Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Temmuz '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Düşünmeden s..maya oturan, dömele dömele taş arar

Düşünmeden s..maya oturan, dömele dömele taş arar
 

DEDEMDEN BANA KALANLAR -7-



Vallahi doğrusunu söylemek gerekirse, veciz cümlenin ifade ettiği durumu bire bir hiç yaşamadım. Öyle herhangi bir dağda, bayırda, bilmem ne kırın başında, popoyu göğe dikip, silinmek için taş, toprak, çaput, yaprak aradığımı hatırlamıyorum. Gerçekten de zor bir durum olsa gerek. Ama verdiği mesaj anlamında, düşünmeden yaptıklarım ve neticesinde zor durumda kaldıklarım benim de çok oldu her insan evladı gibi.



Hangi birimizin yoktur ki önünü-sonunu hesap etmeden, düşünmeden ya da düşünemeden hatalar yapıp da sonrasında sıkıntısını çekmediklerimiz, iliklerimize kadar.



İnsan her zaman, hayatını, bırakın hayatını yarınını bile planlayamıyor. Öyle zamanlar geliyor ki titrek bir mum alevi kadar kırılgan ve edilgen kalabiliyoruz yaşam denen girdabın güçlü kolları arasında.



Düşünmeden edilen sözler, sonunun nereye gideceği hesap edilmeden yapılan davranışlar, alınan kararlar, tavırlar ve duruşlar...An geliyor yana yakıla derinden etkileyebiliyor bizleri.



Yarın dost olabileceğimizi, yüz yüze bakmak zorunda kalabileceğimizi düşünmeden ne var ne yok sayıp döktüğümüz, hakaretler ettiğimiz hasımlarımızla; yarın hasım olabileceğimizi hesap etmeden tüm sırlarımızı, içimizi dışımızı paylaştığımız dostlarımızın arasındaki dengeyi bir türlü bulamıyoruz değil mi?



Bakınız mesela koskoca hükümetimize. Yok aslında zerrece bizlerden bir farkları. Bakınız Bay Başbakan’a, bakınız Bay Gül’e. Zamanında ettikleri ölçüsüz, hesapsız sözler, kullandıkları ifadeler, bir şeylerin karşılığı olarak nasıl da ayaklarına dolanıyor şimdi. Düşünmeden s.çmaya oturup, domala domala taş arama durumu değildir de nedir şimdi bu vaziyet?



Sayın terörist başları, alınan kelleler, yan gelip yatma yeri değiller, haydi ananı da al gitler, arabada beş evde on beş manzumesine taş çıkaran içeride iki bin beş yüz, dışarıda beş yüz garabetleri ve daha neler nelerin hesabı verilemiyor bir türlü. Taş aranıp duruluyor, bayıra karşı, göğe doğru, necasetten kurtulmak için. Nitekim olmuyor, olamıyor.



Hey büyük Dedem, hey toprağı bol olasıca ceddim. Her sözün gibi bu da, nasıl da “cuk” diye oturuyor mevzua. Poponu dikip arş-ı alaya, yana-yakıla taş aramak istemiyorsan silinmek için, işini yapmadan tedbirini alacaksın kardeşim. Ötesi yok.



Büyük konuşmayacaksın. Lafı eze eze söyleyecek, tükürür gibi fırlatıp atmayacaksın ortalık yere. Zira o lakırdıdır ki ağzındayken senindir, söyleyince herkesin.



Efelik, külhanbeylik, delikanlılık iyidir hoştur da her bedene uymaz. Bazen dar gelir oradan buradan pırtlar, bazen de bol gelir üzerinden dökülür insanın. Felek bir tokat aşkeder ki sittin sene durumu toparlayamazsın.

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..