Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Aralık '08

 
Kategori
Sosyoloji
 

Düşünen kadın

Düşünen kadın
 

DÜŞÜNEN KADIN


KSS... KOLAY SORU SINAVI

Diyelim ki ben kafesimin ardında, türbanımın altında yaşayan sade bir kulum…Kocamın dört imam nikahlısı olduğu için dolaylı yoldan dulum..
İşsizlikten her boş şeye merak saldım, gazete, kitap broşür, ne bulduysam otlandım, inekledim. Monoton işleyen beynimi bir montofon ineğinin VERİMLİLİĞİNE EŞ DEĞER bilgi ve bilginin zalim kader arkadaşı merakla doldurdum…

Ekonomiyi simit fiyatından değil, Adam Simith'ten hatimledim.

Tüm işssizler gibi başbakanımı dinledim. Baktım sorunun geneline. Sordum tarihlere:

1-Nasıl başardı ki elin gavurları; fakirliğin zorunlu kader mahkumları oldu bu şeyhlerin, halifelerin , maşlahlı kralların petrol renkli kulları?

2-Ya biz: Kafamızı örtmüş dalgasız kumlar, çare olmamış dalgalı kurlar, naçar kalmış ekonomide vaat edilen zirvelere yol alan grafikli tablolar…
Kronikleştiği için öldürmez, süründürür hale gelen eko-depremlerin kalıntısı artçı şoklarla tepe sersemi mi olduk ki hala farkında değiliz bizi tepe tepe kullananların maskelerinin altındaki çehre kirliliğini?

Aslında iki kardeş olan terminatörlerimizin kendi fikirlerimizin en kötüye kullanılmış biçimi olduklarını görmekten aciz miyiz yani? Bana gerçeği söyle doktor;beyin fıtığı olur mu?

Bu iki kardeşin ikisinde de aynı tuzak var üstelik…İçimize kadar dört nala giren aynı Truva atı…

Hep birlikte lanetlemek yerine neden ayrı ayrı lanetleriz insanlık zararlısı iki PARAZİTİ…İsmini hala merak edenler için: Terör ve Şeriat-ı EL HAİN. Aynı yumurta ikizi.
Kendi yağımızla kavrulmak hatta kendi yağımızı yorgun yaşam çarklarımıza bocalayıp asrın toplum dinamizmini yaratmak çok mu zordur ey ahali?

Bizim yağımız mobil'in, Shell'in üstün randımanlı yağlarından daha iyi değil midir? Biz bunu kurtuluş savaşında test edip onaylatmadık mı?
Mavi gözlerine kurban olduğum Atatürk ‘ün bize bir ders gibi bıraktığı onurlu adımları atmak yerine, yağdanlıklarımızı önümüze gelene sunmanın çaresizliğe endekslenen gidişatına bir allahın kulu çıkıp ta hoooop ezdun demeyecek mi?

Ezdiğimiz şeylerin aslında başımızın üstünde taşımamız gereken demokrasi bilinci, hukuk devleti, bize bırakılan Cumhuriyetin süreklilik ŞARTI olduğunu kim söyleyecek bize…

Çocuklarımızın iki yana açmış elleri mi?…

O ellere cetvel vurmayı aklına getirenler aynı cetvellerle boylarının bir ölçüsünü alsalar ?

Başkaları almadan, elaleme açtığımız avuçlara asıl şimdi cetvel vurmalıyız gibime geliyor, beyler, ağalar ...

Yanılıyor muyum, eksik etek miyim, elimin hamuru mu…

Öyleyse Savur ey ahali savur edindiğin tüm değerleri, tüm etikleri…

Etik yaşam kuralıdır arkadaşım…ama sana ne bundan yaa…Elalemin etiği seni mi gerdi ?


(Koy bi datlıses; VAN TU TRİ FORA…eyi mi ?

Hangi salak demiş “ŞU SÖZÜ: Güçlülerin bir taraftan halkın gözünü boyarken , iktidarın zırhlı şövalyelerine yalakalıkları, el etek öpmeleri bir milletin kaderinde hançer etkisi taşır !

Kim var aramızda, bu sözü düşünüp de kafasını kaşır ?

Bu hallara düşmüş olmak içimde bir tusunaminin dalga boyuna eşit sorular hücumunu yarattı, allah sizi inandırsın; beynimdeki umutlarımın dinlendiği sakin limanlar Beşiktaş iskelesinin kaderini yaşadı...

Sorular ki dalga dalga köpürdüler: yosun tutmuş iskelelerimin babalarında, en derin ve iyimser düşüncelerimi saklayan kuytularda, koylarda…MİDYELERİN inciler saklı kabuklarında...

Dedim ki halisinasyonik fiiller içeren cümlelerle:

" Emin Oktay ‘ın tarih kitabesindeki Baltacının Katarina’ ya yenik düşmesinin bir öpücükle açıklanan nedenini, Almanlar yenilince biz de hükmen mağlup sayıldık sözündeki o zavallı güveni, kominizm geliyor safsatasıyla yaratılan çeyrek asırlık ninnileri bilinç altımız, çok ciddiye almış demek ki?
Yoksa biz masal cüceleri işimize geldiği için mi bellek arızamıza bir tamirci çağırmadık?

Kilitli mantık kapılarını çözecek bir maymuncuğu genlerimizdeki üç maymun mu kafatasımızın içine hapsetti ?

Söyle bana sihirli ayna, arkandaki karanlık sırda saklama: Nasıl izah ederiz hala bize gaz veren şişirme zaferleri ve şanları…

YOKSA BİZİM KURTLARIN ASLI, DAĞLARA KÜSEN AKILSIZ TAVŞANLAR MI?

Ben zavallı bir kul ve dul olarak işte böyle psikiyatriye de bulaştım; bu çatısı uçmuş tapınakta...
Bu alandaki uzmanlığımı katlayıp çeyiz sandığıma koyduktan sonra hızımı alamadım; Fren şizofren faaliyetlerde devre dışı kalırmış diye duymuştum bir yerlerden zati...işin biyolojisine de meraklar saldım…

Kocamdan kumalarımla birlikte sopa yiyip, mor çatı sığınma evinde saklandım…hasarımı tespit için kanımı alan bir hemşireden öğrendiğim yarım yırtık bilgileri, laboratuardan çaldığım mikroskobun görseliyle bütünleştirip gece ranzamda eş güdümlü düşünceler yarattım…essah söylüyorum…BU DÜŞÜNCELER BENİ AŞAR, belki de bir bilgin kişinin ruhu girdi bedenime...hay hay buyursun gelsin...Tuz ruhu değil ya?

"Bir toplum kişilerin beyin kılcallarında dolaşan ve kahramanlık önsözüyle fişeklenen bireysel gösterileri çok dikkatle bütün radarlarının görüş sahasına almalı...Uğruna ölümler yaratılan övünme duygularını mutlaka mercek altına koymalıdır…Bu duygunun hücresel yapısında A tipi kanserojen hücrelerin var olup olmadığına bakmalıdır…(breh breh)
Ve o zaman bu duygunun aslı anlaşılır…O duygunun toplum bütünlüğünün korunması anlamında hücreleri yoksa ve bu hücreleri birbirine bağlayan dokuları da kayıplardaysa teşhis ve tedavi aynı anda başlamalıdır..adı ne olursa olsun, ya kendi zayıflığından kaynaklanan bir anarşiyle, ya da yine aynı kaynaktan suyunu zıkkımlanan global terörün uzantılarıyla karşı karşıyadır mercek altındaki vücut iklimimizin sultanı, vatanımız yani…

Sonra uyumuşum, mor ötesi bir uyku…düşleri karışık, ve yine KSS sınavının en can alıcı sorusu:


4-Geleceğin renklerini arayan ÇOCUKLARIMIZIN tablosuna koyacak renkleri gök kuşağından mı çekip alacağız, yoksa kafası karışık, kendi fikirlerinin fanatiği olup, aydınlıkları da kara-teyle yenecek kapkara kuşak lardan mı?

Burası mor çatı evi, ben düşünen adam heykelinin dişisi hatta azılı dişlisi kulunuz efendim…
 
Toplam blog
: 94
: 608
Kayıt tarihi
: 04.10.06
 
 

1950'lerden sonra doğan her dünya insanı gibi, ardında pek çok takıntıyla gelen geçmiş zamanı, bilim..