okuyan değil, gezen bilir” özdeyişi okumayı küçümsemez: “Okumak yetmez, yaşamaktan almak gerek” der. Okumaktan fikir yapılır; nice okurlar nice farklı fikirler yaparlar. Okumaktan yapılan fikir yaşamaktan alınan bilgiyi çözümleyici en etkili unsurdur.

*Hakaret karşısında susarak dik durabilmek cesur bir aklın ve yüreğin onurudur. Birini susturmak için hakaretten medet ummaksa, korkaklığın acizliğidir.

*Ayrıntıda geneli çözümleyici unsur arayan, genelliği de ayrıntıya değer veren bütünlük yapmaya yönelten bakış açısı zaman ufkunun ötesini de sezebilir.

*Demokrasi panda gibidir; sevimli fakat hantaldır.

*“Her şeyi biliyorum diyen hiçbir şeyi bilememiştir” derler; doğrudur, çünkü “her şeyi biliyorum” diyen tıpkı hiçbir şey bilmeyen gibi, bu özdeyişin bilgisinden mahrum kalır. Her şeyi bilemeyeceğimi, fakat hiçbir şeyin de bilinemez olmadığını bilecek kadar bilmek isterim; o zaman, her şeyin hiçbir şey olduğunu bilmeden hiçbir şeyi bilmiş olmayacağımı anlamış olacağım. Muharrem Soyek

*Kendini akıllı sanan herkes aptaldır (Voltaire) ... Çeviri hatası yoksa bu özdeyiş kusurludur. “Sadece kendini akıllı sanan…” veya “kendini en akıllı sanan aptaldır” biçiminde olmalıydı. Tabi ki Voltaire gibi kendini akıllı sanmayan kimse de aptal olabilir.

*Bence aptalın hası başkasının aklına değer verip de kullanamayandır.

*Her insanın içinde yaratımdan gelen bir şeytan yumurtası vardır. İnsanlık yumurtayı kıranla üstünde kuluçkaya yatanın çatışımıyla oluşan huzursuz bir uygarlıktır. Tanrı bu işe karışmaz; çünkü insan iradesine tarafını belirleme ve seçme özgürlüğü tanımıştır. Ancak bu özgürlük ahrette tanınmamıştır; taraflar ahrette ayrı mekânlara alınmışlardır. Her ne kadar içindeki şeytan yumurtasını kırarak Tanrı’ya yardımcı olanlar cennet ödülüyle müjdelenmiş ve şeytan yumurtasının üstünde kuluçkaya yatanlar da cehennem ateşiyle tehdit edilmiş olsa da,  insanlığın yeryüzündeki ödülü ve cezası her insanın yapmış ve ölmeden önce uygulamış olduğu seçimlerinin etkileşim varlığıyla oluşmaktadır. İnsanlık bilinci bu gerçekliğin farkına varmış olmalı ki uygarlığını içindeki şeytan yumurtasını kırabilenlerin yolunda ilerletmeyi ahlâk yapmaktadır.

İnsanlık tarihi bunu doğrulamaktadır; kendi içindeki şeytan yumurtasını kırabilenlerin sayesinde nice karanlık, nice vahşet, nice zulüm zamanlarından geçmiş olduğumuza tarih şahittir. Bir insan ömrü bu tarih içinde bir an bile sayılmaz; fakat, içindeki şeytan yumurtasını kırabilmiş erdemli insanların insanlık sürecine olumlu katkıları ömürle değil ancak kıyametle bitimlidir.

Muharrem Soyek

 MuharremMM